21.11.1998
Yesil’e ait Metin Atmaca adina düzenlenmis orijinal bir pasaport. Pasaporttaki vizeler bilinenlerle birlesince akla gelen su: Yesil’e kimsenin açiklayamayacagi bir is yaptirdilar…
‘Yesil’ kod adiyla taninan Mahmut Yildirim’in kullandigi sahte kimliklerden biri olan ‘Metin Atmaca’ya ait orijinal bir pasaport…
13 Haziran 1996’da bes yil için Ankara Emniyet Müdürlügü Pasaport Subesi’nce verilmis. Meslek hanesinde ise ‘soför’ yaziyor.
Yesil, Susurluk kazasindan 20 gün sonra Lübnan’a gitmis. Kimilerine göre, gezi Apo’ya yönelik operasyon için yapildi, Yesil MIT tarafindan görevlendirildi. O tarihten beri MIT ve polis Yesil’i ariyor. Ancak kim ona ne yaptirdiysa, açiga çikmasindan korkuyor.
Yesil’e ne yaptirdilar?
Elimde, Yesil’in Metin Atmaca adina düzenlenmis orijinal pasaportu. Bilinenlerle pasaporttaki vizeler birlestirildiginde görünen ise su: Ona öyle bir sey yaptirdilar ki, simdi açiga çikmasindan korkuyorlar
Yesil; Ahmet Demir, Terminatör, Sakalli ya da gerçek adiyla Mahmut Yildirim. Türkiye’nin 28 Kasim 1996 tarihinden bu yana aradigi, ölüp ölmedigi konusunda basvurmadik kapi birakmadigi, sir dolu adam.
Yesil ile ilgili ilk bilgiyi Güneydogulu haber kaynaklarimizdan ögrenmistik. Güvenlik güçleriyle ve kendisine bagli PKK itirafçilariyla birlikte hareket ediyor, sorguluyor, öldürüyor ve elini kolunu sallayarak gidiyordu. PKK terörünün büyük ve kanli saldirisi karsisinda çaresizlik ve akilsizligin büyük çikmazina dalan bazi yöneticiler, geçmiste oldugu gibi ‘teröre karsi terör’ anlayisina siginmislar ve Yesil denen ölüm makinesini yaratmislardi. Yesil, Türkiye’nin bir gerçegi olmasina ragmen görmezden gelindi uzunca bir zaman. Ama öyle bir noktaya ulasildi ki, Yesil ve onun gibi çalisan Abdullah Çatli ile arkadaslarini sigdiracak çuval bulunamaz oldu. Çünkü ‘devlet için adam öldürme’ iddiasindan, kendi adlarina, haraç toplamaya geçis yapan bu ‘Gayri Nizami Savas’ olgularinin kontrol edilmeleri imkânsiz hale geldi. Ekonomik olarak büyüklüklerini saklayamaz oldular. Is devlet adinaliktan çikti, servet adina olmaya basladi.
Türkiye’de Yesil ve benzerlerinin patronlarinin zaman içinde devleti ele geçirmeye çabaladiklari, son 1.5 yildir yapilan operasyonlarda ele geçirilen bilgi ve belgelerden anlasiliyor. Malum güçler, çuvala sigdiramadiklari mizraklari için uygun çati olarak devleti seçmisler. Hukuku, demokrasiyi, cumhuriyetin kurumlarini hiçe sayarak iktidari ele geçirmek için bir mücadeleye baslamislar.
Bugün bunlarin tanimlanmasi konusunda artik bir sikinti yok. Ancak hâlâ bu kisilerin adalete hesap verememelerinden, dokunulmazliklarindan kaynaklanan sikintilar var.
Türkiye’nin konusunca çok seyini aydinlatacagi kisilerden biri Yesil. Onun için bir itirafçilik yasasinin çikartilmasi önemliydi. Organize Suçlarla Mücadele Yasasi’nin çikartilmasi önemliydi. Umudu kesmemek lazim. Parlamento elbet Türkiye’ye sahip çikacaktir. Bu hükümetin baslattigi kavgayi durdurmaya kimsenin gücünün yetmeyecegi yakinda anlasilir zaten.
