06 Kasım 2003
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı taslağına; ihtiyaç var mıdır, yok mudur? Elbette ki vardır. Türkiye gibi cumhuriyetini az gelişmişlik kıskacından kurtaramayan ülkeler merkezi bürokrasinin ve onunla hareket eden oligarşinin esiri oluyorlar. Hukukun üstünlüğünü sağlamak için bunun kırılması gerekiyor. Bu anlamda değişim şart, taslak iyi. Ama taslağın çok önemli sorunlara yol açacak eksiklikleri var.
Denetim yolları
Taslağın ‘kamu yönetiminin denetimi’ konulu üçüncü kısmında; denetimin iç ve dış olarak ikiye ayrılarak; iç denetimin hataların önlenmesi, risk ve zayıflıkların belirlenmesi, iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması, yönetim sistemlerinin ve süreçlerinin geliştirilmesi amacıyla görevlendirilecek elemanlarca yapılacağı söyleniyor. İyi de adli nitelikli olayların nasıl ve kimler eliyle soruşturulacağı belirtilmiyor. Taslağın ‘merkezi idarenin teşkilatlanması’ konulu ikinci kısmında merkez teşkilatı içinde denetim birimlerine yer verilmiyor. Yani merkez denetlenmeyecek mi? Bir ‘Adli Polis Teşkilatı’ kurmadan, merkez denetimini yapmadan bu değişim yolsuzluğu artırır, yolsuzluk ile mücadelede denetimi baltalar.
Bir örnek
Örneğin Gümrük Teftiş Kurulu kaldırılıyor adeta. Yetkileri kuş olmuş. 144 yıllık geçmişi olan Gümrük Teftiş Kurulu, -diğer birçok denetim biriminden farklı olarak- salt idari denetim birimi değil, aynı zamanda adli soruşturma birimi olma özelliğini de taşımakta. Gümrük müfettişlerinin, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası ve ilişkin yasalar kapsamında inceleme ve soruşturma yaparak sonuçlarını doğrudan adli mercilere intikal ettirme yetkileri var. Kaldı ki Avrupa Birliği’nin; uyuşturucu kaçakçılığı dahil yolsuzluk ve diğer yasa dışı faaliyetlerle mücadele amacıyla ‘Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Ofisi-OLAF’ adıyla -Komisyon ve üye devletlerden bağımsız- kurduğu birim de işlev açısından Gümrük Teftiş Kurulu’nun görev kapsamında bulunuyor. Ama biz bu birimi kaldırıyoruz. Ülke gerçeklerinin; denetim olgusunu genelde daha da önemli ve gerekli bir düzeye getirmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Yüzde 60’ı kayıtdışı olduğu belirtilen ekonomiye ilişkin yolsuzluk ve kaçakçılıklarla mücadelenin, taslakta yer alan salt iç ve dış denetim birimleriyle yürütülemeyeceği açıktır.
Eksiklikleri gidermek
Yolsuzluk ile mücadelede denetim bu denli zayıflatılır, sorunların üzerine gitme konusunda idare ve idareciler yetkili kılınır ise yıkılması istenilen o oligarşi herkesi yutar. Türkiye’de oligarşinin oluşturduğu sistem ve onun düzeni mafyayı kurumlaştırır. Mafya babaları toplumun taşradaki sosyal liderleri olurlar. Ağaların yerlerini alırlar. Onları elinde tutan oligarşi unsurları kirli bürokratlar ile kirli siyasiler Türkiye’nin derisini yüzerler. Bataklık büyür. Halk konuşamaz, medya yansıtamaz, olaylar soruşturulamaz. Karanlık büyür, Meclis bu karanlıkların büyümesine engel olmak, yolsuzluk mücadelesini sağlamlaştırmak için, denetim elemanlarını, teftiş kurullarını doğru konumlandırmak, yargı reformunu yapmak zorundadır… Yoksa bu yasal düzenleme özlenen değil, korkulanların olmasına yol açar.

——————————————————————————–
Bilim Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Yavaş’tan tekziptir

Akşam Gazetesi’nin 28 Haziran 2003 tarihli nüshasında, Yönetim Kurulu Başkanı bulunduğum Bilim Araştırma Vakfı ve vakıf mensupları hakkında gerçekdışı bazı iddialara yer verilmiştir. Gerçeklerin halkımız tarafından bilinmesi için aşağıdaki bilgileri kamuoyunun dikkatlerine sunuyoruz:
1. Tuncay Özkan, yazısında, Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapmakta olduğum Bilim Araştırma Vakfı ve mensuplarını ilgisiz kişi ve kurumlarla kıyaslamaya kalkmıştır. Oysa Bilim Araştırma Vakfı ve mensupları; gerek milli birlik ve beraberliğimize hizmet eden gerekse bilimsel gerçekleri ortaya çıkartan çok önemli çalışmalara imza atmışlar, gerçekleştirdikleri tüm bu faaliyetleri ile yurt içinde ve yurt dışında büyük ilgi ve teveccüh görmüşlerdir. Bilim Araştırma Vakfı ve mensuplarının Tuncay Özkan’ın yayında kıyaslamaya kalktığı kişi veya kurumlarla uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır.
2. Bilim Araştırma Vakfı’nın tüm faaliyetleri tamamıyla devletimizin izin ve denetimine tabidir ve yasaldır. Vakfımız tüm gücünü yasalara ve hukuka bağlılığından almaktadır. Bu nedenle, Vakfımızın ‘arkasında herhangi bir yabancı güç ya da unsur’ olduğu iddiası tamamıyla hayali ve asılsızdır.
3. Tuncay Özkan’ın yazısında BAV mensuplarının malvarlıklarını araştırmak üzere görevi çağırdığı MASAK; BAV camiasını defalarca aklamıştır. Çok geniş yetkilerle donatılmış olan bu resmi kuruluş: BAV Davasında yargılanan kişilerin gelirlerini ve mal varlıklarını çok detaylı biçimde araştırmıştır. MASAK yaptığı araştırmaların neticesinde düzenlediği üç ayrı raporla; BAV mensuplarının varlıklarının tümüyle meşru yollarla edinildiğini tespit etmiştir. MASAK’ın GKR.2000.22.173/Müt-2, GKR.2000-22/11. GKR.2001-22-173/Müt-1 sayılı bu raporları sözkonusu kuruluşun arşivlerinde mevcuttur.
4. Tuncay Özkan yazısında BAV’ı ‘tehdit, baskı, şantaj’ iddialarıyla birlikte geçirmektedir. Bu iddiaların tamamen gerçekdışı olduğu, yargı kararları, tanık beyanları ve bilirkişi raporlarıyla açıkça ortaya konmuştur.
Bilim Araştırma Vakfı mensupları yasalara içten bağlı ve hukukun üstünlüğüne inanan yüksek düzeyde eğitim görmüş insanlardır. Hiçbir kimseye yönelik olarak tehdit veya hukuka aykırı bir davranışta bulunmaları sözkonusu değildir.
Saygılarımızla kamuoyunun bilgilerine sunarız.
Bilim Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Yavaş vekili
Av. Neşet Açıkgöz