08.07.1999
İnançlı Müslümanın dini duygularını paraya tahvil ederek güçlenen İslami sermaye, adı holding olan ancak ne yaptıkları belli olmayan kuruluşların elinde silaha dönüştü. Bunlar arasında radikal irticai unsurlara direk açık olanlar da bulunmaktadır. Çoğu hakkında soruşturma sürüyor.
Tuncay ÖZKAN
Turgut Özal 1983’te iktidar olduğunda ilk yaptığı şey İslami bankerlik kuruluşlarının Türkiye’de imtiyazlı bir şekilde çalışmalarını sağlayacak kararnameyi imzalamak oldu. Bunlarla birlikte İslamcı grupların oluşturduğu yeni ekonomik girişimler, özellikle yurtdışından toplanan ve istismara açık bir şekilde kullanılan dövizler, Türkiye’de giderek güçlenecek olan yeni bir gücü, irticai sermayeyi gündeme getirdi. Bu gruplar, dini duyguları olabildiğince paraya tahvil ederek her türlü yolu denemeye başladı. Faiz haram olmaktan çıktı, yurtdışındaki işçilerden toplanan paralar, adı holding olan ancak ne yaptıkları belli olmayan kuruluşların elinde silaha dönüştü. İrticai unsurların, ekonomik yapılanmalarla hem istihdam olanağı yaratarak taban kazandıkları, hem de elde ettikleri gelirlerin önemli bir kısmını yandaşlarını geliştirmek için kullandıkları görülmektedir. Bunlar arasında radikal unsurlara direkt açık olanlar da bulunmaktadır.
İslami sermayenin büyüyüşünde gelinen nokta üst birlik oluşumları noktasıdır. İslami çevreler TÜSİAD’ın karşısına MÜSİAD ile çıkmakta. Bu kuruluş, üst birliklerin başında gelmektedir. Müslüman Sanayici ve İşadamları Derneği adıyla anılan birlik, çoğunluğunu Milli Görüş yanlılarının oluşturduğu gruplarca 5 Mayıs 1990’da kuruldu. MÜSİAD’ın iki bine yakın üyesi bulunuyor. Eski başkanı Erol Yarar gibi yeni başkan Ali Bayramoğlu da yaptığı konuşmalar nedeniyle DGM’de yargılanıyor. Dernekle ilgili soruşturmalar sürüyor. MÜSİAD’ın yanı sıra İş Hayatı Dayanışma Derneği, Fethullah Gülen’in cemaatinin ekonomideki uzantısı olmaktadır. Bunların illerdeki kurumları Genç İşadamları Dernekleri olmaktadır. İŞHAD, Şubat 1993’te kuruldu. Derneğin Mart 1996’da yapılan genel kurulunda, Ülker Gıda Sanayii sahibi olan ve geçmişte Türk-Suudi Arabistan Dostluk Kültür Derneği Başkanlığı’nı yapan Ömer Faruk Berksan, Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi. Berksan, Gülen Grubu’nun en büyük kuruluşu olan Asya Finans Kurumu’nun da kurucuları arasında yer alıyor.
Faizsiz İslami bankacılık
İslami esaslara göre bankacılık hizmeti sunmak üzere Bakanlar Kurulu’nun 16.12.1983 tarihli kararı ile faaliyete başlayan kuruluşların sayısı bugün altıya ulaştı.
İslami bankerlik kuruluşlarına tanınan yetkilerin artırılmasıyla bunların devlet ihalelerinde teminat mektubu verebilmelerine olanak sağlandı. Ayrıca mevduat olarak topladıkları paraların faiz değerlendirmesinde de diğer bankalara oranla tanınan ayrıcalıklar onların serpilip iyice büyümesine olanak tanıdı. Bunlar arasında yabancı kökenli olanlar da bulunuyordu. Faisal Finans Kurumu A.Ş. bunlardan biridir. 23.01.1985 tarihinde faaliyete başlayan kurum, Frankurt ve Cidde’de de şube bulunduruyor. Suudi Prensi Muhammed Faisal’ın sahibi bulunduğu şirketin kurucu ortakları arasında eski MSP milletvekillerinden Salih Özcan da bulunuyor. Faisal Finans Kurumu 1994 yılında birtakım usulsüzlükler yapıldığının iddia edilmesi üzerine Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Hazine Kontrolörleri Kurulu Başkanlığı’nca incelemeye alındı.
