20.05.1999
Almanya, Hollanda, Belçika parlamentolarinda da Türk kökenli siyasetçiler var. Ama onlar azinlik haklari için mücadele ediyor. ABD’li Merve Kavakçi ve Oya Akgönenç hangi grubu temsil edecek?
Tuncay ÖZKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Amerikali milletvekili olur mu, olmaz mi?
Peki Amerikan Senatosu’nda veya Temsilciler Meclisi’nde Türk milletvekili olur mu, olmaz mi?
Merve Kavakçi olayinin Türkiye açisindan bakildiginda ortaya koydugu yeni anlayis, Amerika’nin yeni dünya düzeni felsefesi çerçevesinde önemlidir. Önemlidir, çünkü önümüzdeki günlerde Türkiye sadece parlamentosundaki Amerikali milletvekilleriyle degil, Kuzey Irak’ta olusturulan Kürt devletinin Amerikali Kürt yurttaslariyla da karsi karsiya gelecektir. Çünkü Amerika bölgeden götürdügü Kürt pesmergelerini vatandas yapip tekrar bölgeye göndermektedir. Bu yeni düzenin kaçinilmaz sonucudur. Bunun milletle veya tabiyetle ilgisi yoktur. Ilgi kurulmasi gereken sey, Amerika’nin çokkültürlü, çokuluslu, çok hukuklu yeni anlayisidir. Bu dünyanin kolay ve sorunsuz yönetiminin Amerikan formülüdür.
Ya Türkiye’nin çikari?
Gelelim sorularimiza. Meclis’te Amerikali milletvekilinin olabilirligi Yüksek Seçim Kurulu’nun verdigi kararlara göre olumludur. Kurul Amerikali Merve Kavakçi ile Oya Akgönenç’e milletvekili olurlarken itiraz etmemistir. Daha sonra da ‘Ben bilmem Meclis bilir’ diyerek elindeki topu parlamentoya atmistir. Merve olayinin ardindan açiga çikan gerçek Amerikali milletvekillerinin ettikleri yeminin geregi olarak Amerikan çikarlarina göre davranacaklari gerçegidir. Peki o zaman Türkiye’nin çikarlari ne olacaktir?
Amerikan senato ve meclisinde bir Türk, Türkiye’nin çikarlari dogrultusunda çalisacak olsa, Amerikan yönetimi onun için ne yapardi acaba?
Allahtan Amerikalilar islerini saglama baglayip böyle tartismalara yol açacak kisilerin parlamentolarina girmelerine izin vermiyorlar. Amerika’yi olusturan dini ve etnik gruplarin temsil edildigi siyasi ve ekonomik görüsler parlamentoya yansiyor. Ama orada herkes Amerikan çikarlari için kavga ediyor.
Bizimkiler de seçimlerde halka, biz Amerikan vatandasiyiz deyip oy isteselerdi ya da Yüksek Seçim Kurulu bu iki kisinin Amerikan vatandasi oldugunu ilan etseydi, halkimiz ne tepki gösterirdi acaba? Eminim o zaman Fazilet Partisi yöneticileri tipki bugün yaptiklari gibi iki Amerikan yurttasini aslanlar gibi savunurlardi!
Almanya, Hollanda, Belçika parlamentolarinda da Türk kökenli parlamenterler var. Onlar Türk olduklari için seçiliyorlar. Tipki Amerika’da Rum veya Yahudi olduklari için parlamentoya giren temsilciler gibi. Ama onlar azinlik sorunlari ile ilgili olarak mücadele ediyor ve o ülkelerin milliyetçilik duygulariyla, bagli olduklari azinlik gruplarinin insan haklari temelinde uzlasmasini saglamaya çaba gösteriyorlar. Bu milletvekilleri hiçbir zaman o ülkelerin çikarlarinin tersine davranmiyorlar.
‘Azinlik’ temsilcileri
Merve Kavakçi ve Oya Akgönenç Türkiye’deki hangi azinlik grubunun temsilcisi olarak Meclis’te yer
alacaklar? Siyasal Islam veya
Fazilet Partisi bir azinlik temsil mekanizmasi midir ki Amerikali savunmanlara ihtiyaç duyulmustur?
Eger soruna 12 Eylül sonrasinda tirmandirilan siyasal Islam’in yükseltilmesi ve Yesil Kusak teorileriyle bütünlestirilmesi baglaminda bakarsak, Fazilet Partisi’nin Amerikali temsilcilere ihtiyaci bulunabilir. Ama o zaman Türkiye Cumhuriyeti Anayasasi ve yurttaslarinin nezdinde Fazilet Partisi ve Amerikali temsilcilerinin mesruiyeti tartismasi baslamaz mi? Özgürlük ve bagimsizlik tarihimizin 19 Mayis 1919 sonrasinda Mustafa Kemal ve arkadaslarinca Sivas Kongresi’nde atilan en önemli harci Merve Kavakçi ve Oya Akgönenç vakalariyla sökülmek isteniyor. Manda ve himaye kabul olunamaz kararliligi bu iki Amerikan yurttasinin parlamentoda bulunmasiyla tartismaya açilmak istenmektedir. Bugün bunun adi manda veya himaye olarak elbetteki anilamaz. Buna cüret edilemez; ama sonuçlari açisindan baktigimizda karsimizdaki fotograf bize neyi anlatiyor?
