12 Aralık 2001
Anayasa Mahkemesi’nin zorunlu tasarruf fonlarında biriken nemalarla ilgili iptal kararının ardından hükümette sıkıntılı saatler yaşandı. 9 katrilyon lirayı aşan ve ödenmesi mümkün gözükmeyen nemalar hükümet için epey baş ağrıtacak. İptal kararının ardından 9 aylık süre olduğunu öğrenen hükümet şimdilik sorunu nasıl çözeceğini tartışıyor.
Nemalarla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’la görüşme olanağı buldum. Okuyan, hükümetin “ödemeyelim” yaklaşımında asla olamayacağını ifade etti. Okuyan’a göre nemalar mutlaka ödenmeli ancak bunun için formüller ve kaynak arayışı çok önemli.
Para yok arsa verelim
Yaşar Okuyan, kendi çözüm önerisini şöyle anlattı:
“Ben, Hazine’ye sordum. Bu paraları ödeyebilecek misiniz diye, Hazine bunun şimdilik mümkün olmadığını ifade etti. Bunun üzerine ben kendi önerimi ilettim. Bence 9 katrilyonu aşan nema olayını çözmek için yapılacak iki şey var. Birincisi özelleştirmeye çıkılması durumunda özelleştirilecek kurumların örneğin Telekom’un veya diğerlerinin hisselerini nema alacağı olarak çalışanlara vermek. Bu hem özelleştirmeye çıkılan kurumlar için hem de çalışanlar için önemli bir kaynak olur. İkinci önerim ise, kamu arazilerinin kadastro işlemlerinin tamamlanmasından sonra parsel parsel nema sahiplerine verilmesi şeklinde. Bu yolla hem kamu arazilerinin ıslahı noktasında bir çalışma gerçekleştirilir. Hem de kamu arazisinden arsa payı alacak olan çalışan, Türkiye’de arazinin kıymeti nedeniyle bundan nemalanmış olur. Hazine’nin evet demesi durumunda bence bu tür bir yöntemle sorun aşılır.”
Nemaların ödenmesi konusunda hükümetin bugün 9 katrilyonluk bir kaynak yaratabilmesi mümkün gözükmüyor. Ancak nema sorununun sürüncemede kalması da mümkün gözükmüyor. Aksi taktirde hükümet bugüne kadar hiç karşılaşmadığı kadar sert tepkilerle karşı karşıya kalabilecek.
Terörün finansmanı
Bakanlar Kurulu terörün finansmanı ile mücadele için yeni bir yasa tasarısı hazırladı. Bu tasarıya göre bundan sonra terörle mücadelede örgüt ve kişilere dair bütün para kaynaklarına el konulabilecek. Ayrıca ikinci ve üçüncü ülkelerde terör örgütleri ve teröristlerin mali hareketleri takip edilip buralarda da bu kaynakların kurutulması yönünde çalışmalar yapılabilecek. Türkiye’de yıllarca terörün finansmanı noktasında sessiz kalındı. Özellikle İslami terör odaklarının faizsiz kazanç yatırımı adıyla Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde topladığı paraların Türkiye’ye akıtılmasına göz yumuldu. Sonuçta siyasal İslamın sırtına yapışan kökten dinci terör bundan beslendi ve büyüdü. Bugün yeni yasa bu noktada da etkin önlemler getirmeli. Faizsiz kazanç yatırımı adı altında sahte holdinglerin topladığı paraların kökten dinci vakıflar, örgütler ve kişilere akışı mutlaka engellenmeli. Terörün finansman kaynakları ile mücadelede bu unutulmamalı. Çünkü artık terörizm sadece uyuşturucu, silah kaçakçılığı ve karaparayla beslenmiyor. Terörizmin Türkiye’de hayali ihracat, naylon fatura ve sahte holdingler kanalıyla beslendiği, buralardan ekonomik güç elde ettiği belgelerle sabit.
Terör sadece illegal değil legal kaynakları da kullanarak kendine ekonomik güç yaratabiliyor.