01 Nisan 2002
İsrail savaşmıyor, katı, katıksız bir terör üretiyor. İsrail’in yaptıklarını hiç kimse, terörizmden başka bir tanımlamayla değerlendiremez. Hiçbir hukuk, hiçbir kısas anlayışı bunu değiştiremez. Savaş bir gerekçe olarak ileri sürülse bile, savaş içinde kural dışı olarak yapılanlar bir insanlık suçudur, terörizmdir.
İsrail yarattığı bu terör nedeniyle Ortadoğu’da din adına işlenecek cinayetlerin, faşizmin ve savaşın fitilini ateşledi. Ariel Şaron zil takıp oynayabilir. Artık soluduğu havada tıpkı eski günlerinde olduğu gibi kan, barut ve gözyaşının ağırlığı var. Ama bu yapılanlar nedeniyle bir gün mutlaka uluslararası bir mahkemede yargılanacaktır.
Yahudi ve İslam faşistleri
Şimdi bazıları “Filistinlilerin o bombalı saldırıları, intihar eylemleri, onlar ne olacak, onlar için ne diyorsun?” diye soracaktır. Onlar zaten var olan ve bütün dünyanın kabul ettiği terörist eylemlerdi.
Masumlara dönük her eylem, savaş ortasında bile olsa terörizmdir. Savaşın bile kuralları vardır. Ama Ortadoğu’nun şımarık çocuğu İsrail, korunarak, kollanarak getirildiği bugünkü düzeyinde barış için, barışı destekleyenlerle birlikte olmak yerine İslamcı faşistleri muhatap kabul etti. O terör örgütleriyle Hamas’la, İslami Cihat’la bir düzeye geldi. Onların canlı bombalarının yerini İsrail’in tankları, sorgusuz sualsiz sivil öldüren, yoldan çevirdiği Filistinli gencin kafasına kurşun sıkan askerleri aldı. Kanı kan ile yıkayacaklar. Denklikleri terördür.
Kendi başbakanını barış istiyor diye öldürmedi mi İsrail gizli servisinin elamanı? Şaron iktidara geldiğinde herkes barış olacak mı sanıyordu? İsrail barışa değil savaşa oynadı. Şaron bunu istedi. Kan ve gözyaşı bundan sonra zor durur. Hele Filistin devletinin başkanı Yaser Arafat teröristler tarafından sıkıştırıldığı Ramallah’taki o binadan ölü olarak çıkarsa, Filistin halkı üzerindeki etkinlik baştan sona İslamcı şeriatçı faşist terör örgütlerinin eline geçer. O topraklarda laik Arafat’ı mumla ararız. İsrailli faşistler müstahaklarını bulacakları için bayram yapabilirler. Dişe diş, göze göz diyebilirler. Ama unutmasınlar, barbarlarla barbarların savaşında her zaman en barbar kazanır. Ortadoğu’da Yahudi ve İslamcı din faşistlerinin yarattığı terör, oluşturdukları bu kan denizi, bunu körükleyen İsrail tarafının hiç de ummadığı bir şekilde onları da yutarak sonlanabilir.
Bu terör mutlaka yargılanmalı
Ama Filistinli veya İsrailli masumlara ve barış isteyen kitlelere, insanlığa karşı işlenen bu suçlar ve terör hareketleri öyle veya böyle mutlaka bir gün, uluslararası bir mahkemede yargının tokadını yiyecektir. O zaman Şaron’un bundan önce yaptığı gibi, kendisi aleyhine konuşanların öldürülmesi gibi bir terörist saldırıyı yinelemesine de asla izin verilmeyecektir. İnsanlığın Ortadoğu’da olanları unutacağını sanmak büyük bir aymazlık olabilir sadece.
Bunun için iş işten geçmeden, bir an önce Şaron yönetimine son verip, İsrail’in terörden ve kandan bıkmış, barış isteyen unsurlarının, Filistin yönetimiyle barış masasına oturup ortak yaşamın ilkelerini belirlemeleri gerekiyor. Batılılar üçüncü dünya savaşı senaryolarına bayılırlar. Arafat öldürülürse, o zaman senaryolarını gerçeğin keskin yüzüne yazmaya başlayabilirler.
Türkiye ne yapacak?
Türkiye ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri PKK terörü ve buna Arapların verdiği destekler yüzünden zaman zaman İsrail ile yakınlaştı. Bunu Amerika ve AB de destekledi. Ama işin tadı kaçınca ne olacak? Tank ihalesini İsrail’e veren hükümet, yerli yenilemeleri düşünmediği için pişman olabilir. O ihaleyi verdiği için bir süre sonra çok zor durumda kalabilir.
Bu konuda Meclis’te soruşturma komisyonları bile oluşturulabilir. Ortadoğu’da yaşananlara Türkiye halkı başka, devleti başka bakabilir mi? Türkiye o topraklarda bu denli açık terör eylemlerine sesiz mi kalacak? Arafat sonrası Filistin ve Ortadoğu konusunda Türkiye Şaron gibi mi düşünüyor? Türkiye İsaril ile ilişkilerinde barış dayatmacı olmalıdır. İsrail ile aynı çuvala girme niyetindeki politikacılar ile bürokratlar halkla çatışmak zorunda kalırlar.