30 Ocak 2002
Recep Tayyip Erdoğan ve AKP ekibi Amerika’da. İlk önce “Center for Strategic and International Studies” (CSIS) isimli düşünce kuruluşunda bir toplantıya katıldılar. CSIS, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri. Münferit bir Türkiye programı var. Programın başında, Kıbrıslı bir Türk olan Bülent Ali Rıza bulunuyor. Ali Rıza daha önce KKTC’nin Washington temsilciliği görevini de yapmıştı. Savunma Bakanı birinci yardımcısı P. Wolfowitz’e yakın olduğu biliniyor. Burada dün yaptığı konuşmada Kürtçe eğitime izin verilebileceğini söylüyor Erdoğan. Söyler. Amerikan desteğini arıyor ya. Ayrıca onun için ümmet birliği esastır. Dil bir teferruattır. Bizim imam hatipli Tayyip Amerika’da Hamas’ı da unutmuş. Sormuşlar, bu radikal İslamcı örgütü tanımıyormuş. Allah Allah… İnsan değişirken hafızasına da bir hal oluyor demek ki.
Siyasal İslamcı ABD’liler
Tayyip Erdoğan, daha sonra Johns Hopkins Üniversitesi’nin “School of Advanced and International Studies” isimli fakültesinde konuşma yapacak. Dekanlığını Savunma Bakanı Birinci Yardımcısı P. Wolfowitz yapmaktaydı. Wolfowitz’in, Devlet Bakanı Kemal Derviş’le de dost olduğu biliniyor. Bu fakültede yaklaşık 20 Türk öğrenci var.
ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Graham Fuller ile sabah kahvaltısında buluşacak Erdoğan. Fuller biliyorsunuz siyasal İslamın Türkiye’de iktidar olması için çabalayan CIA görevlisi. Eli tespihlilerden. Kemalizme karşı tutumuyla biliniyor. Abdullah Öcalan ile Roma’da kaçak iken konuşmakla görevlendirilen üç ajandan biri. İlginçtir, Abromowitz de diğerleri gibi Musevi ve Türkiye’deki görevinden sonra “Carnegie Endowment for International Peace” isimli düşünce kuruluşun 6 yıl başkanlığını yaptı. Siyasal İslam konusunda Türkiye için ısrarlı olanlardan. Carnegie Amerikan “devlet kurumlarına” çok yakın. Onlar adına çalışmalar yapıyor.
Tayyip ve ekibi daha sonra Musevi kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geliyor. Biliyorsunuz Musevi lobisi ABD’de oldukça güçlü. Tayyip ve arkadaşları onlara küfrede küfrede buralara geldilerse de, neyse canım! El öpmekle dudak aşındığı nerede görülmüş… Bu arada Melih Gökçek de geçtiğimiz yıl Washington’a geldiğinde Musevi lobisi ile temas etmişti. Zaten, bu lobi ile görüşmesinde ifade ettiği liderlik mesajlarını, Tayyip ve ekibi öğrenince, AKP’nin kurucuları arasında Melih’e yer vermediler.
Musevi diplomat
Şimdi kendileri görüşecekler. Bakarsınız onlar da Türkiye’de iktidar isterler. Ne de olsa Museviler ile ilişkileri eski ve çok köklüdür!
Aslında Amerikan Musevi derneklerinin bu görüşmeye iki noktadan yaklaştıklarını duydum. Birincisi “ne diyecekler” merakı, ikincisi de Türkiye’den kendilerine ulaşan hatırlı iki işadamı. Onlar da Türk Musevisi. Zenginler. En çok belediye işi yapan iki firmanın sahipleri. Programın daha sonraki bölümünde, “The Middle East Institute” isimli düşünce kuruluşunun düzenlediği toplantı var. Ortadoğu konularında çalışan bu enstitüde Türkiye konusunda ilginç bir isim görev yapıyor. Henri J. Barkey. Zaten organizasyonu da onun yaptığı belirtiliyor. Henri J. Barkey, aslen İzmir doğumlu bir Musevi. Güzel Türkçe konuşuyor. ABD’ye göç etmiş, hariciyeci olmuş ve Dışişleri’nde Türkiye masasının başına geçmiş. Sonra ayrılmış. Amerika’da, Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulması fikrini savunanların başında geliyordu. Son dönemde bu konuda pek sesi soluğu çıkmadı. 11 Eylül sonrası tutum olsa gerek… Ancak çok dikkatli olunması gereken bir isim. Aslında Barkey hakkında en ayrıntılı bilgiyi, ABD’de kimin ne olduğunu ve herkesin birbiriyle ilişkilerini en iyi bilen gazeteci Yılmaz Polat’ın Ankara – Washington hattı kitabında bulabilirsiniz. Henri Barkey ayrıca heyet için bir de akşam yemeği düzenliyor. Ne de olsa konukları ağır. Arada epeyce de organizasyon parası vardır doğal olarak. Akşam yemeği ne ki, sabah kahvaltısı feda Tayyip’e…
Tayyip sonraki gün, “Rand Corporation” isimli düşünce kuruluşunun toplantısına katılıyor. Rand, esasında ABD Savunma Bakanlığı ve CIA ile organik ilişkisi olan çok önemli bir düşünce kuruluşu. Hatta bir üniversitesi bile var. Tayyip’e önemli şeyler söylenir burada.
Tayyip daha sonra New York’a geçecek. Orada da görüşmeleri var. Heyetinde Abdullah Gül, emekli Büyükelçi Yaşar Yakıs, Genel Başkan Yardımcılarından Murat Mercan var. Ne demişler gez dünyayı, gör Amarika’yı! Yanıldım, bağışlayın… Amerika değil, Konya olacaktı Konya…