Hayali ihracat ve kara para aklama iddiaları bu incelemelerin kaynağını oluşturdu. Bu konuda bazı yargılamalar halen sürüyor. FFK tarafından 1996 yılında toplam 41 milyon ABD Doları’nın yurtdışına transfer edildiği, transfer yapılan ülkeler arasında kara para aklama merkezi olmalarıyla ön plana çıkan ülkelerin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Rusya, Kıbrıs, Hong Kong gibi ülkelere havale gönderen şahısların tamamına yakın kısmının Kapalıçarşı İstanbul adresinde faaliyet gösterenler arasında bulunması dikkat çekmektedir.
Ayrıca bazı paralarla ilgili olarak adresler ve firmalar da sahte çıkmaktadır. Kıbrıs’ta faaliyet gösteren First Merchant Bank, dolandırıcılık suçlamasıyla yargılanan, kara para akladığı iddialarıyla halen cezaevinde bulunan Hakkı Yaman Namlı adlı kişiye ait. Bu bankanın ortakları arasında Susurluk sürecinin önemli adlarından Tarık Ümit de bulunuyordu. Bu bankanın ortakları arasında bulunan Kayzer Mahmut, Prens Faisal’ın özel kalem müdürü olarak görev yapıyor ve Belçika’da yaşıyor. Prens Faisal bu tartışmalar nedeniyle Faisal Finans’ı, İslami Holding Kombassan’a satmaya çalışıyor. Bu satış işleminin gerçekleşebilmesi için Hazine Müsteşarlığı Kombassan’dan yurtdışında bulunan ortaklarının gerçek kimliklerinin bildirimini istiyor. Ancak bu bildirimde yaşanan sıkıntılar yüzünden Fiasal Finans halen Kombassan’a satılabilmiş değil. Kombassanda ayrıca yurtdışından vatandaşlardan toplanan paralar nedeniyle soruşturma geçeriyor.
Yabancı İslami kuruluşlar arasında Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş., Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu A.Ş. (Nakşibendilerin etkinliği büyük) bulunuyor. Türk kökenli kuruluşlar ise İhlal Finans Kurumu A.Ş., Asya Finans Kurumu A.Ş. (Fethullah Gülen cemaatinin finans kurumu), Anadolu Finans Kurumu A.Ş. (MÜSİAD üyesi kişiler etkili. Son dönemde hakkında dolandırıcılıktan soruşturma yürütülen Jet-Pa Holding sahibi
Fadıl Akgünüz’ün satın alma çabaları bulunuyor.) İslami ticari kuruluşların resmi kayıtlarda gözüken ortakların dışında binlerce ortağa sahip oldukları, uygulanan kapalı sistem içerisinde bir havuzda toplanan paralarla yeni yatırımların finanse edildiği görülüyor. Yurtdışından, özellikle Türk işçilerinin yoğun olduğu ülkelerden Türkiye’ye para transferinde 1996 yılının ikinci yarısına kadar bankacılık sistemini kullanan anılan kuruluşların, gerek yurtdışında, gerekse yurtiçinde resmi kuruluşların takibatından kurtulmak için kuryeler yoluyla para taşıttıkları görülüyor.
Amerika’dan Çin’e…
Önemli İslami kuruluşlar arasında Kombassan Holding A.Ş., Kombassan A.Ş. (Holdingin ilk firması) 30.12.1988 tarihinde 500 milyon TL sermaye ile Milli Görüş yanlısı şahıslar tarafından Konya’da kuruldu. Kombassan Holding A.Ş. adıyla 17.11.1995 tarihinde holdingleşen grup, 20 milyar TL sermaye ile kuruldu. Kombassan Holding iki yıl gibi kısa bir sürede sermayesini 29 trilyon 980 milyara yükseltti. Kombassan Holding A.Ş., ‘temsilci’ olarak ifade edilen 40 kişi tarafından kuruldu. Şirket ana sözleşmesine göre her bir ortağın sahip olduğu pay yüzde 2.5. Temsilci olarak nitelendirilen 40 kişi, ayrıca varolduğu iddia edilen 25 bin ortak adına hareket etmektedir. Ortakların büyük bir kısmı yurtdışında
bulunan Türk vatandaşları.
