19 Mart 2002
Suadiye Oteli’nin sahiplerinden Erkan Sadıkoğlu’nun bir kapkaççıyı vurduğunu öğrendiğimde, “olamaz” dedim. çünkü birini vuracak, kavga edecek yapıda bir insan değildi. Hukuka saygılıydı, işini hukuk yolayla halletmeye çalışırken ruh sağlığını bozdu. Sık sık beni arar ve bilgi verirdi. Hangi konuda mı, kumarhaneci kaçakçı Sudi Özkan ile ilgili olarak.
Sadıkoğlu, otelini Sudi Özkan’a kaptırmıştı. Kumar salonu açan Özkan oteli illa ki boşaltmıyordu. Ben Sudi Özkan ile ilgili yazılar yazıp, onun maskesini indirdikçe, onunla davası olanlar da beni aramaya başladı.
Erkan Sadıkoğlu’da onlardan biriydi. Özkan’ın kaçakçılığını, işgaliyesini ve kendisiyle uğraşını ya gelir anlatırdı, ya da telefonla.
İlk tanıdığımdan bu yana neredeyse 3 yıl geçti. Sudi Özkan’ı kendi mülkünden çıkartmayı başaramadı gitti. Otelin otoparkına sığındı. Kendi yerinde sığıntı oldu.
Sudi Özkan’ın davaları
Davalar davaları izledi. 1998’de tanıdığımda yaşama umutla bağlı olan Sadıkoğlu, giderek sinirli, umudunu yitirmiş, haksızlıklara ve gücü olanın istediği gibi at oynatmasına sinirlenen kızgın bir adam olmuştu. Sudi Özkan, kendi mülkünde adamla kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu.
Sadıkoğlu neredeyse bir sinir küpü halindeydi son aramalarında. O kuzu gibi adam gitmiş, neredeyse bir ruh hastası gelmişti yerine. Onu bu hale getiren hakkını aramak için verdiği mücadelede sürekli dayak yiyor oluşuydu. Özkan bütün davaları kazanıyor, Sadıkoğlu son çaba, son yargı işlemlerine başvuruyor oralardan kararları bozdurup yeniden davalara başlanıyordu. Aslında onun öyküsü Türkiye’de parası olsa da hukuka saygılı bir adamın güç ve para karşısında nasıl oyuncak edildiğinin öyküsüdür. Sudi Özkan ile kavgasında yenildi, yoruldu, yıprandı, tükendi. İşini, aşını, parasını, çocuklarının geleceğini kaybetti. Sağlığı bozuldu. Sonra da hırsı, kızgınlığı onu bu çılgınlığa sürükledi. Öyle düşünüyorum.
Sinirleri dayanamadı
Erkan Sadıkoğlu bir kapkaç olayında mağdurun yardımına bir dakika düşünmeden koşar. Bu onun yapısında var. Ama kapkaççıya silah çeksin, ateş etsin, akıl alacak şey değil. Yapmaz, yapamaz. Erkan Sadıkoğlu’nun üzerinde silahın işi ne? Mutlaka Özkan ile girdiği mücadelede aldığı tehditler yüzünden taşımaya başlamıştır silahı. Yazık oldu Sadıkoğlu’na ve ailesine. Yazık oldu o kapkaççı çocuğa. Her iki tarafa da Allah yardım etsin. Zor durumdalar. Onları bu noktaya Türkiye’nin bozuk düzeni ile öldürmeye methiyeler yakanları getirdiler.
Erkan Sadıkoğlu’nu bu hale Karayipler’de keyfini süren, Türkiye’den götürdükleriyle rahatına bakan, Ankara’da tavladıklarıyla davalarını takip ettiren kumarhaneci, vergi kaçakçısı, kanlı ve karanlık ilişkilerin adamı Sudi Özkan getirdi.
Bu ülkede kötüler iyilerin akıllarını ve canlarını tüketerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Bu nedenle iyilerin akıl sağlıklarına dikkat etmesi gerekiyor.
Şimdi bu Sudi Özkan’ın ahlaksız teklifine uyarak Karayipler’e gidecek gazetecilere sesleniyorum, gitmeyin beyler gitmeyin. Mesleğinizi yaşam söndüren adamların sofrasına meze etmeyin. Çünkü bu teklife en başından hayır diyen Milliyet, Posta, Hürriyet ve Habertürk’te çalışan gazeteciler gibi siz de iyi ve kötünün mücadelesinde, ahlaklıdan yana tavır koyun.