Irak’taki Kürt grupları Türk Ordusu korkusu sardı. KDP Lideri Barzani’nin bir zamanlar PKK ve KYB karşısında tutunmak için kapısını aşındırdığı Türkiye’ye kafa tutması, hatta KDP’li yetkililerin bölgeye girecek olduğu takdirde Türk Ordusu’na karşı koyacakları açıklamaları aslında ABD ile Türkiye arasındaki pazarlıkların tam içeriğini bilemeyen Kürtler’in korkusunun bir dışavurumu. Müzakerelerin askeri boyutu sonucunda bu aşamada yaklaşık 60 bin Türk askerinin, ABD birliklerinden ve komutasından bağımsız olarak K. Irak’ta belli bir hatta kadar gireceği, ancak Kerkük ve Musul’a kadar ilerlemeyeceği varsayılıyor. Kerkük ve Musul’un kontrolünün ABD askerlerince sağlanacağı anlaşılıyor. Ama bölgede Türk ve Amerikan askerleri dağıtılan silahları da toplayacaklar. Bu nedenle Kürtler, Türkiye-ABD müzakerelerinin siyasi içeriğinden de derin kaygı duyuyor.
Irak Kürtleri’nin bağımsızlık arzusunun önündeki en büyük engel Türkiye. Türkiye, bu tür bir gelişmeyi ‘casus belli’ (savaş nedeni) sayacağını da ilan etti. Türkiye her ne pahasına olursa olsun Kürt devleti kurulmasına müsaade etmeyecek ve bunu hem Kürt grupların kendilerine, hem de ABD’ye bildirmiş durumda.
* * *
Türkiye’nin bağımsız bir Kürt devleti karşısındaki kararlı tutumu, ABD yönetimi tarafından da biliniyor. Nitekim 1991’den itibaren bütün ABD yönetimleri, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasına büyük önem verdiklerini ve K. Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulmasına karşı olduklarını birçok vesileyle açıkladı. Türkiye’nin hassasiyetini bilen Bush yönetimi, Kürt gruplara Washington’ın da bağımsızlığa karşı olduğu mesajını veriyor.
KDP ve KYB’nin temel kaygısı, bağımsızlık elde edilemeyecek ise, bugünkü fiili devlet konumlarını, Saddam sonrası dönemde de sürdürmek. KDP ve KYB, askeri harekat öncesinde ulaşabileceklerinin azamisini elde etmek ve bugünkü konumlarını Saddam sonrası düzende de koruyabilmek saikiyle hareket ediyorlar. ABD askeri harekatının kendileri için doğuracağı sonuçları önceden bilmek ve bu çerçevede, Saddam sonrası Irak’taki konumlarını şimdiden garantiye almak isteyen KDP ve KYB, Irak’ta Kürt ve Arap bölgelerinden oluşan federasyon kurulması ve Türkmenler ile Asuriler ve Keldaniler’in azınlık olarak tanımlanmasını, ayrı bir parlamentoya sahip olmayı, peşmerge birliklerini muhafaza etmeyi, bölgelerindeki petrol kaynaklarını kendilerinin kontrol etmesini istiyorlar. Kerkük’ü de başkent yapma hayalleri kuruyorlar. KDP birliklerinin Kerkük’e yarım saatlik mesafede ABD saldırısının başlamasını bekledikleri ve hemen şehre girmeyi planladıkları biliniyor.
Zengin petrol kaynaklarına sahip Kerkük’ün Kürtler açısından gerçek önemi, ileride uluslararası koşullar elverdiği takdirde, bağımsızlığın ekonomik açıdan gerçekçi bir seçenek yapacak olmasından kaynaklanıyor. Kürtler’in, Kerkük konusunda bu kadar ısrar etmelerinin arkasında da bu neden bulunuyor. Kısacası Kürtler, Saddam Hüseyin sonrası dönemde bağımsız tanımı dışında her türlü devlet vasfına sahip bir federe devlet kurmak hayali peşindeler. Bu kapsamda federal bir Irak’ın kurulmasını ve Kerkük’e sahip olmayı, belki yıllar sonra gerçekleşecek bağımsızlık yolunda atılacak en önemli adım olarak görüyorlar. ABD askeri harekatının Kerkük’ü ele geçirmek için eşsiz bir fırsat yaratacağını hesaplıyorlar.
* * *
Burada yine Türkiye faktörü devreye giriyor. ABD ile Türkiye arasında Irak’ın gelecekteki yapısına ilişkin müzakerelerin yapılması, Türkiye’nin Türkmenler’in haklarının her ne pahasına olursa olsun korunacağı, Kerkük’ün Kürtler’in eline geçmesine müsaade edilmeyeceği ve petrol kaynaklarının bütün Irak halkına ait olacağı ve Irak’ta tek bir ordunun olması gerektiği konularındaki isabetli politikaları, üstelik askeri harekatla birlikte Türk Ordusu’nun
K. Irak’a girmesi konusunda ABD ile Türkiye arasında mutabakatın hasıl olması, KDP ve KYB’ye göre, bağımsız bir Kürt devleti kurulmasının ötesinde, Kürtler’in federalizm ve Kerkük hayallerini de sona erdirecek nitelikte bir gelişme. KDP’nin çıkışlarının arkasında da işte bu neden bulunuyor.

Türkiye Kürt sorununu şimdi çözemezse, yarın asla çözemez. Bu sorun çatışmaların temelidir. Tezkere öncesinde dikkatlere sunulur.

27 Şubat 2003