Holding Amerika’dan Çin’e, oradan Afrika’ya kadar pek çok yerde faaliyet gösteriyor.
Sermaye Piyasası Kurulu yurtdışından milyon dolarlar getiren Kombassan ile ilgili incelemelerini halen devam ettiriyor. Söz konusu inceleme, dışardan getirilen 2 milyar markı tutan bir para üzerinde sürdürülüyor. Kombassan Holding gibi aynı yöntemlerle gelişen bir başka İslami sermayeli holding de Yimpaş’tır. Yimpaş ile Yeni Asya Finans Kurumu arasındaki işbirliği ekonomik çevrelerde, Milli Görüş ile Gülen cemaati arasındaki bağlantı noktası olarak değerlendiriliyor.
İslami sermayeye yönelen bir başka kuruluş ise Jet-Pa Holding. Son dönemde Milli Görüş yanlısı organizasyonlara giren ve Jet Fadıl olarak adlandırılan Fadıl Akgündüz’ün, yurtdışında İslam kaynaklı para toplaması hem Almanya’da hem de Türkiye’de ‘dolandırıcılık’ iddialı
soruşturmalara kaynaklık etti.
Jet-Pa bu soruşturmalar nedeniyle zor günler geçiriyor.
Bu kuruluşların yasal zemin üzerinde faaliyet göstermeleri, sonucu değiştirmemektedir. Bu kaynaklardan beslenen tarikat ve örgüt yapıları, Türkiye’deki radikal İslam tabanına bu kaynakların yanı sıra belediye olanaklarından elde edilen müteahhitlik hizmetlerinden de para aktarıyor. Ayrıca oluşturulan vakıflar ve diğer şirketler örgütleri güçlendiriyor. Özellikle yurtdışında çalışan Türk işçilerin yatırım diye yolladığı paralar bu çevreleri güçlendiriyor.
-BİTTİ-
Şeriatçılar Türkiye’yi merkez yaptı
Türkiye, özellikle radikal İslami örgütlerin barınması ve yeşermesi açısından önemli bir zemin olmaktadır. Bu örgütler Türkiye
kaynaklı olarak giriştikleri eylemlerle de etkin olmaya başladı. Bunların sonuncusu Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’a
karşı 16 Şubat günü gerçekleşen suikast girişimi.
Bu suikast girişiminde bulunanlar arasında yeralmakla suçlanan iki kişi Memet Kulov ile Zaynuttin Askarov suikast sonrası Türkiye’ye saklanmaya geldi. Tutuklanarak cezaevine konulan bu iki kişi, bir ay kadar cezaevinde kaldıktan sonra Özbekistan’a iade edildi. Bu iade işlemleri sırasında Türkiye ile Özbekistan’ın ilişkileri neredeyse kopma noktasına geldi. Bu kişilerin radikal İslamcı Hizbül Tahrir örgütüne mensup bulundukları saptandı. Örgütün suikast planları içinde bulunan ve Türkiye’de olduğu iddia edilen ‘Mehmet’ adlı liderinin yakalanması isteği, Özbekistan ile Türkiye arasındaki ilişkileri germeye devam ediyor. Bu konuda İstanbul polisi yoğun çaba harcıyor. Hizbül Tahrir (İslami Kurtuluş Partisi) Ürdün kökenli bir sünni örgüt.
12 Eylül öncesinde de Türkiye’de etkili olmaya
çalışan örgüt, Kuran kursları ve propaganda dokümanları aracılığıyla taban bulmaya çalıştı.
1950 yılında Takiyuddin el Nabhani tarafından kurulan örgüt, Ortadoğu’da etkin. Suudi Arabistan etkisi nedeniyle, bir dönem İngilizlere de yakın olan örgüt, Özbek darbesinde etkili oldu. Örgüt darbe merkezi olarak Türkiye’yi kullandı. Örgütün Türkiye’deki Özbek büyükelçiliklerine sızdığı ortaya çıkınca, Özbekistan, Türkiye’deki bütün diplomatik misyonlarını kapattı. Şimdi Türkiye merkezli bu darbe girişimini organize eden radikal İslamcı lider aranıyor.