Türkiye büyük bir değişimin eşiğinde. Bu hafta boyunca hukuk ve ekonomi konularında bu değişimle ilgili görüşlerimi paylaşacağım sizlerle. Çünkü ekonomik alanda yaşadıklarımızı, hukukumuzla desteklemezsek, korkarım ki yine yanlış yapacağız.
Hukuk herkese lazımdır. Çünkü eşitsizlikler içinde, eşitliği sağlar. Hukuk yakaların rengine, suçlananların kimliğine, bankalardaki paraların miktarına, eş-dost zenginliğine, lobi gücüne dayananların haklılığını tescile dönük değildir. Doğruları arar. Doğruların geçerli olabilmesi için de hukukun üstünlüğüne inanmak lazımdır. Yasaları ve uygulayıcılarını bağımsızlıklarından ederseniz, toplumdan ve ulusal çıkarlardan koparırsanız doğruya ulaşılır mı? Mahkeme ‘Türk milleti adına’ karar veremezse, kimin adına karar verecektir?
İnsan uygarlığının kazanımlarından en önemlisi olan hukuku, tıpkı ortaçağda olduğu gibi güç merkezlerinin, devlet otoritesini temsil ettiğini öne süren bürokratik mekanizmaların, atanmış özerk kralların, seçkinlerin emrine amade yaparsanız, doğru bulunabilir mi?
Ekonomi de herkes içindir. Eşitliğin de eşitsizliğin de kaynağıdır. Bugünkü değişimi yaratan eş-dost kapitalizmi battı. Eş-dost hukuku hortlatılmamalıdır. ‘Devlet batacak’ yalanlarıyla ulusal ekonomik değerler ulusal olmayan güçlerce yok ediliyor. Türkiye’nin yarınları karartılıyor. Buna dur diyecek olan hukukumuzdur.
Hukuk insanlara onurlarını kurtarma hakkı tanır, tanımalıdır. Bu nedenle saygındır, üstünlüğü tartışılamaz. Hukuk ve kurumları, bireyleri korumanın yanı sıra, belki en az bunun kadar; ekonomileri, yaratılan değerleri, saldırılıp yok edilmek istenen kuruluşları, ulusların geleceğini ve vatandaşlarının ekmeğini de korumalıdır. Böyle olmazsa hukuk da, hukukun kurumları da, hukukun üstünlüğü de bir işe yarar mı?
O hukukun adaleti olur mu?
19 Kasım 2002