23 Ağustos 2001
Ayaş Tüneli çıkmazını bundan tam 10 yıl önce haber yapmışım. Milyarlar yutuyor, boş yatırım diye. 10 yıl sonra hiç ilgisi, alakası olmayan bir siyasi otorite ve kadro özür dileyerek bu tünel kepazeliğine bir son verdi. Yeter mi?
Tünel 40 yılın politikacısı Süleyman Demirel’in “hayaliydi”. 40 yıl sonra gerçekleşmemesinden duyduğu büyük üzüntüyü kendi ağzından dinlemek bana da nail oldu olimpiyat ile ilgili toplantılardan birinde.
Süleyman Demirel ve kadrosu hızlı tren ve Ayaş Tüneli noktasında yıllardır bir çıkmazda olduklarını bile bile milyonlarca doları bu batak işe yatırdılar. Nurol firmasının para taleplerini Meclis’te karşılamak için bizzat Süleyman Demirel devreye girer, Plan Bütçe Komisyonu Başkanı İlyas Aktaş’a, “ödenek ayrılması” konusunda talimat verirdi. İlyas Aktaş bir konuşsun bakın neler çıkıyor ortaya.
Ölü bir adamı canlandırma işi
Ayrıca bu batak işin bir diğer takipçisi olan eski bakanlardan Ekrem Ceyhun, tünelin inşa işini üstlenen Nurol firması için kulis üstüne kulis yapardı. Ne oldu? Şimdi kim hesap verecek?
Paralarımız tünele kaçtı. Nasıl bir tünel? Coğrafi yapısı nedeniyle inşası mümkün olmayan, fay hattı üzerinde bir tünel. Yapılırken bilinmiyor muydu? Biliniyordu. Projeleri , etütleri ortada. Ama paralarımızın tünele kaçması gerekiyordu. Kaçırıldı. Siyaset ineklerinin o tünel arpalığından beslenmesi gerekiyordu, aynen öyle oldu. Sonra da, yandı bitti, kül oldu. Kağıt üstünde her şey kitabına uygun. Ölü bir adamı canlandırma projesi gibi. Olmayacak, bitmeyecek bir tünel için paraları bastırır durursunuz. Sonuçta da adam canlanmıyor dersiniz, tünel yapılamıyor dersiniz, olur biter. Kimse hesap soruyor mu?
Paraları tünele yatıranlar nerede?
O tünele paraları yatıran, şimdi hakkında açılmış davalar bulunan DLHMİ genel müdürleri nerede? Tünel işinden nasiplenen firmalarda çalışıyorlar. Sahi, bir Karaduman vardı, ne oldu?
Onlar pişirdi, inekler beslendi. Bizim dağ gibi paralar yandı bitti, kül oldu.
Nurol firması kazandı, Arada gidip gelenler kazandı. Biz kaybettik. Hazine kaybetti. Türkiye kaybetti. Ankara, İstanbul arasında hızlı tren projesi 1970′ li yıllarda başladı. Şimdi böyle bir sistemimiz yok. Oysa dünyada bütün gelişmiş ülkelerde var bu. Sebep, Nurol Ayaş Tüneli’ni bitirecek! Yalanınız bugün battı işte.
Nurol Türkiye’nin en iyi firması. Meclis’i o yaptı, Emlak Bankası’nın konutunu o yaptı, zırhlı araç işini onlar yaptı, Ayaş Tüneli onların. İstanbul’da arsa işleri var ama onları Recep Tayyip Erdoğan açıklayacağı için ben girmiyorum konuya. Nurol’un Meclis işi davalık, Emlak konut davalık. Ayaş sizlere ömür. Zırhlı işini en iyi bilen ve hala belgelerine sahip tek gazeteci benim. O zaman haberleri yaparken “Yuh” demiştim.
Son dönemde yanılmıyorsam Bayındır da girmişti galiba Ayaş Tüneli ve hızlı tren işine. Onlar da battı.
Özürle kurtulacaklar mı?
Yıllar öncesinde, yaklaşık 10 yıl önce bu konuyu haberleştirdiğimde herkes Türkiye’nin en önemli projesi diye kendini savunuyor, iş takipçiliklerine kılıf buluyorlardı. Ta o zaman anlamıştım iş takipçisi adamların, o siyasi kadronun tünel kazdıkları yeri. Onlar Ayaş’a değil, bizim canımıza, kanımıza tünel kazıyorlardı. Daha doğrusu Türkiye’ye mezar, kendilerine servet yapıyorlardı. O zaman söylediklerimizi anlamayanlar şimdi anlarlar diye umuyorum. Ne de olsa tam bir milyar dolarımızı kaybettik. Ayaş’a, pardon Nurol ve bu sonuçsuz projeye gömdük.
Canımız sağ olsun deme lüksümüz var mı? Yoook. Olayı özür dilemekle bitirememeli sorumlu olanlar. Savcılar, müfettişler bu olaya mutlaka bakmalı. Siyasi irade sorumlu aramalı.