08 Mayıs 2001
İstanbul Emniyet Müdürü Kazım Abanoz’un Swiss otel baskının ardından dile getirdiği sözler tartışma yaratmıştı. Çeçen teröristler için “acemi çocuklar” diyen Abanoz ‘un daha önce de Kafkas kökenli kişilerle ilgili, “Ermenilere azınlık diyorlar, onlar Türkiye’de azınlık falan değil kardeşim. Onlar bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı. Hiç olmazsa onlar kendi ana dillerinde eğitim yapabiliyorlar. Biz kendi ana dilimizde eğitim yapabiliyor muyuz? Gürcüler, Çerkezler kendi ana dillerinde eğitim yapabiliyorlar mı?” dediği iddia edildi. Bu konuşmayı İstanbul’daki çeşitli karakol amirleriyle ilgili toplantıda yaptığı savlanan Abanoz ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici, Vali’ye bir yazı göndererek gereğinin yapılmasını istedi. Olayla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin valilik çağrısı üzerine soruşturma başlattıkları öğrenildi. Soruşturmaya neden olan olayla ilgili gelişmeler Ferzan Çitici’nin, gereğinin yapılması yazısı göndermesiyle ortaya çıktı. Ferzan Çitici ile konuyla ilgili olarak görüştüm. Kendisi bu konuşmanın yapıldığı iddiasını, gereği için valilik makamına yolladıklarını söylemekle yetindi. Yazıyı doğruladı.
Çitici’nin yazısı ve ekli belge aynen şöyle:
GİZLİ
T.C.
İ S T A N B U L
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
BAKANLIK BÜROSU
Sayı : 2001/250 Büro 11.04.2001
Konu : İstanbul
İL MAKAMINA
İSTANBUL
Adıma posta ile gönderilen 22.02.2001 tarihli, altında Kemal Sakarya B.Kom. yazılı imzasız ihbar dilekçesi gereğinin takdiri için ilişikte sunulmuştur.
Arz ederim.
Ferzan ÇİTİCİ (15107)
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı

22.02.2001
Saygıdeğer Büyüklerim
Ben İstanbul Emniyet Müdürlüğü emrinde baş komiser rütbesinde bir personelim. Sizlere bir ihbarda bulunmak istiyorum.
22 Ocak 2001 pazartesi günü saat 14.00’de Emniyet Müdürlüğümüzün talimatı ile karakol amirleri ve büro amirleri seviyesindeki personel Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü sinema salonunda toplandık Emniyet Müdürümüz Kazım Abanoz bizlere bazı konular ile ilgili prensiplerini talimatlarını kürsüden anlatmaya başladı. Konuşmasının bir bölümünde konu Ermenilere geldi. Sinema salonunda bulunan karakol ve büro amiri rütbesindeki bütün personele hitaben.
Ermenilere azınlık diyorlar, onlar Türkiye’de azınlık falan değil kardeşim. Onlar bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı hiç olmazsa onlar kendi ana dillerinde eğitim yapabiliyorlar. Biz kendi ana dilimizde eğitim yapabiliyor muyuz. Gürcüler Çerkezler kendi ana dillerinde eğitim yapabiliyorlar mı dedi. Birçok arkadaş bu konuşmayı duyunca ne oluyor diye birbirimize baktık. Ben ilk önce yanlış mı anladım diye ilk önce kendimden şüphelendim. Dışarıya çıktıktan sonra bazı arkadaşlarla görüşmemizde onlarında bu sözleri benim anladığım şekliyle yorumladıklarını öğrendim. Ancak İstanbul gibi bir yerin Emniyet Müdürü bölücülük yapacak değil ya muhakkak dili sürçmüştür ya da kastetmek istediği asıl şeyi tam olarak anlatamayarak böyle bir hataya düşmüştür diye değerlendirdim. Bu yüzden de bugüne kadar herhangi bir şikayetim olmadı. Ancak son günlerde garip şeyler olmaya başladı. Emniyet müdürümüz ilk önce personeli memleketlerine göre görevlendirme yaparak kendine göre önemli olan yerlere Çerkez, Gürcü kökenlileri yerleştirdi. Başka illerden aynı özellikteki arkadaşlarımızı getirdi.
Şişli İlçe Emniyet Müdürü Adapazarlıdır. Bu başkomiserin kendisine rüşvet teklif ettiğini bütün kamuoyuna açıkladı. Ancak ortada para yok. Başkomiserin hakkında işlem yaptılar. Yaşar Güngör Şahin’in hakkında işlem yapan yok. Neden? İstanbul Atatürk Havalimanı Şube Müdürü Erdim Katan, Hendekli. Yeni Havalimanı Şube Müdürü oldu. Geçenlerde Çeçenler bir Rus uçağını kaçırdılar son kalkış noktası Atatürk Havaalanı olduğu halde havaalanı koruma şube müdürünün sorumluluğunu gören yok ve onun hakkında işlem yapan da yok. Neden? Beyoğlu Emniyet Müdürü, Eminönü Emniyet Müdürü, İstanbul’a gelir gelmez İstanbul’un en kritik iki ilçesine müdür oldular. Şükrü Pekil tekrar İstanbul’a geri getirildi. Onlarla aynı kökenden Yunus Öztürk de Adapazarı’ndan geldi herhalde kendilerine yakın görüyorlar.
Radikal gazetesinde 3000 polislik liste başlıklı bir yazı çıkmıştır. Burada çok sayıda rütbeli personel ve polisin il dışına tayin edilmesi ile ilgili bir çalışma olduğunu yazıyordu. Herhalde kendilerine yakın gördükleri kişileri buralara getirmeyi tasarlıyorlar.
Bölücülük yapıyorlar diye PKK ile uzun seneler mücadele ettik, yüzlerce şehit verdik. Bir milleti Kürt – Türk diye ayırmak ne ise Türk – Çerkez, Gürcü diye ayırmakta aynı şeydir. Hele bunu İstanbul Emniyet Müdürü söylüyorsa, yapıyorsa bu daha da kötüdür. Emniyet Genel Müdürümüz ve Sayın Bakanımız da aynı kökenden, Emniyet Müdürümüz herhalde onlardan güç aldığını düşünüyor. Yazdığım konular araştırıldığında doğru olduğu görülecektir. Ben rütbe takabilmek için çok emek verdim aileme ve çocuklarıma dahi zaman ayıramadım. Bu nedenle benim için, geldiğim rütbe çok önemli. Çocuklarım İstanbul’da okuyor daha geleli üç sene oldu. Kurulu düzenimin bozulmasını istemiyorum. Birilerinin hedefi olmak istemiyorum. Bu nedenle kimliğimin gizli tutulmasını istiyorum. Tahkikat yapılıp o toplantıya katılanların ifadesi alındığında söylediğim şeyler araştırıldığında doğru olduğu görülecektir. Benim kimliğim açıklanırsa inkar edeceğimi bilmenizi istiyorum. Allah sizleri başımızdan eksik etmesin. Arz ederim.
Kemal Sakarya
Baş.Kom.