26 Nisan 2001
İyi ile kötünün. Namuslu ile namussuzun. Hırsızla, dürüstün kavgası bitmez. Biterse yaşam biter. Kavga dediğin de bunlarla olur zaten. İyiler karşısında kötülerin, namussuzların, hırsızların; saklanma, çarpıtma, kaçma, kalleşlik etme gibi ayrıcalıkları vardır. İyiler oldukları yerde ölürler, yerlerine yenileri gelir. Bunu 1988 yılından bu yana durmadan yazdım. Türkiye’de kavganın böyle geliştiğini söyledim. Bugün de buna inanıyorum. Yolsuzluk ekonomisi diye bağırdım durdum. Şimdi Türkiye temiz yönetim alanında önemli bir yolculukta. Bu yolculuğun garantisi hukuktur. Kimse hukuk dışında garanti aramasın. Çünkü hukuksuzluk Türkiye’yi bu noktaya getirdi. Bugün bankalar soyulurken elimizi kolumuzu bağlayan sadece satılmış yöneticiler değildi. Hukuksuzluktu da. Hortumcuların başarısı yasal boşluklarla, paydaşı yöneticiler arasındaki dengede yatıyor. Siyasetin ve yönetimin kirlenmesi halkın aleyhine hırsızların lehine bir ortam yarattı. Bu dengeyi bozma fırsatını bize hırsızların talan ettikleri ekonominin çökmesi sağladı. Bunu iyi kullanmalıyız. Burada hukuksal düzenlemelerin bir an önce yapılmasında büyük yarar var. Özellikle de çalanların çaldıkları paralarımızı yurtdışında saklı tutmalarını önlemeliyiz. Bu noktada ikili anlaşmalar ile Adalet Bakanlığı’nın bunlara bağlı takibinin, soyulan kurumların başındaki yeni yöneticilerin sıkı araştırma yapma özelliklerinin ve Merkez Bankası ile Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun iyi çalışması gerekiyor. Bu kurumlar iyi takip eder ve siyasi otorite kararlı davranırsa yurtdışına kaçırılan paralar ile Türkiye içinde saklı olanlar ortaya çıkartılabilir. Yoksa Cumhurbaşkanı’nın da, Genelkurmay Başkanı’nın da çabaları boşadır, hortumcular canlarını verir çaldıklarını vermezler. Türkiye bu kavgada hukuksuz yapamaz.
Belgeyi nereden buldun?..
İstanbul’da yaşanan kavgalarla ilgili olarak “işte belge” diye yayımladığımız rapora bazı aymazlar, belge değil diyordu. İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da “belge değil” demişti. Ama bugün iki Mülkiye başmüfettişi “Siz o yayımladığınız belgeyi nereden aldınız, kimden aldınız” sorgusunu yapmak üzere geldiler. Hem de bakanlığın görevlendirmesiyle. Sadettin Tantan belgenin bendeki örneği ile bunu bana kimin verdiğini öğrenmek istiyor. Onlar bana şu yazıyı tebliğ ettiler:
“Sayı: 25/72 – 25.4.2001
Konu: Bilgi ve belge istemi
İLGİ: İçişleri Bakanlığı Bakanlık Makamının 23.04.2001 günü tarihli onayları ve Teftiş Kurulu Başkanlığının 24.04.2001 gün ve 34 – 1/2469 – 11 ve 34 -1/2470 – 14 sayılı görev emirleri.
İlgi onay ve görev emirleri uyarınca Müfettişliğimizce yürütülmekte olan ön incelemeye esas olmak üzere; İstanbul Valisi Erol Çakır imzası ile ‘Gizli ve Kişiye Özel’ ibaresi ile İçişleri Bakanı Sadettin TANTAN adına gönderilen İstanbul Valiliği Özel Kalem Müdürlüğünün 15.03.2001 gün ve 260 sayılı yazısının 22.04.2001 tarihli Milliyet Gazetesinde tarafınızdan yayımlandığı görülmüştür. Bu yazının şahsınıza kim tarafından ve nasıl intikal ettirildiği konusunda bilgi verilmesini ve yayımlanan söz konusu İstanbul Valiliği yazısının fotokopisinin tarafınızdan imzalanmak suretiyle Müfettişliğimize verilmesini rica ederiz.
M.Uğur KILIÇ Murat KOCA
Mülkiye Başmüfettişi Mülkiye Başmüfettişi”
Ben de onlara şu ifadeyi sundum:
“İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri Sayın Murat Koca ve Sayın M. Uğur Kılıç tarafıma 25.04.2001 tarih ve 25/72 sayı numaralı görevlendirmede bahsi geçen konuları sormuşlardır. “Belgenin tarafıma nasıl intikal ettiğini hatırlamamaktayım. Fotokopisinin de elimde bulunmadığını” beyan ediyorum.
Saygılarımla… 25.5.2001″
Duyururum efendim.