28 Mayıs 2002
Komplo soruşturmasında müfettişlerin aldığı ifadeler çarpıcı gerçekleri yavaş yavaş ortaya çıkartıyor. Bu skandalla ilgili olarak Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun bundan sonra görev yapacağı ve teftiş kurulu çalışmalarına Adalet Bakanlığı müfettişlerinin de eşlik edeceğini öğrendim. Bu çalışma gerçeklerin bir kısmını daha aydınlatacak.
Bugüne kadarki araştırmayı İçişleri Bakanlığı’nın emriyle bir mülkiye ve bir polis müfettişi yürütmüştü. Müfettişlere, Ankara Emniyet Müdürü Hasan Yücesan, komplo dosyası hakkında herhangi bir bilgisi olmadığını söylemiş. Basına yaptığı açıklamalar hiç de öyle demiyor. Yücesan, Abdurrahman Yakupreisoğlu’nu sadece bir kez mali şubede gördüğünü, görme sebebinin ise, yaralı olduğu için durumunu kontrol olduğunu belirtmiş. Oysa, ifadesi alınan İzmir Mali Şube Müdürü Ramazan Kel ve diğer polisler onu yalanlıyor anlattıklarıyla.
Tutanağa bilerek kondu
Ramazan Kel, Yücesan’ın Yakupreisoğlu’nu pek çok kez gördüğünü söylüyor. Yine soruşturma ifadelerini yazmakla görevli polis memuru Tacan Balkan’ın ifadesi de Hasan Yücesan’ı yalanlıyor. Balkan ifadesinde Yücesan’ın soruşturma esnasında odaya girerek soruşturma hakkında bilgi aldığını ve Yakupreisoğlu ile sohbet ettiğini söylüyor.
Soruşturmada ifadeleri yazmakla görevlendirilen polis memuru Tacan Balkan şöyle diyor:
“İfade alma sırasında, bir kez de İl Emniyet Müdürümüz Hasan Yücesan odaya girdi. O an saat 02.00 ve 03.00 suları idi. Ve bunun öncesinde şahıs bazı üst düzey kamu görevlilerine yönelik iddialarını Park Tekstil’den başlayarak ‘Siz Ciner’i tanıyor musunuz, sizin teşkilatınızdan geldiğini biliyor musunuz, Etibank’ı nasıl ele geçirdiğini, Park Holding’de ne yaptığını, Sabah gazetesini nasıl ele geçirdiğini biliyor musunuz’ demek sureti ile Başbakan Yardımcımız Mesut Yılmaz’a kadar, Turgut Yılmaz ile onun GSD Holding, Delta şirketi, abisinin bir haftada banka kuruvermesi ile Hayyam Garipoğlu, Sanko ve birçok hayali ihracat konusuna ilişkin Maliye Bakanı Sümer Oral’ın niçin her dönem Maliye Bakanı olduğunu biliyor musunuz?
İlhan Cavcav ile ilgili dahilde işleme belgesi ile tahıl ithal edip un yaparak ülke içerisinde kullandığı, naylon fatura ile ihraç edilmiş gibi gösterdiği şeklindeki beyan ve açıklamaları üzerine ben büro amirimize ‘Amirim milletvekilleri hakkında dokunulmazlıkları sebebi ile bunları ifadeye geçebilir miyiz’ diye sordum, o da bana ‘haklısın’ dedi.
Savcı ile görüşülmüş…
Bunun üzerine kendisi dışarıya çıktı, bu sebeple üç dört kez dışarı girip çıktı, nereyle ve ne konuştuğunu bilmiyorum. Aynı şekilde Şube Müdürümüz Şerafettin Bural da birkaç kez odaya girip çıktı. Ve şahıs duymayacak şekilde bana ‘DGM savcısı ile görüşüldü, bu durumdaki bazı şahıs isimlerini tutanağa geçmeyeceğimizi, bu konularda kendisinin ayrıntılı ifade alacağını’ söylemesi üzerine ifadeye geçtiğimiz sıralardı ki Hasan Yücesan müdürümüz içeri girdi ve yanında şube müdürümüz de vardı. Ben canlı olarak ilk kez il Emniyet Müdürümüz ile karşılaştım.”
Tutanağa kim yazdırdı?
Müfettişlerin ifadesine başvurdukları diğer kişi, dönemin Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürü Şerafettin Bural. Bural, bu operasyon kapsamında şu anda siyasi yaşamı devam eden siyasilerin olaya adlarının karıştığını, ancak hiçbir şekilde raporlara adlarının geçmediğini iddia etti. Bural’a göre eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın bu olanlar hakkında bilgisi yokmuş.
O zaman Ankara’ya götürülen ifadeleri kime götürdüğünü bundan sonraki süreçte açıklayacağını varsaymak gerekiyor Bural’ın. Bural, “Örümcek Ağı” operasyonunun bir milletvekilinin gazeteci eşi tarafından operasyondan 14 gün önce deşifre edildiği için ölü doğduğunu da iddia ediyor. Halen Türkiye’de işadamı olanların yüzde 99’unun bu suça bulaştığını iddia eden Bural 38 ünlü adın ifade vermesi gerekirken korunduğunu öne sürüyor. Müfettişler bu dosyaların açılması için de yazı yazmışlar ifadeden sonra. Ayrıca Bural ilginç bir yol izlemiş ifadelerinde. Diyor ki: “Benim İstanbul Mali ve Organize Şube’de adamlarım var, size çok yakında onların tanıklıklarıyla da gerçek komployu anlatacağım.”
Tantan kimle konuştu?
Balina Operasyonu’nun sanıklarından Nevin Dalkılıç da müfettişliğe verdiği ifadede, şöyle söylüyor:
“İlk ifademin alımı esnasında Ramazan Kel yukarıda bahsettiğim önceden hazırlanmış metni itirazlarıma rağmen bilgisayara aktardı ve bu sırada Şerafettin Bey ifade odasına girip çıkıp durum hakkında bilgi alıyordu. En az üç kez bilgisayarda kayıtlar gitmesine rağmen itirazlarım da olduğu halde, tanımadığım Mehmet Niyazoğlu hakkında bilmediğim konularda biliyormuşum gibi ifade yazıp imzalattırdılar.
Kendi yaşadıklarımı birleştirdiğimde İzmir Mali Şube Müdürlüğü’nün tanıklığım olan “Balina” Operasyonu ile, belli bir amacın güdüldüğü Şerafettin Bey’in o tarihteki bana ifade ettiği sözlerinde de saklıdır. Şu anda hatırlıyorum, bazen reis diye hitap ettiği zamanın İçişleri Bakanı’ndan bahsediyordu. Onun temizeller operasyonu yürüttüğünü, bu konuda idealist olduklarını, kim olursa olsun yargılayacaklarını bildiriyordu ve hatta birkaç kez benim yanımda cep telefonu ile Sadettin Tantan ile görüşmelerine şahit oldum ve süreçten sürekli bilgi veriyordu. Şu anda değerlendiriyorum ki, Abdurrahman Yakupreisoğlu’nun da Saadettin Tantan ile görüştüğünü hem birkaç kez bana söylediğinden ve hem çok rahat olması karşısında bir yerlerden destek ve güvence aldığını anladım. Tahliyemden sonra Şerafettin Bey’e ait Ankara Organize’nin 303 .. .. numaralı telefonu ile yaptığım görüşmede kendisi bana, ‘Nevin Hanım sana haksızlık oldu, hatta sizin gibilere verilen sözler tutulmadığı için operasyonu yürüten Cevdet Ulu savcı istifa etti’ dedi.”