06 Ağustos 2001
Metro İstanbul için bir rüyaydı. Sonuçta dünyanın en kısa mesafeli ama en pahalı metrosuna kavuştuk. Metro ile Albayrak firması ne alaka diyeceksiniz. Öyle demeyin, çünkü metro ile Albayrak firması tam 180 milyon dolara çok zor şartlar altında buluştu. Buluşurken yanına Cengiz İnşaat ile Cegelec Division’u da aldı. Ama dedik ya, buluşma çok zor oldu. İhale tam dört kez ertelendi. Çok kavga verildi. Diğer katılımcılar çekildi. Albayrak için bunca erteleme neden? Neden metro? Bu konuda soruşturma bitince bu soruların yanıtı da ortaya çıkacak. Bu fiyata, bu metro nasıl yapılmış? İhaleler ertelenirken devletin 30 milyon dolar kaybetmesine neden göz yumulmuş? Neden?
Spor ve Albayraklar
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Spor AŞ diye bir yan kuruluşu var. Bu kuruluş İstanbul’daki belediye ile ilgili spor klüpleri ve spor salonlarıyla ilgileniyor. Sponsorluk anlaşmaları yapıyor. Ancak nedense tüm işlerini Albayrak ile yapıyor. Spor AŞ İstanbul’daki spor salonlarının bakım ve onarım işlerini sürekli olarak Albayrak şirketine veriyor. Karşılığında büyük paralar aktarılıyor. Son olarak Abdi İpekçi Spor Salonu’nun bakımı yine Albayrak şirketi tarafından yapıldı. Belediye kuruluşu Spor AŞ’nin başında müdür olarak son döneme kadar Osman Atalay vardı. Osman Atalay bir süre önce Albayrak şirketinin sahibi olduğu Yeni Şafak gazetesinin başına geçti.
Belediyenin reklam işlerini de hep Albayrak şirketinin yakın olduğu bir reklam şirketi yapıyor. Son olarak uyuşturucu kullandığını açıklayan ünlü oyuncu Van Damme’ın Türkiye’ye getirilmesini bu reklam şirketi organize etti. Karşılığında şirkete 100 bin dolar para aktarıldı. Bu para aktarımı İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma konusu oldu. Hala soruşturuluyor.
Bir de Spor AŞ ile ilgili yeni bir bilgi. Spor AŞ’nin başkanı geçmişte Recep Tayyip Erdoğan idi. Yardımcısı kim dersiniz, Albayrak ailesinin kardeşlerinden biri: Nuri Albayrak. Ayrıca,Tayyip gitti ama yanılmadınız Nuri Albayrak hala görevinin başında.
Bir de bu şirkete yapılan bağışlar var. Örneğin bir araziyi belediyeden alan işadamı ve şirketi, ilginçtir bağış için bir hayır kurumunu değil de nedense bu şirketi seçiyor. İlginç değil mi?
Kumar baronlarına mahkeme kıyağı
Türkiye gariplikler ülkesi. Hukuk tuzun koktuğu yer. Son dönemde hukuk alanında olanlara şöyle bir bakın. Banka hortumcularını koruyan ve kollayan kararlardan tutun da, Ömer Lütfü Topal gibi kumar, kokain ve kan üzerinde Türkiye’nin trilyonlarını yutan mafya babalarına kadar pek çok konuda hukuk garip kararlar veriyor. Tuz koktu, hukuk gerek.
Bu köşede Ömer Lütfü Topal ile Sudi Özkan adlı kumar baronlarının Türkiye’ye olan borçlarını hep yazdık. Bunlarla ilgili bütün maddi deliller MİT, Emniyet, Maliye yetkililerinin elinde. Hesap uzmanları ve müfettişler olayların aslı astarını ortaya çıkardılar. Ama mahkemeler bir garip.
İstanbul 5. Vergi Mahkeme’sine dikkat diye yazdım durdum. Adalet Bakanlığı uyudu mu, yoksa bu konuda bir soruşturma açtırdı mı bilemiyorum. Ömer Lütfü Topal ve Suudi Özkan’dan devlet toplam 3 milyar dolar istiyor. Yani IMF’den dilendiğimizin 5’te biri. Bunlarla ilgili ihtiyati tedbir kararları da mevcut. Mallar da. Ömer Lütfü Topal Kuşadası’nın neredeyse dörtte üçünün sahibi. Ama mahkeme kendisinin bakması gereken dosyayı bilirkişiye yolluyor. Bilirkişi hırsızları haklı buluyor.
Bilirkişi nedense mahkeme tarafından “Türkiye’nin en vatanperver”leri ilan ediliyor. Ama belgeleri yeterince inceleyememekten olsa gerek bu kahraman bilirkişiler devletin 3 milyar dolarlık alacağının yarısından fazlasını bir kalemde siliyorlar.
Buradan sesleniyorum, bu iş bu kadarla bitmez. Bitemez. Bu ülkede göz göre göre hukuk böyle işletilemez. Adalet Bakanlığı uyursa Danıştay uyumaz. Dur der. Demelidir.
Kumar baronlarının parası, satın aldıkları siyasileri, hukukçular ordusu varsa bu ülkenin Adalet Bakanlığı var. Hakimler ve Savcılar Üst Kurulu var. Bu işi çevirecek hukuk adamları, siyasileri, bürokratları var. Paranın değil devlet itibarının ve belgelerin, hukukun geçerli olduğu yerler ve yetkililer hala var.
Var değil mi? Sesim duyuluyor değil mi? Görmesi gereken gözler kör, kulaklar sağır, diller mühürlü değil değil mi?
Bu kumar baronlarının davasını karar yerine nutuk yazıp, tatile çıkmakla kapanır sananlar, Ankara’da adam tutmakla, ayarlamalar yapmakla biter sananlar, Danıştay’ı bile etkilemeye çalışan o eski müsteşarlar iyi bilsinler. Bu iş 5. Vergi Mahkemesi’nin kararıyla bitmez. Kumar baronlarının kan, uyuşturucu ve gözyaşına dayalı zulmüne sessiz kalanlar, bu zalimlikleri onaylamış sayılırlar. Türkiye bunu unutmaz.