16 Ekim 2003
Kemal Derviş ne ilginç bir adam. 57. Hükümet ile ilgili olarak açıklamalarını okuyunca kahkahalara boğuldum. Hüsamettin Özkan-ki dönemin en güç sahiplerinden biri, Bülent Ecevit’in Başbakan Yardımcısı-hayali telefon görüşmeleri gerçekleştiriyormuş. Yani karşıda kimse yok ama Özkan konuşuyor!
-Ben ona dedim ki nankör kedi!…
Kağıt kaplanlar
Ben o zamanlar Kemal Derviş’in dağdan gelip bağdakini kovmasını anlayamamıştım. Ama şimdi her şey yerine oturdu. Derviş bakmış ki Türkiye’de iktidar denilen şey kağıttan bir kaplan, yırtıp atmayı uygun görmüş. Bunun yolu seçimden geçer demiş, başardı. O sırada Hüsamettin Özkan ile İsmail Cem’i de hayli tiye aldı. Neredeyse memleket kurtaran aslan olacaktı. Kuyruk, tramvay misali seçimde kesilince, olmadı. Derviş karşısında bizim o dönem siyasilerin tamamı taşralı kaldılar. Amerikan IMF’sinin kulis üstadı Kemal Derviş hem eğlenmiş hem işini görmüş. Kimse ‘sen ne diyorsun Kemal Bey bu söylediklerin yanlış’ diyemedi. Diyenler de yerinde kalamadı zaten. Çünkü bütün dar kafalı güç sahiplerinin karşısında, oyunlarını daha ayağının tozuyla okuyup sanal telefon konuşmalarını keşfetmiş bir Derviş vardı. Derviş’in fikri, bizim sanal güçseverleri yendi.
Hüsamettin Özkan faktörü
Hüsamettin Bey’in sanal telefon görüşmeleri yaptığını okuyan bir arkadaşım, ‘Biliyor musun bir kere de benim başıma geldi. Biri telefonda sanal konuşma yaparken, telefonu çaldı’ dedi.
Şimdi düşünün yer Başbakanlık binası… Hüsamettin Özkan sanal bir görüşme yapıyor. Odada bakanlarımız var, liderlerimiz var… Ve tam bu sırada sanal görüşme yapılan telefon çalıyor: Dürüliiiiiiii, dürüliiiiiiiiii…
Böyle bir durumda Hüsamettin Bey, ‘Bizim telefonları dinliyorlar yaaa’ dese o dönemin bizim kağıt kaplanları buna inanırdı.
Sanal alemler
Başbakan Yardımcısı bile sanal telefon görüşmesi yapma gereğini hisseden bir ülkenin yurttaşı olarak etrafıma baktığımda bunu o kadar iyi anlıyorum ki! Yalana boğulmuşuz. Bizim oturup gerçekler üzerinden bir konuyu halletmemiz mümkün değil. Çünkü hukuku, güce, bürokrasiyi, gerçeği, dürüstlüğü çıkara kurban etmeye hazırız. Yeter ki istediğimiz gerçekleşsin. Bu uğurda Bakanlar Kurulu’ndan sanal telefon görüşmesi bile yaparız. Düşünün bir kere o kara Şubat’ta, devalüasyon kararı alınan Bakanlar Kurulu toplantısında aslında bizim ağlayarak bu kur sistemini devalüe etmemiz gerekiyor diyen bürokratlarımız sanal görüşmeler yapmış olsunlar:
-Alooo IMF mi? Vallahi iknaya çalışıyoruz, yapmayın, kıymayın bize, Allah aşkına, ne isterseniz yapacağız.
Hayatı sanal politikacılarımız bu sanal konuşmayı nasıl dinlemişlerdir sizce? Bana göre korku ve panik içinde kalmışlardır. Aksi mümkün mü? Yoksa o gece topluca intihar ederler miydi?