21 Nisan 2001
Abonoz ve Tantan’ın kurduğu “Yolsuzlukla Mücadele Büro Amirliği”nin ajanları sokak sokak dolaşıp herkes hakkında bilgi topluyor
İstanbul’da bir büyük kavga yaşanıyor ki sormayın. Koca kent neredeyse bir lokma edilip yutulacak diye başlamıştık dünkü yazımıza, bugün bir başka unsurla devam edelim. Yolsuzluk bataklığı kurutulsun derken, yolsuzlukla mücadelenin kendisi bir büyük bataklık haline dönüşüyor. Farkında mısınız? Buna neden, izlenen yöntem ve yolsuzluk bataklığının içinde debelenenlerin çok güçlü olmaları.
Hukusuzluğa doğru…
Fırsat kollayan güçler de bundan kendilerine paye çıkartıyorlar. Hukuk olmazsa işlerini daha kolay yürütecekler ya… Hukuksuzluğa doğru gidiyoruz.
Nedense bu işler hep de İstanbul’da oluyor. İstanbul Emniyet Müdürü Kazım Abanoz “Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Büro Amirliği” kuruyor. Kuruluş emrini veren İçişleri Bakanı Sadettin Tantan. Bunda ne var diyeceklere, ne yok ki diye soralım. Bu kuruluş ne yapacak? Nasıl çalışacak? Savcılıklar dururken, polisin bir sürü birimi orta yerdeyken, kim bu yeni birimden ne istiyor? Anlatalım:
Üç bölgeye ayrıldılar
Beyler İstanbul’u üç bölgeye ayırmışlar. Bu bölgelerde geniş bir sokaktan haber toplama ağı kurmuşlar. Abdülhamit’in jurnal teşkilatı gibi. Şu an faal durumdalar. Bunlar motorize hale getirilmiş. Sokaklarda, köşe başlarında faaliyete bu ajanlar. Bilgi topluyor… Neyle ilgili? Her şeyle ilgili. Kaynaklar kim mi? Bakkal, simitçi, kapıcı… Bir de polisin mutemet adam dediği bölgelerinde itimat edilen kişiler! Kimdir bu mutemet adamlar belli değil. Benim aklıma geliyor acaba Fethullah Gülen veya diğer şeyhler, hocalar, hacılar, muhbir vatandaşlar, jurnalciler bu mutemet adamlar listesinde midir?
MİT’i hiçe sayıyorlar
O gün o kişilere kim iyi görünüyorsa iyi vatandaş o. Muteber adam da o. Emniyet kendi istihbarat ünitesini, MİT’i, bunları geçtim savcıları, hukuku, hukukun temel ilkelerini ayaklar altına alan böylesi bir uygulamayı nasıl başlatabilir? Buna nasıl göz yumulur. Kapıcının, bakkalın ya da profesörün işi, kimliği hiç önemli değil, duyduğu ve bu birime ilettiği bilgiler nasıl kullanılacak? Hukuk nerede? Bu jurnal teşkilatının getirdiği bilgiler bir merkezde toplanıp değerlendirilmeye alınıyormuş. Nasıl? Kim tarafından?
Yeni şantaj malzemesi
Savcı veya bir başka hukukçu tarafından olmadığını biliyorum. Üstelik bu işler kamuoyuna açıklanmadan, gizli kapaklı yapılıyor. Neden? Korkum şu: Polis içinde yasadışı dinlemeler hangi maksatla nasıl değerlendiriliyorsa bunlar da öyle değerlendirilebilir… Şantaj malzemelerine yenileri eklenecek. Tıpkı faşist ülkelerdeki uygulamalar gibi. Jurnalci ödüllendirilecek, mağdur cezalandırılacak. Skandal diye başka hangi rezalete ad konulur ki? Yasal koltuklarda oturanların, yasadışı işlere göz yummaları söz konusu dahi olamaz.
Yazılı talimat mı var?
Bu yeni polis birimi hangi yasal dayanak ve yazılı talimatla oluşturulmuştur, bilen var mı? Sadettin Tantan emrediyor, Kazım Abanoz istiyor diye hukuk rafa kalkar mı yahu… Bunun sorumlusu kim? Hesap kime sorulacak? Ya da kimse bu adamlara ne yapıyorsunuz diyebilecek mi? Türkiye böylesi bir mantığın esiri olabilir mi?
Daha önce de yazmıştım. Birileri kafalarındaki garip bir planı yolsuzlukla mücadele perdesi altına saklayarak gerçekleştirme yolunda büyük adımlar atıyor. Sistemli ve planlı bir şekilde davranıyorlar.
