10 Ağustos 2001
Bilim dünyasının “Müthiş Türk” dediği, sürtünmeyi neredeyse sıfıra yakın bir noktada ortadan kaldıran buluşun sahibi sevgili Dr. Ali Erdemir’den bir mesaj aldım. Erdemir mesajında Türkiye kaygılarını da aktarmış. Bence dışarıda yaşayan mütevazı bir dehanın Türkiye kaygılarını öğrenmekte fayda var. Üstelik o kaygıların ve saptamaların altına ben de imza atıyorum:
Sevgili kardeşim Tuncay Bey,
Köşenizde benimle ilgili çıkan yazıyı İstanbul’daki değerli bir dostum vasıtasıyla aldım. Benimle ilgili sözleriniz için teşekkürler. Bu kadar şaşaaya/övgüye hiç gerek yok idi. Ama dilinize sağlık, ülkemiz için teşhisleriniz çok doğru ve geleceğimiz açısından da çok anlamlı. Türkiye’deki durumu buradan büyük bir kaygıyla seyredip çok üzülüyoruz. İçimiz kan ağlıyor. Birçok yetişmiş, eğitilmiş insanımız şu sıralar akın akın Kanada’ya ve öbür ülkelere gidiyor/kaçıyor. Zaten ülkemizde çok kıt olan bilgi ve bilgin birikimi eriyip/kaybolup gidiyor. Bu gidişle, Türkiye’de yetişmiş insan kalmayacak ve hem bilimde, hem de teknolojik konularda Türkiye sonunculuğunu 21’inci yüzyılda da koruyacak. Her neyse, siz bunları her gün yakından görüyor ve çok daha iyi idrak ediyorsunuzdur. Allah size daha çok sabır, sükunet ve metanet versin. Bu tablo karşısında kahrolmamak ve çıldırmamak mümkün değil.
Amerika’nın çok anlamlı bir sözü vardır ve Türkçesi kaba taslak “Benim en değerli doğal kaynağım ne petrolüm, ne de maden yataklarım; sadece ve sadece kendi insanımdır” gibi bir şeydir. Bu kaynağa sahip çıkan, onu çok iyi bir şekilde değerlendiren Amerika ve öbür ülkeler 21’inci yüzyılda da en ön sırada olmaya devam edeceklerdir. Kendi insanına sahip çıkmaktan aciz Türkiye bu gidişle de ABD ve öbür gelişmiş ülkelerin dilencisi ve şamar oğlanı olmaktan da kurtulamayacaktır. Bu, çok yüz kızartıcı ve acıklı bir durum. Türk insanı, Türk milleti buna layık değil.
Selamlar ve sevgiler, gözlerinizden öpüyorum.
Ali Erdemir