30 Ekim 2001
Amerika’nın eli tespihli CIA stretejistleri, dünyayı gezer, İstanbul’a uğrar, şeyhlerle ve onların siyasi uzantılarıyla görüşür, vecizelerini yumurtlarlardı: “Kemalizm Türkiye’nin önündeki engeldir. Mutlaka tasfiye edilmelidir. Onların cumhuriyet anlayışları da ılımlı İslam Cumhuriyet’i çizgisine çekilmelidir.”
Çünkü onlara göre ılımlı siyasal İslam Kafkasya, Ortadoğu ve Asya’nın Müslüman toplumlarının yönetilmesi için en elzem siyasi yoldu. Bunu eski “Yeşil Kuşak” teorileriyle bütünleştirir bize anlatırlardı. Onlara göre Kemalizm kötüydü. Türkiye bundan kurtulmalıydı. Bu noktada da Silahlı Kuvvetlerimizle uğraşmayı severlerdi.
Almanlar da bunlardan geri kalmamıştır. Milli Görüşçüleri başımıza bela etti. Siyasal İslam’ı parayla onlar buluşturdu.
Kemalizmi ateş düşünce anladılar
Şimdi işler tersine döndü. 11 Eylül teröründen sonra, Amerika, Almanya ve diğerleri birden Kemalizm’i, onun laikliğe ve siyasal İslama bakış açısını anladılar, sevdiler. Şimdi Mustafa Kemal ve laik Cumhuriyet övgüsünden geçilmiyor. Ateş düşünce anladılar. Keşke düşmeden anlasalardı da bunca belimizi kırmasalardı.
Ben bunların ne dünkü yergilerine ne de bugünkü övgülerine itibar ediyorum. Bence Türk yurttaşının bugünkü durumuna ve geleceğine bakmak, ulusal ihtiyaçlara göre değerlendirme yapmak daha geçerli.
Amerika’nın bile en az 15 yıl sürer dediği bir savaşa Türkiye’yi nasıl sokmak gerektiği yönünde değerli fikirlerini “gazeteci” kimliğinin arkasına saklanarak ilan edenler, eli tespihli Amerikan stratejistlerinden farklı düşünmüyorlardı. Şimdi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Türkiye’si birden onlar için de model oldu. Türkiye en önde savaşarak model yayacak! Onların hallerine gülüyorum.
Cumhuriyetimin halleri
Cumhuriyetimin hallerine ağlıyorum.
Uyan uyan Gazi Kemal sen de şaşarsın olan işe…
Yolsuzluk batağında dünya birincisi Cumhuriyetim. Siyasi çürümüşlükte, hırsızlıkta, kayırmacılıkta, anti demokratik yapılanmada birinci olan Cumhuriyetim.
Uyan uyan Gazi Kemal sen de şaşarsın olan işe…
Temelini attığın uçak fabrikalarını kapatıp ulusal savunmasını ellere, eğitimindeki birliği yellere teslim edip cehalete yenilen Cumhuriyetim. Bankalarını ekonomik hamle yerine hırsızlara kredi için kullandırtan Cumhuriyetim. Halkının sağlığını üfürükçülere havale eden Cumhuriyetim. Zenginlikler içinde yoksullaşan Cumhuriyetim.
78 yılda üç askeri darbeyle demokrasisini, iki savaşla insanını hırpalayan Cumhuriyetim. Ekonomik kalkınmasını IMF’ye bağlayıp 18. istikrar programıyla batan Cumhuriyetim. 57 hükümet, 23 başbakan, 6 bin milletvekili eskitip doğruyu bulamayan Cumhuriyetim.
Doları kuruşla hesaplarken, parasını pul eden Cumhuriyetim. Kemalizmin kovduğu mandacıları baş tacı eden, yurttaşına güvenmeyen Cumhuriyetim. Yerli malı kullanmayı utanç, Türkçe konuşmayı basitlik sayan Cumhuriyetim.
Uyan uyan Gazi Kemal sen de şaşarsın olan işe…
Cumhuriyeti korumak ve kollamak
Senin ve arkadaşlarının tepelediği çetelere bel bağlayan, mafyayla iş tutan, yurttaşını adalet yerine çetelere yollayan Cumhuriyetim. Yargıcı vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışan Cumhuriyetim. Aydını korkak, genci sefil, canı sebil, ölümü yaşamaktan daha çok seven insanların cumhuriyeti, Cumhuriyetim. Zengini zengin, fakiri fukara Cumhuriyetim. En çok Cumhuriyet’ten beslenenlerin sövdüğü Cumhuriyetim.
Uyan uyan Gazi Kemal, sen de şaşarsın olan işe…
Ne korkak davranmak istiyorum Cumhuriyetimi değerlendirirken, ne pembe düşler içinde olmak.
Ama yine de haksızlık etmek istemiyorum Cumhuriyetime. Özgür, bağımsız ve insan olduğumu bana veren en önemli kazancım Cumhuriyet. Onu bana sağlayanlara minnet ve şükran duygularıyla doluyum. Aziz hatıraları önünde ebediyen saygıyla eğileceğim.
Ama onların bana getirdiklerini benden çalanlarla hesabım var. Yurttaşlık bilincim bana hesap sormam gerektiğini söylüyor. Kurumlarımdan ve yönetimimden onları değiştirerek, yenileyerek hesap soracağım. Bu sayede hem genç kalacak Cumhuriyetim; hem de korunacak. Sandık ne güne duruyor, yurttaşlık iradesinin en büyük değiştirme aracı oy sandığı.
Bir gün o sandıklardan Gazi Kemal’in uyandığını göreceğiz. Yakında göreceğiz. Birileri çok şaşıracak. Siz sakın şaşırmayın…