Yesil’in Jandarma, Emniyet ve MIT tarafindan istihbarat ve operasyon amaçli kullanildigi konusunda bugün elde çok önemli bilgiler ve belgeler var.
Yesil’i sadece devlet degil, mafya da kullanmisti. Hem de kumar ve kara para rantinin üzerine oturan mafya. Örnegin Yesil, Antalya’da Ömer Lütfü Topal’in emrinde çalisiyor. Ondan para aliyor ve korumaligini üstleniyordu. Yesil uyusturucu tacirleriyle birlikte is yapiyordu. Ne diyordu o meshur konusmasinda: “Yeme oglum yeme, tek basina yeme, yedirtmezler, kustururlar.” Sistemi iyi biliyor. O sistemin tipki kendisinin ve adamlarinin (itirafçilarin) Cem Ersever’e yaptiklari gibi, bir gün tikandigi noktada, ya da tehlikeyi hissettigi anda kendisini de ortadan kaldiracagini bugün yasiyorsa, çok iyi anlamis olmasi gerekiyor.
Simdi gelelim Yesil ile ilgili bu kadar bilgiyi neden aktardigim konusuna.
Dün sabah Kanal D’ye geldigimde önüme konan zarflardan birisinin siskinligi dikkatimi çekti.
Zarfi yirtarak açtigimda içinde siradan vatandaslarimizin kullandigi pasaportu gördüm. Ilk sayfasini çevirdigimde karsima pasaportun birinci sayfasina bir ataçla tutturulmus olarak o ünlü Yesil fotograflari çikti. Ankara’daki Selçuk fotografçisina çektirilmis bu fotograflarin ardindan, pasaportun birinci sayfasini açtim. Evet oydu. Yesil… Yani Mahmut Yildirim’in kullandigi sahte kimliklerden birisi olan Metin Atmaca’ya ait orijinal pasaporttu elimde tuttugum. Hemen incelemeye basladim.
13 Haziran 1996 tarihinde bes yillik süreyle Ankara Emniyet Müdürlügü Pasaport Subesi’nce verilmisti.
Seri numarasi 850618’i.
Yesil’in kullandigi sahte ad olan Metin Atmaca için meslek hanesine soför diye yazilmisti. Gerçekte Bingöl Solhan dogumlu olan Yesil, Atmaca kimligiyle Mardin, Savor dogumlu gösteriliyor ve dogum tarihi olarak da 8 Temmuz 1950 yaziyordu. Baba adi Fehmi, anne adi ise Fatma olarak kaydedilmisti. Ikametgâh adresi Ankara Çankaya Kirkpinar Mahallesi verilmisti.
Aslinda Ankara Çankaya Mahallesi ve sokaklari Yesil için hiç yabanci degil. Burada ortagi bulundugu lokantalar ve isyerleri oldugu artik biliniyor. Çankaya Köskü’nün telefonlari not defterinden çikiyor. Sik sik ‘Hayri Baba’ adli birisiyle konusuyor. Ama ne hikmetse köskün ve milletin babasi, Cumhurbaskanimiz, bu rakip babayi bulup bir türlü adalete teslim edemiyor.
Pasaportu incelemeye devam ederken vizeler dikkatimi çekti. Yesil ilk kez 31 Agustos 1996’da Almanya’ya gitmek için vize almisti. Ardindan ise Italya geliyordu. Italyan Konsoloslugu 17 Eylül ile 15 Ekim tarihleri arasinda Yesil’e Italya’ya giris vizesi vermisti. Vizeleri incelerken yurtdisi giris çikis yogunlugunun 1996 yilinin eylül ayinda oldugu dikkatimi çekti.
Pasaport, Yesil’in 1996’nin Eylül ayinda iki kez Yunanistan’a gittigini gösteriyor. Yesil, Yunanistan’a ayrica denizyoluyla da iki kez giris çikis yapmis. Son olarak 23 Eylül’de Yunanistan’a gitmis ve iki gün kalmis. Türkiye’ye Ipsala kapisindan giris yapmis. Pasaportta Türk gümrük yetkililerinin araçli girdigini gösterir mühürleri var.
