14 Ağustos 2003
Türkiye karar vermek zorunda. Irak’a asker göndermeli miyiz, göndermemeli miyiz? Irak artık ırak değil, çok yakın. Üstelik de Amerika zoraki komşumuz. Türkiye bu zor konuda karar verirken olayı sadece hükümetin değil, devlet mekanizmasının bir kararı şeklinde ele almalı. Bunun için Meclis’e gitmeden önce hükümet siyasetin bütün kurumları ve devlet mekanizmalarını çok iyi çalıştırmalı. Türkiye bu konuda karar verirken orta ve uzun vadeli analizler yapmalı ve bunlara uygun davranmalı. Şimdiden reddiyeci olmak veya haydi hemen gidelim demek hata. Ulusal çıkarlarımızı göz ardı etmeden olayı değerlendirmeliyiz. Gücümüzü ve yapabileceklerimizi iyi bilmeliyiz.
PKK-KADEK
Irak’a asker gönderirken bence en önemli konu, PKK-KADEK’in Türkiye içinde siyasallaştırılması olgusudur. Bu konuda acaba Türkiye Irak’a asker gönderirse ne elde eder ya da kaybeder? Göndermezse ne olur? Amerika göndersek de göndermesek de Kürt olgusunu Kuzey Irak coğrafyasında bir realite haline getirecekse, PKK-KADEK’ in Türkiye’de siyasallaştırılması süreci bundan nasıl etkilenecektir? Türkiye bütün bunları değerlendirerek olaya bakmalı.
AMERİKA NE DİYOR
Türkiye Amerika ile bu tür bir olaya girecekse Kuzey Irak’ta oluşturulacak yeni siyasi ve coğrafi güçler üzerindeki etkinliğinin ne olacağına, Irak’ın sosyal ve ekonomik olarak yapılandırılmasındaki rolüne ve bu rolün devamında oluşacak bölgesel tutum ve davranışların belirleneceği toplantılara ortak sıfatıyla katılım konusunda kazanımlarının neler olacağını yazılı anlaşmalara bağlamalı.
Amerika bu konuda özellikle tezkere sonrası durumda Türkiye ile eleştirileri gerdikçe geriyor. Bu gergin ilişkilerde Amerika’ nın Türkiye’ye hareket kabiliyeti bırakmadığı da ortada. Ama kendi içinde de bu yarattığı düzen eleştiri bombardımanı altında. Bu nedenle uluslararası meşruiyet aranması olayın tarihsel boyutunda ortaya çıkacak eleştirileri bertaraf eder. Ama bu barbarlık çağında bu konularda Türkiye istiyor diye yol alınamayacağı da bir gerçek. Amerika, Türkiye’den kayıtsız şartsız teslimiyet bekliyor. Olur mu? Olmaz. Ama Türkiye, Amerika’yla konuşmalıdır. İstediklerini aldığında ne olur, almadığında ne olur, tarih Türkiye’yi 25 yıl sonra nasıl yargılar bunun hesabını yapmalıyız. Bunun hesabını yapmaz da günü kurtarır davranışlar içine girersek, hata ederiz.
TBMM
Türkiye Büyük Millet Meclisi, doğru kararı verecektir. Ama karar aşamasında hem milletvekillerinin hem de toplumun doğru bilgilendirilmesi şarttır. Meclisimiz sesini bütün dünyaya en gür şekilde duyuracaktır. O karar halkın tercihinin kararı olur. Türkiye’nin ulusal çıkarlarının kararı olur. Bu kararı alacak olan milletvekilleri ulusal çıkarlarımızı elbette koruyacaklardır. Burada Meclis’te bulunan etkili çevrelerin mikro milliyetçi tutumlarının önünün alınması gerek. Kürt kökenli olan ve Kuzey Irak ile ilişkileri sıcak bulunan milletvekillerinin Talabani ve Barzani etkisinde kalmamaları gerekiyor. Ayrıca Kürt -İslam ittifakı olarak adlandırılan milletvekili grubunun da Türkiye temelinde, ulusal çıkarlar doğrultusunda olayları değerlendirmesi şart. Öyle ya da böyle TBMM’nin vereceği karar ulusal kararımız olacaktır.