Amerikan çikarlari açisindan Türkiye çok önemli. Son dönemde dünya devleti Amerika’nin en önemli dayanagi Türkiye. Burada iliskilerin karsilikli sorumluluk ve hakkaniyet ölçüsünde ele alinmasi gerekliligi neden bugün bu iki milletvekiliyle bambaska bir boyuta çekiliyor? Buna bakarken Ortadogu ve Kafkaslar’dan Tacikistan ve Afganistan’a kadar uzanan bir çizgide enerji yataklarinin olusturdugu yeni paylasimlara ve iliskilere de göz atmak gerek.
Kuzey Irak’ta biz istemesek de bir Kürt devleti kuruldu. Bu kurulus Amerika ve Israil tarafindan gerçeklestirildi. Türkiye özellikle terör ile bunaldigi dönemlerde Israil ile giristigi yakinlasmalarin bölgedeki Amerika güdümlü Kürt devleti olusumuna verdigi büyük katkiyi göremedi. Ama bugün sonuçlar ortadadir. Kuzey Irak’ta ordusu, televizyonu, bakanliklari, gümrükleri ile bir Kürt devleti kurulmustur. Mesut Barzani ile Celal Talabani arasindaki ayriliklar bugün vardir, ama yarin olmayacaktir.
Amerika’nin geçen yil 17 Ekim’de Kuzey Irak’taki Kürtlere imzalattigi Washington anlasmasinin uygulanmasinda bugün sorun var. Çünkü Türkiye faktörü bölge gerçeklerini ve duyarliliklarini yakindan izleyen Barzani’ye PKK’dan uzak kalmasi gerektigini söylüyor. Talabani ise Barzani karsisindaki silahli güç eksikligini PKK’yi kanatlari altina alarak geçistirmeye çalisiyor. Talabani’nin arkasindaki güçler, bunu ayni zamanda ilerde Türkiye üzerindeki Kürt senaryolarinin uygulanmasinda bir koz olarak kullaniyorlar. Kavga oradaki Kürt devleti olusumunun içine PKK’yi da dahil etmek için veriliyor. Bu sorun Abdullah Öcalan’in yargilanmasinin ardindan gelecek tepkiler ve arayislarla birlikte önümüzdeki günlerde Türkiye’nin birinci gündem maddesi olacak.
Kuzey Irak’taki mücadele
O zaman Amerikali milletvekillerinin tavrini merak ediyorum. Ne yapacaklar? Ya da onlarla ugrasan Türkiye kaybettigi zamanlari nasil telafi edebilecek?
Genelkurmay’in Kuzey Irak’taki bu olusumlara karsi verdigi sinir ötesi harekât mücadelesi sorunlarin çözümü için yeterli midir? Yetmedigi ortadadir. Türkiye açisindan yasamsal önem tasiyan bu olaylara karsi silahli kuvvetleri yalniz birakmaya siyasetçilerin hakki yoktur. Parlamentoya Amerikali milletvekili girebilir mi, giremez mi? Karar hukukidir. Alinmali ve uygulanmalidir. Bunda takili kalan Türkiye zarar eder. Karar vericilerin olaylari Türkiye’nin bagimsizligi ve özgürlügü açisindan ele almalarinin yani sira, yeni düzen arayislari açisindan da degerlendirmelerinde yarar vardir.
Türkiye’nin üzerinde yeni paylasim bulutlarinin dolasmakta oldugunun isaretleri olan gelismeleri yakindan izlemek askeri unsurlarin görevidir. Ama siyasetçiler bundan nasil uzak durabilirler? 19 Mayis 1919 ruhunun yaktigi özgürlük ve bagimsizlik atesinin savunulacagi yer Ulusal Kurtulus Savasi’nin karargâhi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Meclis’in olaylara bu kadar kayitsiz kalmasi anlasilamaz. Kabul edilemez.
Türkiye Sirplara karsi sicak savasin içinde. F-16’larimiz bomba atiyor, NATO uçaklari Türkiye’ye yerlesiyor. Kuzey Irak’ta Kürt devleti kuruluyor, Yunanistan ve Rusya el ele Ege’yi isitiyor; Suriye, Irak ve Iran Fransa ile Almanya’yi arkalarina alip yeni ataklar gerçeklestiriyor, Meclis’te Amerikalilar milletvekili oluyor…
Demokrasimizin, ulusal bilincimizin kalbi Türkiye Büyük Millet Meclisi bu sorunlarin hangisini izliyor?

Olmuyor beyler, olmuyor.