04 Aralık 2003
Türkiye’nin anlaması gereken şeyler var. Bunların başında Kıbrıs ve Kuzey Irak geliyor. Biz mezarlık kenarından geçerken korkumuzu yenmek için ıslık çalmayı bırakmalı, gerçekleri görmeliyiz. AB Kıbrıs’ı, Amerika Kürt devletini istiyor. Bunlarla ilgili kararları Türkiye’nin tutumu belirleyecek. AB ile Amerika arasında bir büyük uzlaşma var. Bu uzlaşmanın uzantısı olarak etki alanlarına dönük her atakta kendilerini ve çıkarlarını savunuyorlar. Birlikte hareket ediyorlar. Biz ise her ulusal sorunumuzda kavga etmekten önümüzü göremiyoruz. Oysa kavgayı meydanı terk etmeyen kazanıyor.
Kıbrıs açıklamaları
KKTC ile ilgili olarak Günter Verheugen’in söylediklerini, biz AB ile ilgili en küçük bir konuda söylesek, canımıza okurlar. Adamlar zorla KKTC’de seçim sonucu belirlemek istiyorlar. Ama biz bugünlerin geleceğini göre göre net bir duruş belirleyemeyen, kafası bir dönem karışan siyasilerimiz ile onlara yön veremeyen bürokratlarımız yüzünden Kıbrıs duruşumuzu sarstık. Adamlar da buldukları gedikten sızıp şimdi edepsizce konuşuyorlar. Kıbrıs konusunda AB ile Amerika’nın aynı şeyleri söylediklerinin, aynı hedefi arzuladıklarının da altını çizmek istiyorum.
AB de Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti istiyor. Bunun için Amerika’nın bölgesel söylemlerine, yaptıklarına hiç tepki vermiyor. Karşılıklı olarak Kıbrıs AB’nin, Kürt devleti Amerika’nın denetiminde kurulsun anlaşması var. Kürt devletinin kurulmasının artık bir zamanlama sorunu olduğunu da görmemiz gerekiyor. En uygun an geldiğinde Kürt devleti ilan edilecektir. Bu aynı zamanda İsrail’in Amerika ile birlikte Türk sınırlarına dayanması anlamına geliyor. Çünkü bölgede Yahudi kökenli çok sayıda Kürt var. Bunlar Barzani ve Talabani’nin Amerikalılar’la koordinasyonunu da sağlıyorlar şimdi. Bunun zeminini de bölgede Türkiye’nin yanlışlarını çok iyi değerlendiren Amerika ve İsrail yıllardır oluşturdular. NGO olarak adlandırılan ve gizli servis yandaşı olan pek çok örgüt yıllardır yaptıkları çalışmalarda hep bugünlere hizmet ettiler.
Silahlı kuvvetlere saldırı
Şimdi önümüzde bir Kıbrıs sınavı var. Sonra emin olun Kuzey Irak yeniden gündeme gelecek. Bakın AB ve Amerika’nın yaptıklarına anlayacaksınız planlarını. Uzunca bir süredir Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölgesel etkinliğini kırmak için uğraştılar. Selahaddin’deki çuval operasyonu bunun somut göstergesiydi. Anlamadık. Korktuk ve kaybettik. Bundan sonra terör silahını kullanacaklar. Bizi yeniden içimizde kendimizle uğraşır duruma getirecekler. Sonra ekonomik duruma el atarlar.
Türkiye’nin Kıbrıs, Kuzey Irak, Kürt devleti, terör konularında bir demir yumruk gibi kenetlenmesi lazım. Bunlar Türkiye’nin bugününe ait sorunlar değil. Biz bugünlere 30 yıllık politikalarla getirildik. PKK terörü olmasaydı, başımıza bunlar gelir miydi? Türkiye ulusal sorunları karşısında ulusal duruşunu göstermelidir. Bu konularda Türkiye Büyük Millet Meclisi ortak deklarasyonlarla bu birliğin çelik iradesi olarak dosta düşmana tutumumuzu anlatmalıdır.
Halka güven
Türkiye sorunların üstesinden gelecek insan ve ekonomik kararlılıkları içinde barındırıyor. Türk halkını tanımayan, onun sessiz duruşunu anlamayan Batılılar’ı önemsemiyorum. Onlar yanıldıklarını er geç anlayacaklardır. Öyle veya böyle. Bu kararlılığın Türkiye’yi yönetenlerce anlatılamamasını hayretle karşılıyorum. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun Türkiye’yi yönetenlerin tutumu da halkın tutumundan farklı olamaz. Türkiye’nin dinamik güçleri de halktan ayrı düşünemez. Türkiye ulusal duruşundaki netliği gösterdikçe elinin güçleneceğini hissedecek. Bu halka inananlar, onu yönlendirmesini bilenler hiç yanılmadılar.