16.07.1998
Meclis doktoru Levent Burak Yildiz’in Meclis’teki saglik sistemiyle ilgili iddialarini inceleyen ilgili komisyon, ‘bir seyler’ buldu bulmasina ama, bunlari halka açiklamaya zaman bulamadi
Winston Churchill’in ‘Namuslular da, en az namussuzlar kadar cesur olmalidir’ sözleri, daha sonra bizde Ismet Inönü tarafindan seçim slogani haline getirilmisti. Peki Türkiye’de namuslular, namussuzlar kadar cesur olursa ne olur? Aslinda yanit hazir: baslarina gelmedik kalmaz. Çünkü Anadolu topraklarinda yasam zordur. Fahiseler imparatoriçe olur; Bizansli Theodera gibi. Padisah olsaniz çakallara yem olmaktan kurtulamazsiniz; Genç Osman örnegi. Sorun degerlerden ve bireysel erdemlerden çok sistemle, onu nasil çalistirdiginizla ilgili. Yoksa Bizans’ta, Osmanli’da, Türkiye Cumhuriyeti’nde ayni çürüme yasanir mi?
Levent Burak Yildiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görevli bir doktordu. Meclis’in saglik sistemindeki aksakliklari düzeltmeye çabaladi durdu. Önüne gelen milletvekili saglik harcamalari faturalarini incelemeye aldirdi. Faturalardan bazilari inanilmazdi. Bir milletvekilinin bayan esine ‘prostat’ ameliyati yapildigini gösterip para isteyen özel hastaneler vardi. Dr. Yildiz bu faturalari geri çevirdi.
Meclis, özel hastanelerin çikarlarini korumak için kulisler yapan eski, yeni milletvekilleri ile dolup tasiyordu. Uyanik özel hastane sahipleri yönetim kurullarina milletvekillerini sokmaya basladi. Hatta, bir özel hastanenin sahibi olan DYP Milletvekili Ahmet Küçükel, Türkiye’nin saglik harcamalarinin denetlendigi ‘Saglik Komisyonu’nda baskanlik yapti. Küçük klinigi, simdi Ankara’nin önde gelen hastanelerinden biri. Milletvekilleri, özel hastaneleri otel gibi kullanmaya, özel hastaneler Meclis’i ‘yolunacak kaz’ gibi görmeye baslayinca, olanlar oldu. Meclis’in saglik harcamalari trilyonlari buldu. Çünkü, Meclis’e gelen faturalarda bir ameliyatta hastaya 5 bin eldiven kullanildigi bile görüldü. Sonuçta ‘namusunu’ yitiren Meclis’in saglik sistemi, namuslu kalmak için çirpinan Dr. Levent Burak Yildiz’i isyan ettirdi.
Doktor önce Meclis yöneticilerine durumu açikladi. Sonra bakti ki olmuyor, televizyonlara çikip ‘Hirsiz var’ diye bagirip bir bir anlatti olanlari. “Namuslu kalabilmek ve çürümeye bulasmamak için istifa ediyorum” dedi.
Elindeki belgeleri açikladi. Meclis Baskani Mustafa Kalemli, Genel Sekreter Necdet Basa idi. Isi hemen komisyona havale ettiler. Sonuç mu?
– Doktor Levent Burak Yildiz’in iddialarini inceleyen komisyon, ‘bir seyler’ buldu bulmasina ama, bunlari halka açiklamaya zaman bulamadi.
– Saglik harcamalari konusunda Meclis’te hiçbir kural degisikligine gidilmedi. Harcamalarin boyutu trilyonlar düzeyinde.
– Erkeklik organlarina protez ‘çubuk’ taktiran parlamenterler bulundugunu ve protez paralarinin bu milletvekillerince ödenmeyip milletten, bizden çiktigini ögrendik.
Peki Doktor Levent Burak Yildiz’a ne mi oldu?
Doktoru Meclis mahkemeye vermis. Memuriyetinde aldigi giyim yardim parasinin, dörtte birini geri almak için. O parayla bir ceket alan doktor, bir kolunu Meclis’e iadeye hazir.
Önceleri çikisindan dolayi herkes doktoru kutlamis. Milletvekilleri bile. Sonra unutulmus. Doktor oturdugu Meclis lojmanini bosaltinca ev bulmakta bile zorlanmis. Tipki is bulmakta zorlandigi gibi. Sokaga çikinca sadece Meclis’te degil, sagligin her alaninda büyük bir çürüme oldugunu fark etmis. Ürkmüs.
