26 Ekim 2001
Recep Tayyip Erdoğan birbiri ardına patlayan kendi dönemine ait “Adil Düzen” yolsuzlukları için: “İspatlamayan şerefsizdir” demiş…
Şeref, Arapça kökenli bir sözcük. Türkçesi: “Onur.” Onur bir insanı insan yapan iç değerler bütünü demek. Kişinin kendi varlığına, kendisine karşı duyduğu saygı demek.
İnsan bunca büyük bir bataklığın üstünde oturup da şeref, onur nutukları atarsa buna “maval” derler, kimse inanmaz.
Ben de buradan diyorum, bu yolsuzlukları ispatlayamayan şerefsizdir. Ama her şey ayan beyan iken yapılan sadece demagoji o kadar.
Kendi mal varlığını açıklayamayacaksın… Yakın çevrenin mal varlığını açıklayamayacaksın… Her taşın altından yolsuzluk çıkacak “Yalan bunlar” deyip geçeceksin… Seni “zengin” eden distribütörlük kazancın, Amerika’da otturttuğun çocuklarının masrafını karşılayabiliyor mu?
Mal beyanını açıklamanın sırasıdır
Adamlarının hakkında maliyesi, mülkiyesi, adliyesi, gazetecisi tonlarca belge dökecek, hepsine “siyasi maksatlı” diyeceksin, sonrada oturup “ispatlamayan şerefsizdir” diye popülizm yapacaksın.
Senin Arapça söylediğini ben istediğin her dilde tekrarlıyorum Recep Tayyip Erdoğan, ispatlayamayan “şerefsizdir”, “onursuzdur”…
Ama sana mahkeme kararı yeter mi? Hangi mahkemenin kararını istersin? Türk adaletinin, maliyesinin, mülkiyesinin kararları senin için geçerli mi? Geçerliyse başın önde. Sen bu laflarının ve önüne konan belgelerin altından kalkamazsın.
Daha 10 yıl önce senin gibi sıradan memur, esnaf, işçi, işsiz olan yakınların bu malları nereden buldu? Sen hangi kazançla kendini ve siyasetini finanse ediyorsun? Savcılar, müfettişler, hesap uzmanları senin için fezleke üzerine fezleke düzenliyorlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yargılanacaksın. Bunların hepsi de komplocu mu? Hem de sadece bu dönem değil 1999’dan bu yana oluyor bunlar. Bir açıkla yıllar itibariyle mal varlığını, görelim evlam neyler.
Yalan dedikleri hep doğru çıktı
Albayraklar’la ilgili yalan dedin, yalanı lafını mahkeme yüzüne vurdu. İGDAŞ yalan diyorsun mahkemeler durmadan adam tutukluyor. Senin doğrun var mı?
Bu düzen böyle gidecek, Tayyipler, yurttaşı uyutacak öyle mi? Olmaz Tayyip Erdoğan, olmaz. Bu düzen böyle gitmeyecek. Ne senin gibi siyasal İslamcılar ne de sağcı, solcu, liberal siyasetçiler için bu düzen böyle gitmeyecek. Takkeler düştü artık keller gözüküyor.
Hasan Yeşildağ kim?
İGDAŞ soruşturmalarında ve diğerlerinde bir ad var, örneğin polisin karşısına çıkan. Mali Şube şimdi bu ismin sırrını çözmeye çabalıyor. Her işin arkasında; yanında, önünde bu ad ile karşılaşmış polis.
1995 yılında İsviçre’den Türkiye’ye giriş yapmış. İşçi. Sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında ortaya çıkıyor. Aradaki ilişki o kadar derin ki Erdoğan cezaevine girdiğinde Hasan Yeşildağ da öylesine bir suç işlemiş gibi gösterip onunla birlikte cezaevine giriyor. Korumalık yapıyor. Onunla birlikte cezaevinde kalıyor. Neden? Yeşildağ beş parasız geldiği Türkiye’de Tayyip sayesinde milyon dolarlarla oynayan birisi olup çıkıyor. Nasıl? Örneğin belediyeden aldığı bir iş, sattığı bir mal veya hizmet var mıdır? Örneğin çay bahçesi? Örneğin benzin istasyonu? Daha niceleri… Polis olayı aydınlatınca biz de bu sırrın perde arkasını öğrenmiş olacağız.
Neden Tayyip Erdoğan’ın yanında cezaevine girmek için bunca çabalar insan? Bunu arkadaşlıkla anlatmak mümkün mü? Mümkünse bunca para nereden? Tayyip’e takılıp da fukara kalanlar bir tek ona oy verenler. Yurttaşlar. Onun dışında köşe dönemeyen kimse yok.
Hayret… Tıpkı o filmde olduğu gibi, “Başkan ve adamlarının” dudak uçuklatan öyküleriyle karşı karşıyayız. Yolsuzluk ekonomisini anlıyorum da, İstanbul’un bu kadar sahipsiz kalışını anlamak mümkün mü?