Takıyenin yıldızlısı bu
Toplumun yolsuzlukla mücadele isteğini ve azmini kendi rüzgarları haline getirip, takıyenin yaldızlısını gerçekleştiriyorlar. Amaç Türkiye’de bambaşka bir düzen yaratmak. Şimdi attıkları eski temelleri sağlamlaştırıp, üstüne akılları sıra bina yapacaklar. Hepimiz körüz, bir onlar akıllı ya…
Bir polis teşkilatında 3 bin 55 kişiyi bir yerden bir yere bir gecede götürmek, görülmemiş bir olay. Bu yapılan artık skandal. Bakanlıkta hemşericilik; Sakaryalı, Hendekli olmak Gürcü kökenden gelmek çok önemli.
Yapmak istedikleri ne?
Ama bu bölgesel ayrımcılık ülkeyi idare etmeye yeter mi? Üst düzey atamalarda belli noktalarda muhafazakar kadrolaşmayı sağlamlaştıracak adları göreve yeniden getirerek yapılmak istenen nedir?
Yolsuzluk ve çete mücadelesi Türkiye’de 1996’da başladı. Susurluk kazası olduğunda, bu mücadele toplumsal destekle birlikte doruğa ulaştı. O günden bu yana yapılanlar bir büyük temiz toplum kavgası idi. Bu kavga son dönemde gerçekleştirilen operasyonlar ve alınamayan siyasi kararlar yüzünden tıkandı.
Tantan kimden yana?
Tantan’ın rüşvete, hırsızlığa karşı olduğu kesin. Ama siyaseten kime karşı, kime değil bilen var mı? Tantan milletvekili ama ANAP’lı mı? Hükümette, hatta Hüsamettin Özkan’ın kadim dostu ama DSP’li mi? MHP’li olmadığını da Allah’tan biliyoruz. Devlet Bahçeli “Ne oldu bu operasyonların sonuçları” diye boşuna mı soruyor? DYP’li de değil. Neci sizce?
Artık yapılanlar siyasi şov ve hesaplaşmaların kısır çekişmesinden başka şey değil. Temiz toplum mücadelesi parlamento, sivil demokratik kuruluşlar, hukuk ve mali uzmanlar devre dışı bırakılıp polis şovuna dönüştürüldüğü için büyük değişim gerçekleştirilememiştir. Ama Türk halkı neyi nasıl yapacağını öğrendi. Mutlaka başarılı olacaktır.
Gözlerinizi iyi açın
Bataklıkta debelenenler de bunu fırsat bilip kendi dogmalarını dayatmak için altyapı kurmaya çalışanlar da başarılı olamayacaklar. Kaos içinde Türkiye’de ne olup bittiğini çok az insanın fark ettiğini sanıyorum. Türkiye’deki olayları kesenizden, ikbal hislerinizden, koltuk ihtiraslarınızdan, para korkunuzdan kaynaklanan yorumlara tabi tutarsanız yanılırsınız. Fili tarife çalışan körün durumuna düşersiniz. Gözlerimizdeki bağı çözmenin zamanıdır.
Vali Çakır’la sorunum yok!
NİHAT ALTINTAŞ İstanbul
İstanbul Valisi Erol Çakır’ı, özel ekip kurarak izlettiği ve telefonlarını dinlettiği belirtilen İstanbul Emniyet Müdürü Kazım Abanoz, suçluları ancak yasalar çerçevesinde dinlediklerini, Çakır ile arasında bir sorun bulunmadığını ve ilişkilerinin iyi olduğunu söyledi. Emniyet Müdürlüğü’ne gelişinde soruları yanıtlayan Abanoz, “Biz ancak suçluları dinleriz. O da kanunlar çerçevesinde, savcılık kararıyla olur” dedi.
Genç: Konu abartılmış
Emniyet Genel Müdürü Turan Genç, Vali Erol Çakır’ın telefonlarının dinlemeye alındığı yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu savundu. Genç, Abanoz’un üç bin polis ve 55 polis şefinin görev yerini bir gecede değiştirmek istediği ve Çakır’ın buna karşı çıktığı yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine de şöyle konuştu: “Öyle bir şey yok. Kim saymış ki? O konu abartılmış. Kaç kişi olduğunu ben de bilmiyorum. Bir miktar personel değişikliğinin önerildiğini bilmiyorum. Bizde sık sık görev değişikliği olur. Vali ve emniyet müdürümüz arasında herhangi bir sorun yok. Teşkilatın içinde bir takım suçlamalara giden ithamlar var. O bilgilerin düzeltilmesini isteyeceğiz.”