‘Bu doktor ne yapar?’ diye aklima gelince, bulup konustum kendisiyle: ‘Namussuzlar kadar cesur olunca neler oluyor?’ Iste anlattiklari:
“Ben istifa edip basina olanlari anlatincaya kadar, içeride hemen herkesle konustum. Doktor arkadaslarim ‘Ne yapabiliriz ki?’ diyorlardi. Ben bu yöntemi seçtim. Artik dayanamiyordum. Ama sorunun sadece Meclis’le sinirli kalmadigini, saglik sisteminde büyük çikar kavgasinin yasandigini gördüm. Yaptigim cesurluk mu bilemiyorum? Bir kisim arkadaslar ‘enayilik’ diyorlar. Ama hastalarimin gözünde hep onurlu bir adamim. Vicdanim rahat. Gerçi çok maddi sikinti çektim. Ama hiçbir zaman degmedi diye düsünmedim. Basimin dik olmasinin, onurlu, erdemli davranmanin mutlulugunu yasiyorum. Sabah saat 8.30’da ise basliyorum. Gece 23.00’te eve gidiyorum. Gece oturup Türkiye’nin saglik sistemi üzerine yeni projeler gelistiriyorum. Sorunun sistemde oldugunu görüyorum. Çünkü bazi seyleri degistirmenin kolay olmadigini gördüm.”
Doktorla konusurken beni en çok etkileyen sözleri dostlarina dair oldu. Açiklamalari ve istifasinin ardindan is aramaya çiktiginda çesitli hastanelere basvurmus, ondan doktor olarak yararlanmak isteyenler daha çok Meclis deneyimini ön palana çikarmislar. Örnegin bir hastanede “Gelin bize idareci olun, siz Meclis’teki sistemi çok iyi biliyorsunuz. Sizden o konuda yararlanalim. Meclis önemli bir kaynak” demisler. Sadece namuslu olmak yetmiyor. Namuslu kalmak da zor, düsünebiliyor musunuz? Meclis’teki saglik sistemini yerden yere vurup ‘böylesi olmaz olsun’ diyerek istifa ediyorsunuz, bunu çok iyi bilen insanlar sizden isyan ettiginiz sistemi ‘tirtiklamak’ konusunda yararlanmak istiyorlar. Pes dedirten bir olay.
Sistem nasil düzelecek?
Meclis’te karsilastigi milletvekilleri, “Levent iyi oldu, hiç degilse bundan sonra bunlar yasanmaz” demisler. Ama isin ilginç yani bunlar arasinda özel saglik kuruluslarinin el altindan isini takip edenler de varmis. Yani samimiyetin pazardaki ederi bir kurus bile degil.
Doktora Meclis’teki sistemin nasil düzeltilebilecegini sordum, bana formülünü söyle özetledi:
“Sistemin dökülen yanlari kayirmacilik ve iltimasa dayaniyor. Parlamenterin öncelikle halkla bütün olarak yasamasi lazim. Milletvekilini sistemin disina, halkin uzagina tasimamak gerek. Yani Kocaeli milletvekili rahatsizlandi mi Amerika’daki hastane yerine Kocaeli’ndeki Devlet Hastahanesi’ne, SSK’ya gitmeli. Böylece hem milletvekilinin halkin çektigi sorunlarla bizzat yasayarak mücadele etmesi saglanir, hem milletvekilinin halkla beraber hastanenin denetimi kolaylasir. Ikinci sikinti ilaç sorunudur. Meclis’te odacinin eline tutusturulan kagitlara yazilan ilaçlar doktorlara dikte ettirilir. Gerçekten o hastalik var midir, o ilaç o hasta için midir, belli degildir. Doktor kimligi milletvekili karsisinda yok olmaktadir. Bunu önlemenin yolu milletvekiline hasta muamelesi yapmaktir. Milletvekili, sicil amiri kimligiyle doktorun karsisina çikartilmamalidir. En önemli unsurlardan bir tanesi de fatura denetimidir. Fatura denetimi uzman kisilerce ve etkin bir sekilde yapilirsa saglik harcamalarindaki sisirilmis rakamlar bir bir ortaya çikartilir. Etkin denetim, dikkatli yönetim, özenli ve saygili personel politikasi sorunlari çözer.”
Doktor, Levent Burak Yildiz örneginde oldugu gibi ‘namuslu’ ve ‘cesur’ davraninca, insanin basina çok kötü seyler gelmiyor. Çok çok parasiz kaliyorsunuz. Ama vatandasin gözünde ‘adam’ oluyorsunuz.
Doktor degisimin kolay olmadigini yasayarak anlayanlardan. Ama inatçi. Sisteme uyacagina hatalari giderme azmini koruyor. Hatta daha da bilenmis. Iddiasini, projelerini Meclis saglik sisteminden, Türkiye’nin saglik düzenine yöneltmis.
Peki sistem nasil düzelecek? Sistemi kirleten düzeltebilir mi? Bugüne kadar böyle yapildi. Kirletene, kirip dökene haydi düzelt denildi. Sonuç ortada. Artik temizlik zamani.
En erken kasim, en geç 1999 Nisan’inda seçim var. Benim milletvekili adayim Doktor Levent Burak Yildiz. Kendisine milletvekili olmak ister mi? diye sormadim. Belki temiz toplum ve degisim isteyen partilerimizin yöneticileri sorarlar.