07 Nisan 2003
İran Dışişleri Bakanı Harrazi’nin Türkiye temasları çok önemli. Şiiler var, Kürtler var, Amerika’nın tehditleri var… İran suskundu. Şimdi hareketlenme başladı. İlginç bir dönem geçireceğiz. Türkiye, İran, Irak ve Suriye ortak deklarasyonlarla bölgede bir Kürt devletinin kurulmasına karşı olduklarını, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunduklarını hep dile getirdiler. Ama artık o dönemler, yani statükolar üzerine kurulu bulunan politikalar bitti. Artık İran ve Suriye için tehdit-tehlike, Türkiye için Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulması çanı çalıyor.
Kürt sorunu sadece Türkiye’nin değil, bölgenin ciddi bir meselesi. İran’da 5 milyon dolayında Kürt’ün yaşadığı tahmin ediliyor. İran’da Kürt hareketinin önemli bir geçmişi var. 1945 yılında İran Kürdistan Demokrat Partisi (KDPI) kuruldu. KDPI yetkilileri söylemlerinde şu unsurları kullanıyorlar: ‘İran Kürt muhalefetinin de katkılarıyla İran’daki rejim istikrarlı değildir. KDPI’nın kurulmasıyla birlikte Kürtler aralıklarla da olsa rejimle çatışmıştır. 80’li yıllar boyunca ciddi boyutta Kürt muhalefeti bulunuyor. Kürtler ağırlıklı olarak İran’ın kuzeybatısında son derece kötü koşullarda yaşıyor. ‘
* * *
KDPI’nin lideri Qazi Muhammed, 1946 yılında SSCB desteği ile de olsa Mahabad Kasabası’nda ‘Kürt Mahabad Cumhuriyeti’ isimli ilk Kürt Cumhuriyeti’ni kurduğunu açıkladı. Mahabad Cumhuriyeti, yönetimde özellikle Türkiye ve Irak olmak üzere Kürtler’in yaşadığı bütün bölgelerin temsil edilmesi için çaba harcadı. Ancak beklenilen ilgiyi görmedi ve hükümetin büyük bir çoğunluğu Mahabad ve Sovyet etkisi altındaki Kürt bölgelerin temsilcilerinden oluştu. Yaklaşık bir yıl sonra İran’ın tüm ülke üzerinde tekrar kontrolü sağlaması ile İran içinde etkin olan önce Azerbaycan Cumhuriyeti’ne sonra da Kürt Cumhuriyeti’ne son verdi.
KDPI, 1966-67 yıllarında Kürt isyanının bastırılmasıyla birlikte fiili anlamda tasfiye oldu. Ancak, parti 1973 yılında tekrar kuruldu. KDPI’nın hedefi İran’da Kürtler için otonomi sağlamaktı. KDPI, Irak’taki üslerden İran’a yönelik saldırı düzenliyor. Devrim Muhafızları ve KDPI militanları arasında yaşanan şiddetli çatışmalar neticesinde Kürtler, 80’lerin ilk döneminde Batı İran’da sınırlı da olsa otonomi elde etti. Bu dönemde yaşanan çatışmalarda bin Kürt, 500 İran askeri yaşamını kaybetti. Bu çatışmalar gerek İran gerekse Irak’ta 90’lı yıllar boyunca devam etti. İranlı Kürtler, otonomi konusunda anlaşmaya varmak amacıyla İran yönetimiyle gizli temaslar gerçekleştirmeye çalıştı ve gerçekleştirdi de ancak bu çabalar sırasında birçok KDPI yetkilisi öldürüldü. İran Kürt liderlerinden Sadık Sharafkindi, İranlı yetkililerle otonomi konusunda gizli görüşmeler yapmak amacıyla gittiği Berlin’de suikaste uğradı. Almanya bu suikast sanıklarını İran’a iade etti. Sanıklar İran gizli servisi elemanı idi. Bu yöndeki diğer birçok teşebbüsün akıbeti de benzer oldu.
* * *
Suriye’de 1 milyonu aşkın Kürt yaşıyor. Bu nüfusun yaklaşık 200 bininin tam anlamıyla vatandaşlık hakları dahi bulunmuyor. 1958 yılında kurulan KDPS (Suriye Kürdistan Demokratik Partisi) yönetimin yoğun baskıları nedeniyle başarılı olamadı. Özellikle Hafız Esad’ın politikası sayesinde ülke Türkiye ve Irak’a muhalif Kürt grupların terör üssü haline geldi. PKK ve Abdullah Öcalan, Suriye sayesinde yaşadı, Türkiye’ye bela oldu. Kürtler’e yönelik baskıların 60’lı yıllardan itibaren azaldığı ve 70’li yıllarda yapılan toprak reformunun Kürtler’in Suriye’ye bakışını olumlu etkilediği biliniyor. Hafız Esad, Türkiye’de bir Kürt devleti kurulmasının, Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin olmasının savunusunu radyo ve televizyon konuşmalarında yapmıştı. Suriye’deki Kürt hareketi üzerinde PKK’nın çok büyük gücü bulunuyor. Suriye’de eğer bir Kürt gücünden bahsedilecekse bunun PKK yani KADEK güdümlü olacağını bilmeliyiz.
* * *
Aşiret ilişkilerinin, Amerika ve İngiltere’nin çabalarının ötesinde Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de bulunan Kürt unsurlar arasında ciddi bir etkileşim var. Özellikle 90 sonrası Kürtler’e dönük her olay bunu kullanmak eğiliminde olan bölge dışı güçlerin oldukça işine yaradı. Bu durumun son örneği geçtiğimiz yıl K.Irak’ta Kürt grupların ‘Anayasa’ üzerinde uzlaşması ile birlikte yaşandı. Bu gelişmeleri izleyen günlerde ilk önce İran Kürdistan Demokrat Partisi, bir mektupla ABD Başkanı ve BM Genel Sekreteri’ne İran yönetimini şikayet etti. Mektupta, İran’ın, yüzlerce Kürt köyünü yok ettiği, binlerce Kürt’ü öldürdüğü, işkence yaptığı ve hapse attığı iddialarına yer verildi. Yine, Kürt direnişini yok etmek için devletin, bölgede uyuşturucu dağıttığı öne sürüldü.
İran Kürtleri’nden sonra Suriye Kürtler’i de, Devlet Başkanı Beşşar Esad’dan, yaklaşık 200 bin Kürt’e vatandaşlık haklarının geri verilmesini istedi. Beşşar Esad’a gönderilen mektupta, ülkedeki Kürtler’in oy kullanma, mal edinme, devlete ait hastanelerde tedavi edilme gibi en temel haklardan mahrum olduğu vurgulanarak, bu uygulamaların kaldırılması talep edildi. Bunlar Batı medyasında hemen haber oldu. Ama Türkmenler’in bu tür talepleri asla haber olamadı. Şimdi İran, Suriye ve Türkiye bu savaş sonrasında Kürt devleti kurulursa ne yapacaklar? Irak’ın egemenliği parçalanır, toprak bütünlüğü değişirse nasıl davranacaklar? Türkiye, İran ve Suriye ile ortak tutum takınırsa Amerika ile ilişkileri ne olacak?