Pasaportta Yesil’in Lübnan vizesi ve bu vizeye iliskin para ödemesini gösterir bir kâgit da bulunuyor. Yesil, Susurluk kazasindan 20 gün sonra Lübnan’a gitmis. 23 Kasim’da Lübnan’a çikis yapan Yesil, 28 Kasim günü Ankara Esenboga Havaalani’ndan Türkiye’ye girmis.
Bu gezisinde ne yaptigi konusunda çesitli rivayetler var. Kimilerine göre Apo’ya yönelik bir operasyon için MIT Yesil’i görevlendirdi ve Beyrut’a gönderdi. Burada Yesil basarili olamadi ve Türkiye’ye döndü.
Yesil’in son görüldügü yer Esenboga Havaalani. Bundan sonra Yesil’i gören kimse yok. Hatta gittigi yerle ve operasyonla ilgili rapor bile vermedigi iddia ediliyor.
MIT ve polis 28 Kasim 1996’dan bu yana Yesil’i ariyor. Ama ondan ne bir ses, ne de bir nefes var.
Nerede oldugu, nasil oldugu bilinmiyor.
Birileri onun adina çalisir gözüktügü Etibank tesislerindeki maaslarini aliyor. Kardesi 1996 Kasim’indan bu yana görmedim ve duymadim diyor. Arkadaslari, ‘haber gönderdi, arkadasimin, arkadasinin, arkadasi konusmus’ diyor.
Çok sevdigi oglu yakalaniyor, sorgulaniyor ses vermiyor. Ailesi gözaltina aliniyor, evleri basiliyor sesi çikmiyor.
Bazi iddialara göre Nisan 1997 tarihinde Almanya’dan birilerini aramis. bu da Emniyet’in dinleme birimlerince saptanmis. Ama ne o dinlemeden, ne de konusulanlardan haber var. Haberler dedikodularin ötesine geçmiyor.
Yesil bir muamma. Sir. Birilerinin cani gibi sakladigi bir sir. Yesil siradan bir katil, tetikçi olsaydi asla böylesine saklanmazdi. Onu degerli kilan eylemlerinin ne Suriye’deki patlama, ne Lübnan’daki çatlama olduguna inaniyorum.
Yesil’e öyle bir sey yaptirdilar ki, simdi onu açiga çikartmaktan korkuyorlar.
Ya da kullananlar, tipki Ersever’e yapildigi gibi onu da ortadan kaldirdilar.
Düsünün bir kere Cem Ersever, Yesil ve adamlarinca öldürüldü. Sonra nüfus cüzdani Aydinlik Dergisi’ne gönderildi. Ayni yöntem Yesil’e karsi mi uygulaniyor diye düsünmüstüm pasaportu elime aldigimda. Ama sonra yaptigim arastirmalar bendeki bu kaniyi sildi. Pasaport çok önceleri elinden alinmis olabilirdi. Çünkü son görevi ‘resmi’ idi.
Pasaportunun yaninda Yesil’in bazi kimlik kartlari da çikti postadan.
Bunlardan biri, ‘Basbakanlik Istihbarat Dairesi’ diye olmayan bir yere ait ve Ahmet Demir adina düzenlenmis. Bu kimlik Ankara Emniyeti, Yesil’i alip sorgulayip, MIT’e teslim ettiginde üzerinden çikan kimlik.
Diger iki kimlik ise çalinti olabilir, sahte olabilir; bunu savcilik arastirmasindan sonra anlayacagiz. Diger iki kart ise Diyarbakir Jandarma Asayis Komutanligi’na giris için kullanilan özel kartlar. Evet bir zarf ve içinden çikanlar ile düsündürdükleri bunlar. Zarftan çikanlari bugün Istanbul DGM Savciligi’na teslim edecegim.
Ya Yesil’i elinde tutanlar… Onu teslim edecekler mi dersiniz?