13 Eylül 2003
Türkiye, olayları değerlendirirken hep sonuçlarını baz olarak alıyor. Nedenler bizi ilgilendirmiyor. Çünkü onlarla kaybedecek zamanımız yok! Nedenler önemsiz hale getirilince ya da onlara bakılmasının bir kıymeti olmadığına inanınca, sonuçlar da değiştirilemiyor doğal olarak. Bu,Türkiye’nin en büyük talihsizliği. Bir sonucun, nedenleri olmadan ortaya çıkamayacağını unuttuk.
Türk bankacılık sistemi yıllardır sarsılıyor. Bankalara el konuluyor. Sayıları 20’yi aştı devletleştirilen bankaların. En son örnek İmar Bankası. 6 milyar dolarlık bir kayıp var ortada. Şimdi bu kayıpların hangi hataların ürünü olduğunu düşünmüyoruz. Onlarla ilgili önlem almak yoluna gitmiyoruz. Kayıp 6 milyar doları nasıl çıkartacağımıza bakıyoruz. Hataların tekrarından doğru çıkmıyor. Hatalardan ders alıp doğruları yapınca yanlış düzeliyor. İmar Bankası uygulamasında ne yazık ki yine hatalar zinciri birbirini kovalıyor. Sorunu ortadan kaldırmak yerine olay Uzan Ailesi’nden intikam almaya döndü birdenbire. Oysa Uzanlar’dan daha da önemli bir noktada gelişiyor suçlamalar. Suçlu ile suç arasında dünyanın farkı var. Ama görmeye göz gerek.
Sümenaltı
Oysa bu bankayla ilgili olarak daha 1988 yılında kayıtlarının tutulduğu sistemin sahte, işlemlerinin fiktif olduğunu gösteren raporlar yazılmış. Ama bürokrasi gereğini yapmış, raporu sümenaltı etmiş. İçeride murakıp var görmemiş. Oysa başka bankaları şıp diye yakalıyorlar. İstanbul’da bir grup işadamı rakiplerini devlet eliyle batırmak istedi mi hemen murakıplar, müfettişler gidip gereğini yapıyor. İmar’da olay görülememiş. Şimdi bütçe rakamları değiştiriliyor, öyle yapılıyor böyle yapılıyor. Doğan zararın etkisi ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
BDDK
Gene yanlış yapılıyor. BDDK gibi bu işin profesyoneli olması gereken kurum, hatalar üstüne hata yapıyor. El koymak yerine tasfiye süreci başlatılsaydı, yük devletin yükü olmaktan çıkardı. Olay siyasi tartışmaların üzerine taşınırdı. Şimdi bu işi temizleyecek babayiğit zor çıkar Türkiye’den. Sonuçları açısından da sistemi zorlayacaktır İmar Bankası olayı. Türkiye’de giderek devletleştirilmek durumunda kalacak bir bankacılık sistemine doğru hızla gidiyoruz. Peki bu nelere yol açacak? Sonuçlarını görebiliyor muyuz? Bu zararları kaldıracak bir Türkiye ekonomisi var mı? Bunu tartışıyor muyuz? Hayır. Uzanlar yakalansa ne olur yakalanmasa ne olur? Yakalanınca getirip 6 milyar dolar mı verecekler? Nedenleri konuşmak dururken boş sonuçların peşinde koşuyoruz hala. Uzanlar elbet yakalanır. Kaçmaları mümkün değil. Ama ya 6 milyar dolar? O ne olacak? Türkiye bu duruma nasıl geldi?
Hatalar
Niye hatalarımızı tekrarlayıp, sadece sonuçları görüp, nedenler konusunda hiç düşünmüyoruz? İmar Bankası olayıyla ilgili gelişmeler Türkiye’nin kirli siyaset, kirli bürokrasi ve kirli iş dünyası ilişkilerinin sokaklara taşmış halidir. Burada iş bilemeyen, doğru kararları alamayan, doğru yönlendirme yapamayan kurumları ve bürokratları ne yapacağız? Türkiye’de bankalara el konulurken zarar 5 milyar dolar, devletleştirdikten sonra zarar 20 milyar dolara çıkıyor. Bu nasıl bir yöntem? Sonuçlardan başımızı kaldırıp, olayın nedenlerine bakarsak geleceğimizi kurtarabilme şansını yakalarız. Yoksa yandı gülüm keten helva.