28 Haziran 2001
Türkiye’de istediğimiz kadar çırpınalım, hırsıza kalkan olan siyasetçi gerçeğini değiştirmedikçe sonuç alınamayacağı apaçık ortada. Şimdi de savcıların elinden bürokratlarını kurtarmak için seferber oldu siyasetçiler. Memurlar için dokunulmazlığı düzenleyen yasa ile oynayarak hortumcu, hırsız, rüşvetçi bürokratı hukuktan kaçırmayı amaçlıyorlar.
Aslında hukuktan adam kaçırarak, savcının elini kolunu bağlayarak, soruşturmaları durdurarak yapmak istedikleri, çatırdayan katiller demokrasisi, hırsızlar düzenine nefes aldırabilmek. Başaramayacaklar.

Sezer geçit vermez
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu orda bulundukları süre içinde buna izin vermeyeceklerdir.
Savcıların elini kolunu bağlayıp, hırsızı, uğursuzu, hortumcuyu, işbirlikçilerini serbest bırakmak, siyasetçilerin yem borusuyla ilgili bir gerçeklik olsa gerek. Kanadoğlu bastırdıkça, yasama keyfi düzenlemelerle kendini dokunulamazlar arasına katıyor. Şimdi müsteşarlarını, genel müdürlerini, yarın bakanlarını korumak zorunda kalacaklarını anlayan siyasiler akılları sıra önlem alıyorlar. Mızrak çuvala sığmayacak kadar büyük. Hırsızların, hırsızlıkların, yolsuzlukların hangi birini saklayacaklar.
Siyaset kendini yolsuzluk ve arpalık kavramlarından soyutlamayı başarmadıkça; siyasetçiye verilen yasa yapma yetkisini böyle kötüye kullanamazlar. Çünkü onların milletten aldıkları yetki kötü için değil iyi için verilen yetkidir.
Anayasa’nın 129. maddesi ile 4483 sayılı yasa dokunulmazlıklar konusunda yapılan düzenlemeler sanki iyileştiriliyormuş gibi yapılarak, daha da kötüleştiriliyor. Sıkı korumacı ve hukuka karşı birtakım siyasi baskıları gündeme getirerek yasa nasıl iyileştirir? Müsteşar veya genel müdür yolsuzluk yapacak, savcı soruşturacak yargılanıp yargılanmayacağına bakan bey karar verecek. Olmadı. Yeni düzenlemeyi yapanlar eksik bırakmış. Yolsuzluğu soruşturan savcı, hele bir de delil bulursa mahkum edilecek diye bir bölüm eklesinler yasaya da elleri değmişken yarım kalmasın.
Bu arada bazı hukukçulara da bir çift söz gerekiyor. Siyaset oyunun içinde kullanılan, kandırılan, kişiliksizleştirilen hukukçuların yanlışlarının hiç mi payı yok bu tepki düzenlemelerinde? Var. Son dönemde hukuk adamlarımız yolsuzluk soruşturmalarında bireysel şöhretleri uğruna pek çok kararda yanlışlar yaptılar.
Kanadoğlu önemli
Bunun için Ahmet Necdet Sezer ile Sabih Kanadoğlu önemli diyorum. Tuzun koktuğu yer hukuk olduğuna göre, hukuku hukuktan başka hiçbir şey temizleyemez. Siyasetçi elini hukuktan çekmelidir. Hukuk adamları siyasetçi ile başka güç merkezleri istiyor diye, bireysel çıkar için uğraşmamalıdır. Hukuk üç beş şovmen ile, kamudaki hırsızın, yolsuzun, uğursuzun kurbanı olamayacak kadar büyük ve değerlidir. Hukukla böyle oynama saçmalığına derhal son verilmelidir. Siyasetçinin kalkanı bu mızrağı bu çuvala sığdıramaz, sığdıramayacak. Yolsuzluk kavgası bitmez. Var mısınız iddiaya?
Siyasetin para kaynakları
Türkiye’de siyasetin parasal kaynakları açısından soruşturması, araştırması hiç yapıldı mı? Hayır. Örneğin Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de yeni dönem politika arenasının en önde gelen adlarından biri olacağına hiç şüpheniz olmasın. Peki ama parayı nereden buluyor? Etrafında kimler var ve onlar bunca parayı nereden bulmuşlar? Koca Türkiye bu paralarla dolaşılıyor, konuşuluyor, yeni bir parti oluşturuluyor. Kaynak hep bu paralar. Peki ama bu paraların sahipleri kim? Bunları nasıl kazanmışlar? Kaç para vergi vermişler? Şeffaflık yenilikçi siyasetçiler için kaynağında başlamalı. Bu sadece Tayyip Erdoğan için de geçerli değil. Eskiler yeniler, İslamcılar, solcular, liberaller hep birden hangi parasal kaynakları kullandıklarını açık açık deklare etmeliler. Kullandıkları bürolar, binalar, arabalar, insanlar bedava mı? Para kaynaklarını açıklayamayanlar yolsuzlukla, usulsüzlükle nasıl mücadele edecekler? Politika artık vaatlerle değil, icraatlarla yapılmak zorunda. Şu paralardan başlasak diyorum!