05.06.1999
Melih Gökçek’in Doğan Taşdelen ile ilgili polis arşivini kullanması kafaları karıştırıyor. Taşdelen’i soruşturan polis aynı zamanda Yuva Vakfı soruşturmasında Gökçek’i tek başına sorgulayan kişi
Tuncay ÖZKAN
Türkiye’de ne zaman polisle ilgili bir sorun yaşansa, arkasında mutlaka devlet içinde kümelenmiş bazı grupların yasadışılıkları çıkar. Ankara polisince hazırlanan ‘Fethullahçı polisler’ listesi bu noktada çok önemli. Listeye dair gerçekler belirginleşince kavga da netleşecek.
Ancak sorunun bu boyutunun yanında bir de devlet olanaklarının bazı siyasilere kullandırılması konusu var. Ankara polisinin seçim öncesinde yaptığı bazı çalışmaların çok iyi araştırılması gerekiyor. Çünkü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Doğan Taşdelen ile ilgili polis arşiv bilgilerini TV’lerde kullanması kafaları karıştırıyor.
Olayla ilgili olarak yaptığım incelemelerde bulduğum bir belge oldukça ilginç: Ankara’nın hep tartışmaların ortasında bulunan Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak, zimmet defter kayıtlarına göre 3 Mart 1999 günü arşivden Gökçek’in son seçimlerde rakibi olan DSP Büyükşehir Belediye Başkan adayı Doğan Taşdelen’in ‘5 B 7’ kayıtta tutulan dosyasını istiyor. Bu dosya Taşdelen’in geçirdiği bir soruşturmayla ilgili. Daha sonra 18 Nisan seçimleri öncesinde bu dosyada yer alan bilgiler Gökçek tarafından birer suçlama olarak Taşdelen’e yöneltiliyor. Ardından Taşdelen ile ailesinin bütün telefon kayıtlarının Ankara Emniyet Müdürlüğü yetkilileri tarafından incelemeye alındığı ortaya çıkıyor. Bu incelemelerin Fethullahçılar listesiyle bir ilgisi yok. Peki ama çok çok önceleri olmuş bitmiş bir olayla ilgili dosyayı Ak neden canlandırıyor? Gökçek bunları nasıl haberdar olup kullanıyor? Çünkü Gökçek, daha önce olaydan haberdar olsa çoktan kullanırdı. Taşdelen Çankaya Belediye Başkanı’ydı o sırada. Belediye Başkanı’nın telefonları dinleniyor, hatta arkasına bir ekip takılıp izleniyor, gözleniyor, Taşdelen’in partisi DSP’nin Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit’in özel telefonları izlemeye alınıyor. Faks numaraları takip ediliyor… Bu çalışmaları yapan birimin başında Taşdelen ile ilgili sönük bir dosyayı canlandırmaya çalışan Osman Ak bulunuyor. Ak, aynı zamanda Yuva Vakfı soruşturmasında gözaltına alınan Gökçek’i tek başına sorgulayan kişi.
Şimdi sormak gerekiyor, sizce bu çalışmalar kimin için yapılıyor olabilir? İşler karışınca doğrularla yanlışları da birbirinden ayıramaz hale geliyoruz bazen. Örneğin Hakan Ural’ın babası Selçuk Ural ile yaptığı telefon konuşmalarının polis dinlemesine dayandığı iddiaları bizi başka yerlere götürüyor. Ama işin doğrusu böyle değil. Uralların konuşmasını dinleyen çete yakalandı, belgelendi. Bu çetenin Ankara ayağının yaptıklarına bakınca ortaya çıkan tabloda Ankara’da Fazilet Partili bazı milletvekillerinin bulunduğu ortaya çıkıyor. Bunlar hep rastlantı. Aklınıza kötü şeyler getirmeyin sakın!..
