22 Eylül 2003
Irak’a asker göndermeme konusunda TÜSİAD’ın açıklamalarını dikkatle okuyun. Bundan 8 ay önce yaptıkları açıklamaları da dikkatle okuyun. Sonra dönün Türkiye’de Irak olayının bir bataklık olduğunu ve bundan uzak durmak gerektiğini yazanları okuyun. İnanılmaz bir benzeşme olduğunu göreceksiniz. Sonra kendinize bir soru yöneltin: ‘Ne oldu da patronlar kulübünde bu noktaya gelindi’. Dün Irak’a asker gönderme konusunda ağızlarından çıkan her söz bazı gazetelerde kocaman kocaman gösterilen
TÜSİAD açıklamaları, ‘asker gönderilmesin’ noktasına geldiğinde sayfalara bile alınmıyor. Üstelik o gazetelerin yöneticileri arasında TÜSİAD üyeleri de var.
Tartışılan savaş
Dünyada Irak konusunda Bush yönetiminin yaptıkları artık açık açık tartışılıyor. Türkiye hariç. Irak’ta her hafta bin sivilin öldüğünü söylüyor İngiliz gazeteciler. Savaşın gerekçelerini oluşturan kitle imha silahları ve terör ile Saddam ilişkisi ise bizzat Amerikan yönetiminin yaptığı açıklamalarla ortadan kalktı. Amerikan basınının önde gelen adlarından Amanpour, oturup bilgiyi sakladıkları, değiştirdikleri için özeleştiri yapıyor. Türkiye’de asker gitsin noktasından, gitmesin noktasına gelen
TÜSİAD, basın tarafından gizli bir sansüre uğratılıyor. TÜSİAD’ın yaptığı da bir özeleştiri falan değil. Yapılan sadece yaşananlara bakıp, yaşanacakları tahmin ettikleri için, çıkarlara uygun davranma. İyi de buna bile tahammül yoksa ne yapacağız?
Türkiye için
Türkiye açısından olayları tahlilde ekonomi, siyaset, güvenlik noktasında pek çok olumsuzluk var. Bunları aşıp bir doğruya ulaşılabilir mi? Çok zor gözüküyor. Amerika ile ilişkilerinde Türkiye’nin duruşu yok. Böyle olunca Türkiye bir ciddi unsur olarak konuşulan güç olmuyor. Sadece aldığı kararlar ile sonuçları değerlendirilen ülke oluyor. Bundan bir yarar çıkartmak da imkansız. Çünkü yeniden AB ile ABD arasında sıkışmış bir politik anlayışın tam göbeğine düştük.
Amerika ile Türkiye ilişkilerinde hep yazdık sorun savaştan sonra artacaktır diye. Çünkü özellikle Kuzey Irak, Kürt devleti, komşularla ilişkiler, askeri harekat önceliklerinde Türkiye’nin geri duran tutumu, Amerika’nın Türkiye’yi asker seçeneği dışında düşünmemesi bunda başlıca etkendir. Geçen iktidarın Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel’in Akşam’da yayınlanan açıklamaları tarihi belge niteliğinde. Bugün o noktanın yani işgal görüntüsünün uzağındayız. Bunda etkin olan tek şey TBMM’nin ortaya koyduğu tezkere iradesi oldu. Bugün TBMM iradesinin bile dışına çıkartılmaya çalışılan, Kanun Hükmünde Kararname ile Meclis iradesinden kaçırılan yeni bir tezkere hazırlığı var. Bu da apayrı sorunlara yol açacaktır.
Görüş ayrılığı
Türkiye ile Amerika’nın ilişkilerini bir tarafa bırakın Türk halkı ile iktidarının, kurumlarının Irak konusunda bir çatışması, karşı karşıya gelmesi söz konusu. Bundan bütün dış güçler yararlanmak isteyecektir. Türkiye kendi iç dengelerinde bir türlü oturmayan uygulamalarıyla iktidarıyla, iktidar yapmak istedikleriyle kurumlarıyla çatışıyor. Bu çatışmalardan ve dış girdaptan Türkiye ancak sağlıklı ve ulusal siyaset anlayışıyla çıkar. Aksinin olmayacağını yaşayıp göreceğiz. Tıpkı bir yıl önce söylediklerimizin bugün gerçek çıkması gibi, bugünü de bir yıl sonra değerlendiririz. Çünkü aklın yolu bir. Sadece görmesini bileceksiniz.