24.09.1998
Fransiz avukatlar ordusu, Türkiye’den Alaattin Çakici’nin babasi ve amcasinin sol görüslü örgütler tarafindan öldürülmesiyle ilgili dosyalari istiyor. Amaç, Çakici’nin Fransa’ya ilticasinin saglanmasi
Türkiye temizlik harekâtinda önünde durulamayacak dalgalarla ilerliyor. Simdi bürokrasinin tozlanan, paslanan eklemlerine yag vermenin zamanidir.
Türkiye’yi saran mafyanin; siyasetçi, bürokrat, isadami üçgeninde devleti ele geçirme planlarini, bu ülkenin basbakani, basin toplantisiyla açikladi. Devlet mafyanin girtlagina sardigi ellerini kesip atmak için atakta. Bunun sonuna kadar desteklenmesi gerekiyor. Ama unutulmamasi gereken gerçek sudur: ‘Mafya devletin güvenlik örgütlerince beslenmis ve buralarda kadrolar satin almistir.’
Simdi bu kadrolarin baslatilan temizlik harekâtini engelleme girisimlerinin önüne set çekmek lazimdir. Alaattin Çakici’yla birlikte Nice’te karargâh kuranlarin kendilerini kurtarmak için siyasi dostlari ve çevreleriyle hareket edecekleri gün gibi ortadadir. Ayrica güvenlik birimlerinin üst düzeyinde satin aldiklari destekçilerle, yeni senaryolar yürürlüge konulacaktir.
Çakici’nin adamlari ellerindeki santaj kasetlerini tipki Eyüp Asik olayinda oldugu gibi birer birer ortaya çikartacaklar. Herkese santaj yapacaklar. Çakici’yla öyle veya böyle temasta bulunanlarin santaj altinda ezilmek yerine, bulunduklari görevleri hemen terk ederek, DGM savciliklarina basvurmalari onlarin ve Türkiye’nin hayrinadir. Yoksa santaj altinda, bugün battiklari çamurun iki kati pislige bulasmis olacaklardir.
Fransizlar da sasirdi
Alaattin Çakici ile Devlet Bakani Eyüp Asik arasinda geçen konusmalarin kaydinin günlerdir bazi siyasilerin elinde oldugu, bugün ortaya çikti. Ama nedendir bilinmez siyasiler ellerine gelen bandi hemen açiklamak yerine bekletiyorlar. Ne için? Sonra gazetecilerin bu bandi aldigi kaynak açiktir: Nice’te bulunan ve Çakici’yi Fransa’da kurtarma harekâtini yürüten yakinlari. Bu yakinlarla kaseti elinde bulundurduklari açiklamasini yapan siyasilerin ahbapligi nereden kaynaklaniyor?
Gelismeler gösteriyor ki; Türkiye’de sadece Eyüp Asik degil siyasetin, is dünyasinin ve bürokrasinin pek çok adi Çakici ile temasta. Çakici’ya yaranmak, yararlanmak veya ondan bilgi edinmek için inanilmaz iliskiler içine girmisler. Biz Kanal D haber merkezi olarak kasetin kaynagini açikladik. Objektif olarak haberi verdik. Simdi sira Sayin Meral Aksener’de. Bizim yaptigimiz objektif gazetecilige gereksiz ve anlamsiz bir sekilde çamur atmaya kalkisacagina, elindeki kaseti nereden elde ettigini ve neden bu kadar süreyle beklettigini açiklasin. Altindan kalkamayacagi suçlamalar içine girmesin.
Alaattin Çakici olayinin bu kadar büyütülmesi Fransiz makamlarini sasirtmis durumda. Türkiye’de yasanilanlari inanilmaz buluyorlar. ‘Bizim Çakal Carlos bile bu kadar tartisma yaratmadi’ diyorlar. Onlara Türkiye’nin içinde bulundugu seçim atmosferini hatirlattim. Türkiye’de seçim olmasa Meral Aksener, Çakici olayi için bu kadar gürültü kopartir miydi? Çünkü, Çakici malzemesi taraflarin seçim karti olarak ortaya sürülüyor. Türkiye’de seçimlerin temiz toplum isteyenlerce kazanilacagi apaçik ortada. Bundan keselerini doldurmaya çalisan siyasiler, bos laf üretmek yerine katkida bulunsunlar. Meral Aksener çiksin ne biliyorsa anlatsin. Hasan Ekinci bildiklerini açiklamak için ne duruyor? Kirli olan gitsin, temiz gelsin.
Türkiye’de Çakici’nin hesabinin görülmemesi demek Nesim Malki, Yener Kaya cinayetlerinin üstünün örtülmesi demektir. Türkiye’de yakin zamanda islenen bu iki cinayet mafyanin; ekonominin ve siyasetin doruklarini isgalindeki en önemli iki halkasidir. Bunlarin üstü kapatilmamalidir. Bunun gerçeklesmesine izin vermemeliyiz. Siyasetin karanlik elleri Türkiye’nin temizlik operasyonunu kirletememeli. Bu konuda savcilarin ve MIT ile Emniyet yetkililerinin duyarli olmasi gerekiyor. Deliller karartilmamali. Aydinliga çikartilmali.
