22 Ekim 2003
Türkiye dış politikasında giderek sıkışıyor. Eğer yeni açılımlar yaratılamazsa Türkiye önümüzdeki birkaç ay içinde çok önemli dış politik sorunlarla karşı karşıya kalacak. Bunlar Kuzey Irak’tan, Kıbrıs konusuna kadar çeşitleniyor.
Türkiye yedeğe alınıyor
Türkiye açısından ilk sorun yumağı Irak konusu. Irak’a asker gönderme kararı alan ama gönderemeyen veya gönderme şartlarını kendisi belirleyemeyen bir Türkiye konumuna doğru ilerliyoruz. Türkiye, Amerika’nın İran ve Suriye ile ilgili politikalarında ikinci koz olarak yedeğe alınıyor. İran, Almanya ve Fransa gibi iki güçlü müttefiğinin de uyarılarıyla dün atom enerjisi geliştirme programını askıya aldığını açıkladı. Yani Amerika’ya kendisine karşı hareketlerinde İsrail ile birlikte operasyonel şans vermeme yolunda adım attı.
Çünkü İran’ın işi gerçekten çok zor. Azerbaycan’daki seçim sonucu, Irak’ta Amerika’nın kendisine sınır komşusu oluşu, çevrelenmesi, giderek sıkışan toplumsal dinamikleri onu geriyor. Bu anlamda Türkiye ile işbirliğini geliştirmek isteyecektir doğal olarak. Sonuçları açısından bu işbirliği Türkiye tarafından asla geliştirilemeyecek bir durum. Bugünkü iktidarın böyle bir adım atmaya uluslararası politikaları izin vermeyecektir. Hükümet Amerika ile ilişkilerinde asla onu kırmayı göze alamayacaktır.
Yalnızlaştırma siyaseti
Ancak bunun tam tersi olarak Amerika önümüzdeki günlerde Türkiye’nin hem siyasal hem da askeri bakımdan kırılmasını istiyor. Bu noktada Irak konusunda Türkiye yedekteki taşeron olarak konumlandırılacak. Ayrıca Suriye’nin çevrelenmesinde etkin kılınacak. Ama Türkiye’nin bir bölgesel güç gösterisine ya da etkinlik artırma arzusuna asla onay verilmeyecektir.
Büyük Türkiye ideali için
Türkiye PKK dahil hiçbir konuda Amerika’dan destek alamayacak. Bunu hemen birkaç ay içinde Kıbrıs konusunda çok açık olarak göreceğiz. Türkiye bugünkü politikasızlıklarını devam ettirir ise Kıbrıs’la başlayan bir süreçte her önüne getirileni kabule zorlanacaktır. Olmazsa önce ekonomik, sonra askeri sorunlar yaşayacağız. AB ile ilişkilerimiz mutlaka kopacak. Irak ile aramızda hem Kürt, hem de sınır aşan sular sorunu doğacaktır. Arap dünyası ile aramıza Mısır girecek ve Türkiye bir yalnızlaştırma siyasetinin kurbanı olacak.
Bunların hepsini boşa çıkartmak mümkün mü? Elbette. Ama bunun için Türkiye’nin AB ve Amerika ilişkileriyle Kıbrıs ve Kuzey Irak politikaları noktasında kararlı, tutarlı davranması şart. Irak’a asker gönderme kararı konusunda sıkışan Türkiye oyunu kendi ellerine almanın yolunu bulmalı. Ama işin kolayına kaçar da teslim olursak o gün başımız derttedir. Çünkü toprak bütünlüğümüz dahil pek çok noktada saldırı karşısında kalacağız.
Bütün bunları aşmak için yeni bir Kuzey Irak, Irak ve Ortadoğu stratejisi kurmalıyız. Bunların eski politikalarımızdan çok kopuk olmaması şart. Yunanistan, Ege, Kıbrıs konularında atak yapmalıyız. Ermenistan konusunda ön almalıyız. Yenilenmez, teslimiyeti, dayatmayı, ikinci sınıf muameleyi kabullenirsek, Türkiye yenilir. Bugün bize dayatılanlar bizim zenginliklerimiz. Biz bunlardan vazgeçersek tarihi misyonumuzdan, gelecekte büyük Türkiye idealinden vazgeçmiş oluruz.