Zırva tevil götürmez. Yani saçma olan bir düşünceyi döndürme, kıvırma, çevirme yoluyla kimse doğru hale getiremez. Türk basınının zırvalama konusunda usta yazarları vardır. Dönem dönem patron konularını takip için ‘Zırva’ yumurtlarlar. Şimdiki ‘içtenlikli’ konuları: Hortumculuk çamuru. Bulaştırmaya çabalıyorlar.
Muhatap kabul ederseniz, aranızdaki farkı insanlar ayırt edemeyebilir, karıştırılırsınız. Etmezseniz; kendi kusmuklarıyla beslendikleri için, sağa sola salya sümük saldırmaya devam ederler. O yüzden arada, sırada ağızlarına gerçeklerle çarpmakta, kim olduklarını hatırlatmakta fayda vardır. Hadlerini bildirmek için.
Patronlar bunlara kendi aralarında ‘köpek’ der. Köpekler; patron bahçesinden karşı tarafa havlayıp, hırladıkça iyi kuçukuçu olurlar. Ama karşı taraftan patron bahçesine havlıyorlarsa ‘mutlaka ev köpeği’ haline dönüştürülürler. Rahmetli Osman Bölükbaşı’dan naklen Cüneyt Arcayürek’ten dinlemiştim. Demiş ki:
‘Ev köpeği iyidir, kim mama verirse peşinden gider.’
ÇUKURLAR
Kurbağa bütün evreni bataklık zannedermiş… Tıpkı bok böceğinin kendi çukurunu dünya sanması gibi.
Türk basınında bazı kalemler için kavga, yok etme, kaos, saldırı dışında yaşam yoktur. Başka bir şey bilmezler. Yarı cahillikleri, bezirgan yürekleri, erdemsiz ahlakları, onursuz kişilikleri, şerefsiz karakterleri, dönek zavallılıkları, omurgasız gövdeleri onları adeta rüzgar gülüne çevirir. Her dönemin adamı olurlar. Her değere her zaman saldırabilirler, ya da destek çıkarlar. Rüzgarı iyi alırlar. Ama asla inandırıcı olamazlar. Adam dahi sayılmazlar.
Ortak oldukları mahkeme kararlı hortumcuyu dün savunan kalemşörler, bugün ahlak kumkuması, dün ekonomik suça ekonomik ceza diyenler, bugün hortumcuyu asalım diye bağırıyorlar. Dün Susurluk haberlerinden, yolsuzluk dosyalarının yazılmasından sıkılmışlardı: ‘Yeter’ diyorlardı. Bugün ‘Hortumcu’ diye kampanya başlatıyorlar. Ne samimiyet ama!
YEDİRMEZLER
Onlar yakın geçmişte hortumcuların şirketlerinden, yolsuzluk ekonomisinin dümen suyundan nasiplendikleri için yasaları değiştirin diye bağırıp, iktidarlara yasaları değiştirttiler.
Bunu nasıl yaparsınız, diye yazdığımızda, bizi eleştirdiler.
Hortumcuları, yolsuzluk ekonomisinin patronlarını kurtardılar. Şimdi yarattıkları yok etme düzeninin dişlileri arasına aldıkları her zor durumdaki rakiplerinin katlini istiyorlar.
Dün İstanbul Yaklaşımı’nı büyük bir övgüyle kabullendiklerini yazdılar, bugün ondan yararlanan binlerce şirketi bir yana koyup-aralarında ortakları da var-bir tanesine hücum ediyorlar. Bir tek hedefleri var: Çukurova Grubu.
Yok olsun, bitsin, tükensin istiyorlar. Grubun yarattığı ulusal sermaye şirketlerini üleşecekler, yabancı ağababalarıyla. Öyle planladılardı ya! Yağma Hasan’ın böreğiydi ya!
Satılık kalemler bulup lağım halinde bulunan bazı internet sitelerinden yalanlarını yazdırıyorlar. Gizli kamera ekipleri kurup adam izletiyorlar. Satın aldıkları eski ‘yağcı şişman’ köpeklerine yeni görevler vermişler. O da sokakta adam satın almaya çalışıyor, aldığı paralarla. Karanlıkla beslenecekler. Şantaj çeteleriyle iş görecekler. Yazıklar olsun… Elinden geleni ardına koymayanın… Bilip de açıklamayanın…
HEM YARGIÇ, HEM CELLAT
Kendilerini o kadar büyük görüyorlar ki, yargının kürsüsünde onlar, savcının makamında onlar, cellatın tiynetsizliğinde onlar… Yuh olsun…
Köpeklerinin bu yazıdan sonra nasıl havlayacağını da biliyorum:’Etikçi’ o bendenizim, şimdi ‘Tetikçi’ oldu.
-Hoşt. ‘ETİKÇİYİM’ var mı diyeceğiniz?
‘Hortumcuyu, karaparacıyı savunuyor. Transfer parasını aldı, yolsuzlukla savaş bitti’.
-İki kere hoşt.
Birincisi ne bu grup hakkında, ne de grubun sahibiyle ilgili olarak yargının hortumcu, yolsuzluk yapan, hırsız diye bir kararı mevcut. İdarenin ‘para aktardı’ suçlamasını, yargı kararı ‘yok’ hale getirdi. İdarenin de bu iddiayla ilgili açtığı tek dava yok. Danıştay’ın kararını en iyi siz biliyorsunuz!!!
Yalancısınız. Okuma ve araştırma özürlü olduğunuz için, herkesi de öyle sanıyorsunuz.
İkincisi… Transfer parası almadım. Fikren tanıma karşı olduğum için. Eserlerimin, kitaplarımın kullanımı karşılığında telif alıyorum. Emeğimin, uykusuz gecelerimin, alın terimin karşılığını alıyorum. Vergisi de kuruşu kuruşuna ödendi. Hatta adamlarınız aracılığıyla yaptığınız baskılardan sonra, defterdarlık soruşturması da geçirdim. Tekrar tekrar soruşturulmaya da varım. Ya siz, siz de var mısınız şu mallarınızı, servetlerinizi soruşturtmaya? Hodri meydan. Karılarınızın, çocuklarınızın üzerine kaçırdığınız, masa altından cukkaladığınız ‘prim’lerinizin, evlerinizin, paraların hesabını vermeye var mısınız? Bütün akraba ve yakınlarımız dahil soruşturulmaya var mısınız?
Yüreğiniz yetiyorsa, buyrun bekliyorum!
Bitmedi.
İLKELERİM
Son nefesime kadar destekçisi olduğunuz bu katiller demokrasisine, hırsızlar düzenine karşı savaşacağım. Ulusal değerlerden, evrensel barış ilkelerinden asla taviz vermeyeceğim. Korkup sindiğiniz çetelerin, sefil liderlerinin, arkalarındaki güçlerin, hırsızların, yolsuzluk düzeninin yakasına yapışacağım. Bu benim sadece mesleğim gereği görevim değil, yaşam idealim. Buradayım: Çukurova Grubu’nun medyasının başında; beklerim, nasıl isterseniz öyle gelin üzerime.
Ayrıca kulaklarınıza küpe:
‘Korkunun ecele faydası yoktur. Korkaklar bin kere, cesurlar bir kere ölür.’

06 Ocak 2003