12 mart 2001
Şimdi Daum ile ilgili son kararı Sadettin Tantan verecek. Kendisi Beşiktaşlı. Kongre üyesi. Az kalsın o da Beşiktaş’a başkan oluyordu. Oturma ve çalışma izni konusunda Daum ile ilgili Almanya’dan bilgi isteneceğini açıkladı. Almanya ne yanıt verebilir ki? Adamın yargılanması sürüyor. Daum sağlık kontrolünden de geçti biliyorsunuz. Alman Hastanesi’nde. Hastane Daum’a sağlam raporu verdi. Doktor kim? Alman Hastanesi’nde o raporu veren Beşiktaş Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Mete Düren. Kendisi aynı zamanda Cerrahpaşa Üniversitesi öğretim üyesi ve YÖK yasasına göre doçentler başka bir özel hastanede görev yapamazlar. Anlayacağınız Daum için özveri gösterip kaçak çalışmış… Yazık! Dün kendisiyle konuştuk bakın ne diyor:
“Daum’a Futbol Federasyonu’nun gerekli gördüğü rutin kontrolleri yaptık. Kalp elektrosu çekildi, kan ve idrar tahlilleri yapıldı. Kokain kullanıp kullanmadığına dair bir test yapılmadı. Zaten Futbol Federasyonu’nun bu yönde bir talebi yok. (Olamayacak şeyin kuralı olur mu?) Kokain testi öyle hemen yapılacak bir şey değil. Sonucu aylar sonra çıkar. Biz federasyonca istenen sağlık kontrollerini yaptık. Olumsuz bir şey çıkmadı.”
Düren’e göre Daum’a bakmasının, Beşiktaş Yönetim Kurulu üyesi olmasının, kokainman birine sağlıklıdır raporu vermesinin “Önemsenecek bir yanı yok! Bunlar sıradan şeyler! Her doktor bu raporu verir…” öyleymiş!… Düren, Daum’un Türkiye’de çalışabilmesi için Alman Futbol Federasyonu’ndan bu hafta izin almak için başvuruda bulunacaklarını da açıkladı, “İzin alındıktan sonra Daum’un Beşiktaş’ı çalıştırmasına herhangi bir engel yok” dedi. Sporu, sporcu ahlakını geçtim. Ah Hipokrat vah Hipokrat…

Daum olayı
Beşiktaşlı yöneticiler sus pus oturunca “alışırız” diye düşünüyorlar olsa gerek. Bu hatadan onlar dönmeli. Cuma günkü yazımdan sonra yüzlerce e – mail, faks ve telefon yağdı. Daum’a karşı kimse futbol tekniğinden, yetenek değerlendirmesinden söz etmiyor. Bir kokain bağımlısının spor ile olan ilişkisinden, Beşiktaş ile olan bağlantısından bahsediyorum. Bunun uyuşturucu mücadelesine vereceği zarardan bahsediyorum. İnsan nasıl yaşarsa öyle düşünürmüş. Ama uyuşturucu insanlığın başındaki en büyük beladır. Gerçi Ali Şen, Nurettin Güven, Oral Çelik, Turan çevik, “Müthiş Türk” lakaplı uyuşturucu duayeni Halil Havar, arabasında öldürülen Halil Kırmızı gibi bu işin sabıkalı ustası başkanlar da gördük. Bu kafayla daha da görürüz. Onlara da tribünler “Büyük” diye bağırdı. Ama bu ne Türkiye’yi, ne onları, ne de takımlarını büyüttü. Alışmayız, alışmaz…
Uzmanı ne diyor
Uyuşturucu tedavisinde en uzman kişilerin başında gelen Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Arif Verimli ile görüştüm. Kendisi koyu bir Beşiktaşlı, bakın ne diyor:
“Kokain kullanımı tıpkı diğer uyuşturucu madde bağımlılıklarında olduğu gibi bir davranış bozukluğudur. Kimsenin böyle bir olguyu affetmek, görmezden gelmek gibi bir durumu söz konusu olamaz. Dün olmuştur, bugün olmaz denilemez. Bağımlılık tedavi gerektiren ve tedavisi süreğen bir olgudur. Kokain içmek veya diğer uyuşturuculara başvurmak bir kişilik bozukluğu işaretidir. Daum’da yaşanan olay da budur. Beşiktaş’ta yapılan şey tepeden tırnağa bir hatadır. Gençlerin önüne biz uyuşturucuyla mücadelede idoller koyuyoruz. Panellere giderken yanımıza gençlere örnek olsun diye uyuşturucu mücadelesi için spor adamlarını götürüyoruz. Çocuklar şimdi Daum’u sorarlar. Bu uyuşturucu ile mücadeleyi olumsuz etkiler. Toplumu olumsuz etkiler. İster sanatçı olsun, ister sporcu bu fark etmez. Adı Yıldız Tilbe de olsa, Daum da olsa fark etmez. Daum’u antrenör yapmak, hatadır. Prim verilmiş oluyor. Yani başarılı olsun da ne yaparsa yapsın, ne olursa olsun anlayışı kadar büyük bir hata yoktur. Başarının yanına konulan değerler önemlidir. Hiç mi sosyal yönü yoktur başarının? Toplumsal faydayı ne yapacağız? Doğuştan Beşiktaşlıyım ama bu yapılandan nefret ettim. Böyle şey olmaz.”