Alaattin Çakici, Türkiye Is Bankasi’nin, Türk Ticaret Bankasi’nin nasil soyuldugunu en iyi bilen üç kisiden biridir. Malki cinayetini aydinlatacak adamdir. Çakici’nin adamlari ve ortaliga saldiklari korkular olmasaydi, paralar hortumlanamazdi. O cinayetler bu kadar kolay islenemezdi.
Türkiye yüzünü modern dünyanin hukuk ve demokrasi çagrilarina dönmek zorundadir. Italya’da yasananlar ders olmalidir. Yavas, yavas, sikilmadan, yilmadan, korkmadan mafyanin devlete saldigi korkuyu ters çevirmeliyiz. Devlet santaja boyun egmemelidir. Egmeyecektir.
Ankara’dan esen rüzgâr
Türkiye Alaattin Çakici konusunda kafasini karistirmamalidir.
Iste size Çakici konusunda yakin tarihte yasanan ama bugüne kadar dogrulari kamuoyuna yansimayan gerçekler:
Yil 1995: Istanbul Emniyeti Alaattin Çakici’yi adim adim izlemektedir. Telefon trafigi takip altindadir. Interpol’e yazilar gönderilir: ‘Çakici su ülkede, yakalayin’. Ama bundan sonuç çikmaz. Neden mi? Çünkü Çakici Türk Emniyeti’nin Interpol dahil hemen her kademesinde güçlü dostlara sahiptir. Hatta Emniyet’in en üst düzey yöneticileri Çakici’nin agababasi konumundadir. O, Türkiye’de her isi kolayca hallederken, saklanmasi ve kaçmasi için MIT ile Emniyet kendisine haber vermektedir. Çakici’nin adres defterine bakanlar burada anlatilanlarin ne kadar dogru oldugunu gözleriyle göreceklerdir.
Yil 1997: Türkiye’de iktidar degisir. Istanbul Emniyeti’nde ekip degisimi gündeme gelir. Bu degisim sirasinda Çakici’yi takip ve yakalamakla görevlendirilen Cinayet Masasi Amiri Sentürk Demiral, görevinden alinip, sürgün edilir. Ancak Amerika ile yapilan yazismalar sonuç verir. Emniyet Genel Müdürlügü sürgündeki Demiral’i geçici görevle, Çakici’yi yakalamak üzere Amerika’ya gönderir. New York yakinlarindaki bir yerlesim biriminde Demiral, Çakici’yi bulur. 20 adim kadar yaklasir. Ayni mekânda kahve içerler. Yakalama asamasinda Amerikan mahkemeleri gerekli izni vermezler. Çünkü evraklar eksiktir. Sorun giderilemez ve Çakici tam bu sirada ortadan kaybolur.
Demiral’a görevi Tansu Çiller hükümeti verir. Operasyon talimatini ise Mesut Yilmaz. Yani siyasi liderlerde su ya da bu nedenle Çakici kararliligi mevcuttur. Bunu Nice’te yakalanmasindan da anliyoruz. Ancak alt kadrolarin girdigi iliskiler Çakici’ya zirh olusturmaktadir. Iste bunun için duyarli olmak gerekiyor. Çünkü Ankara’da esen rüzgâr bazi yöneticilerin Çakici’nin iadesini engellemek için Fransiz ilgililer nezdinde bile girisimlerinin bulundugunu gösteriyor. Çakici bir baska ülkeye gönderilirse yürekleri yag baglayacak olan bürokratlarin sayisi bir hayli fazla. Çakici ile temasta olan polislerin sayisi da 30 kisiyle sinirli kalmayacaga benziyor.
Iltica edebilir mi?
Fransa’dan gelen haberler ise Çakici’nin ciddi saglik problemleri oldugunu gösteriyor. Seker ve prostat rahatsizligi var. Güvenlik konusunda siki tedbirler aliniyor. Cezaevindeki kogusu degistirilmis. Yakinda sagligindaki bozulmalar nedeniyle reviri olan bir cezaevine nakli söz konusu olabilecekmis. Fransiz avukatlar ordusu, Türkiye’den Çakici’nin babasi ve amcasinin sol görüslü örgütler tarafindan öldürülmesine iliskin dosyalari istiyor. Bu kaset organizasyonlari da Fransiz avukatlarin istegi. Maksat Türkiye’de idam cezasi ve can güvenligi olmadigi noktalarindan hareketle, Çakici’nin Fransa’ya ilticasinin saglanmasidir.
Çakici, Fransa’dan siginma hakki elde ederse, Türkiye hiçbir sekilde bir daha Çakici’yi ele geçiremez. Ankara kendisine gelmelidir. Çakici’yi istemedigi izlenimini doguracak hareketlerden kaçinmalidir.
Çakici Türkiye’nin temizlik harekâtinda bir köse tasi olmalidir. Türkiye’nin baslattigi temiz eller harekâti bakan da yer, basbakan da. Herkes ayagini denk almalidir.