30 Ağustos 2001
Üzeyir Garih’in katil zanlısı Yermez kaçıyor. Altı binden fazla polis peşinde onu yakalamaya çalışıyor
Türkiye nefesini tuttu, bir katil zanlısı ile polis arasındaki kovalamacayı izliyor. Üzeyir Garih’in katil zanlısı Yener Yermez kaçıyor, İstanbul polisi kovalıyor. 6 binden fazla polis işi gücü bıraktı, onu yakalamaya çalışıyor. Polisle, zanlı arasında yaşanan nefes kesen takip, bugüne kadar polisin bir cinayet olayında sürdürdüğü en büyük operasyon. İstanbul’da olduğu kesinleşen zanlının kent dışına çıkmaması için bütün çıkışları tutan polis, gezici ekipleriyle de Yermez’i yakalama ataklarını artırarak sürdürüyor. Polisin en büyük kozu teknik takip. Ama Yermez bu konuda tedbirli davranıyor.
Yermez, aslında o içine düşülen büyük açmaz, koordinasyonsuzluk hastalığı yüzünden bugün kaçak durumda. Polisle asker koordinasyonu tam sağlanabilse, bu katil zanlısı önceki günden ele geçmişti. Polis kendi içindeki sorunları aşabilse, katil zanlısını daha olaydan bir gün sonra yakalamıştı. Askeri kışladan güvenlik birimleri arasındaki koordinasyon eksikliği ve askeri yetkililerin olayla ilgili dikkatsizliği nedeniyle kaçtığı anlaşılan Yermez, kışlada olay sonrası gerginmiş.
KİMSESİ YOK, KAÇAMIYOR
Olay günü 13 yaşındaki F.N.’nin yakalandığı haberini televizyonda izleyince rahatlamış.
F.N. ile ilgili haberleri asker arkadaşlarıyla televizyondan izleyen Yermez, daha sonra koğuşa çıkınca ” Bu gece çok keyifliyim. Rahat uyuyacağım” demiş.
Ancak ertesi gün polisin geldiğini , telefonun peşine düştüğünü anlayınca, ortaya çıkan koordinasyon ve dikkat eksikliğinden yararlanıp kaçmayı başarmış.
Bu cinayetin planlı, önceden tasarlanmış, karanlık ilişkilere dönük bir yüzünün olmadığını sanıyorum. Çünkü böyle bir durum olsaydı birinci dereceden zanlı Yermez’in parasızlıktan kaçamama durumu ortaya çıkmazdı. Yermez parasız ve yalnız. Sığınacak bir yeri ve kimsesi yok. Kaçamıyor. Sadece kent içinde yer değiştiriyor. Kullandığı araçlar minibüs ve otobüsler.
POLİSE İHBAR YAĞIYOR
Hasdal’dan kaçtıktan sonra bir minibüse biniyor. Gittiği yer belli. Ama buraya yazamıyorum. Minibüs şoförüne gideceği yeri de sormuş. Nasıl gidebileceğini de. O da tarif etmiş. Polise halk ihbarları da ulaşıyor. Tanıyan herkes polisi arıyor.
Polis hem minibüs şoförünü, hem de minibüs içinde bulunan yolcuları bulup olayı doğrulattı.
Ayrıca Yener Yermez bir bankamatikten para çekmek istedi. Ancak bunu başaramadı. Ama sonra bir başka şubeden 20 milyon lira para çektiği saptanmış. Para Kayseri’den yatırılmış. Ailesinden olsa gerek. Hâlâ tek sığınağı ailesi. Zaman zaman ailesinden bazı fertleri arıyor ve teslim olabileceği yönünde işaretler veriyor. Telefon kulübelerini kullanıyor.
Yener Yermez’in etrafındaki polis çemberi, onun da ötesinde asker kıskacı giderek daralıyor. Yermez’in çok kısa bir süre içinde ele geçirileceğini sanıyorum. Çünkü böylesi büyük bir takipten, kurtuluş zor. Ama, Yermez tek başına olduğu için takibi de bir o kadar zor hale geliyor. Çünkü temaslarının ve hareketliliğinin sayısı azalıyor.
HER ŞEYİ YAPABİLİR
Bu takipte önemli olan Yermez’in çaresizlik içinde bir başka cana kıyma teşebbüsünün önüne geçilmesidir. Parası, çevresi ve yardım alma olanağı bulunmayan, peşinde bir polis ordusu ile kaçmak zorunda olan katil zanlısı her şeyi yapabilir.
Ancak bu noktada uzman polisler bu tip zanlıların takip, sıkıştırma ve izlemeden en çok bunaldıkları noktada hemen teslim olma yolunu seçtiklerini de aktardılar dün bana. Yani Yermez karşısına çıkan ilk polis, bekçi veya bir karakola da gidip teslim olabilir.
Yermez’in cinayeti neden işleyebileceği konusunda senaryolar giderek daha netleşiyor. Yermez ile birlikte mezarlıkta iki mezar üzerinde bulunan bir kadına ait kan izleri, bu olayın düğüm noktasını oluşturuyor. Yermez eğer böyle bir cinayeti işledi ise, yanındaki kadının görevi neydi? Eğer bu cinayet savladığım gibi adi ve rastlantısal bir olay ise, Yermez ile kadın arasında bir fuhuş ilişkisi mi vardı? Ya da Yermez bu kadına tecavüz etmek mi istemişti. Kadın bu nedenler yüzünden mi ortaya çıkmıyor? Bu duruma tanık olan Garih, müdahale edince mi olay cinayate vardı?
Bir de bir başka senaryo daha geliyor aklıma. Cezaevinde ülkücü kökenli hükümlülerle kalan, İslamcılarla içli dışlı olan Yermez, Yahudiler ve Yahudilik konusunda düşmanca duygularla donanmış olabilir. Üzeyir Garih’i daha önce tanıyıp tanımadığını bilemediğimiz Yermez, mezarlıkta Garih’le karşılaştı ve sohbet ettiyse, cezaevindeki olası propogandaların da etkisiyle böyle bir cinayete bulaşmış olabilir. Bu durumda Yermez’in son 20 gün içinde kimlerle temas ettiği de çok büyük önem taşıyor. Bu soruşturmayı askeri birimlerin çok ciddi bir biçimde yapmasında, polisle sıkı bir koordinasyonda büyük fayda görüyorum.
500 UZMAN EKİP DEVREDE
Ama burada peşin hükümlü olmamak lazım. Yermez’in yakalandığında anlatacakları belki de olayı bambaşka noktalara götürecek. Bakalım şüphelerin ve delillerin üzerinde yoğunlaştığı Yermez, neler anlatacak?
Yermez’in peşinde İstanbul polisinin en tecrübeli ekipleri var. İstihbarat, asayiş, terör, organize müdürlüklerinin hemen bütün kadroları peşinde. Uzman polislerden oluşan özel ekiplerin sayısı neredeyse 500. İlçe ekipleri ile diğer polis birimlerini de devreye sokarsak 6 bini aşkın polisin gözü Yener Yermez’in üzerinde.
Yener Yermez bu olayda başına ne gelmiş olursa olsun, içinde bulunduğu durum ne kadar kötü olursa olsun, bir başka hataya düşmeden gelip teslim olmalı. Suçluyu kazıyın, altından insan çıkar. Ve her şey insan içindir. Bu yazıyı Yener Yermez okursa, ona tavsiyem başını daha büyük dertlere sokmadan teslim olmasıdır.