Emniyet Genel Müdürü’nün oğluna ait telefon bilgilerinin eski Narkotik Şube Müdürü Ferruh Tankuş tarafından basına açıklanması üzerine, bu kayıtların kimin tarafından incelendiği soruşturuluyor. İstihbarat Daire Başkanlığı’nın bilgisayar sisteminden yapılan kontrol sonucu, bu numarayla ilgili çalışmanın Ankara Emniyet Müdürlüğü’nce yapıldığı anlaşılıyor. İncelemeyi yapan kişi yine Osman Ak. Ak, Tankuş ile o meşhur açıklama sırasında da görüşüyor. Emniyet müfettişleri görüşmelerin 20 ve 21 Nisan’da Ankara’da gerçekleştiğini saptıyorlar.
Necati Bilican’ın oğlunun numaralarıyla ilgili soruşturmanın bilgisayarda sürdürülmesi sonucu, bir yıldan fazla bir zamandır takibin sürdüğü ortaya çıkıyor. Ancak takip Bilican’ın oğlu ile sınırlı değil. Askeri, siyasi, emniyet ve diğer üst düzey görevlilerin telefonlarının irtibat kurduğu telefonların sürekli izlendiği, zaman zaman da dinlendiği açığa çıkıyor.
Dikkat edilmesi gereken nokta; Ankara Emniyeti’nin bu çalışmaları yürüttüğü zamanlarda Fethullahçı örgütlenmeyle ilgili bir ihbar ve herhangi bir soruşturma söz konusu değil. O zaman Fethullahçıları izliyorduk açıklamasını yapan Ankara Emniyeti daha sağlam bir gerekçe bulmalı.
Ankara’da İstihbarat Şube Müdürü olan Osman Ak’ı rütbesi yetmemesine rağmen VEKALETEN Terörle Mücadele, İstihbarat ve Muhabere Elektronik Şubeleri’nden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcılığı görevine getirenlerin, bu kişiye bu kadar çok güvenenlerin biraz durup özeleştiri yapmalarının, olaylara soğukkanlı bakmalarının zamanı geldi de geçiyor bile.
Bir de HURRIYET gazetesinde polis adliye muhabirliğinin uzman adlarından Kadir Ercan’ın ortaya çıkardığı bir olay vardı dünkü gazetenin manşetinde. Ben de dahil olmak üzere pek çok gazeteci ve üst düzey yöneticinin telefonları üzerinde araştırmalar yapılmış. Bu konuda neden cep telefonumun dinlendiğini veya incelendiğini bilemediğim ve bu
konuyla ilgili bir mahkeme kararının bulunup bulunmadığını henüz öğrenemediğim için bir yorum yapmak istemiyorum. Bunları öğrendikten sonra bu konuda da söyleyeceklerim olacak. Ama önce yukarıdaki ilişkilerin aydınlatılması gerekiyor. Kim, kimin için, ne adına devleti kullanıyor? Bunun ortaya çıkartılması gerekiyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e de Osman Ak ile ilişkisini sordum. Gökçek şunları söyledi: “Ben Osman Ak’ı hayatımda sadece üç kere gördüm. İlgim yok. Ben Doğan Taşdelen’in dinlenmesini ve izlenmesini istemedim. İsteyen şerefsizdir. Ben Doğan Taşdelen ile ilgili bilgileri Meclis’te Kutlu Aktaş’ın 1.12.1998 tarihinde verdiği bir yanıttan aldım. Osman Ak’tan değil.”
Doğan Taşdelen de kendisiyle ilgili olarak yapılan bu çalışmalar konusunda İçişleri Bakanlığı’na başvuracağını dile getirdi dünkü görüşmemiz sırasında bana. Ancak ona, Osman Ak’ın bu bilgileri Kutlu Aktaş’ın Meclis’te vereceği yanıt nedeniyle hazırlık için istediği aktarılmış. Oysa zimmet defterine göre Ak, bu bilgileri 3 Mart 1999’da istiyor. Ama Kutlu Aktaş Meclis’te soru önergesine yanıtı 1 Aralık 1998’de veriyor.
Osman Ak bunca zaman sonra Doğan Taşdelen’i neden merak ediyor? Bu sorunun yanıtını önümüzdeki günlerde Taşdelen’in inceleme isteği yerine getirildiğinde anlayacağız.