25 Eylül 2001
Taş devri insanıyla bugünkü modern insan arasında beyin kapasitesi, kimyası, hücre sistematiği, beyni kullanabilme açısından hiçbir fark bulunmuyor. İnsan beyninin evrimi taş devrinde durdu. Çünkü insan alet yaparak insan olma sürecini beyin evrimi açısından tamamladı.
Fark insanın uygarlık yolculuğunda. Modern düşünce ve topluma doğru yol alışında. Şiddet unsuru yaşamın bir zorunluluğuyken, bu kural değişiyor. Terör insanoğlunun tarım ve yerleşik toplum olma süreciyle karşımıza çıkıyor. İktidar ve güç savaşlarının aracı. Şiddet unsurunun siyasi taleplerle birleşmiş biçimi.
Yani uygarlık yolculuğunun bir anti tezi terörizm. Terörizm konusunda ilk örgütlü eylem İran’da üslenen ve Selçuklulara saldıran Hassan Sabbas taraftarları yani Haşhaşiler. Selçuklu hükümdarının yatak odasına kadar girip, yastığına hançere iliştirilmiş bir not bırakacak kadar etkiliydiler.
Alamut Kalesi’nde afyon ve türevi uyuşturucular, güzel kadınlar ve inanılmaz güzellikte bir bahçe oluşturup, intihar komandolarını hedeflere gönderiyorlardı.
Bugün uygarlık, güç ve paranın kontrolü üzerine bir kavga ve terör hareketi var. O zamankinden çok farklı değil. Terörün bin bir yüzü var farklı olarak.
Soğuk savaş sonrası zengin ülkelerin terörü başka, yoksulların başka idi. Ama öyle bir dünya oluştu ki, aradaki uçurumları kanla kapatmak isteyenlere gün doğdu. Sosyal yönü olmayan politikalar, vahşi kapitalizm ve yoksulun dayanılmaz sefaleti terörün yeni körükleyenleri.
Yeni dünya düzeninde olaylara şekil verenler çoklukla kara dünyanın gelişmişleri. Onlar ekonomiyi ellerinde tutuyorlar çünkü. Uyuşturucu, kara para trafiği, silah ve diğer kaçakçılık baronları yeni dünya düzeni içindeki kapitalizme öylesine bir darbe vurdular ki, kendi sistematikleri içinde kurulan dünyada kendilerine yer açmış oldular. Çünkü uygarlığın ilerleyişini kestiler.
Şimdi savaş zamanı. Akılla, bilgiyle değil kanla eğitileceğiz. Amerika uygarlığın sembolüydü. 1979 yılından sonra gizli servisinin elinden adam öldürme, iktidar düşürme, kara ve örtülü operasyonlar düzenleme yetkisini almıştı. Şimdi bu yeni düzen terörizmine uydu ve savaş baltalarını çıkardı. Bundan sonra en az 20 yıl boyunca kimin neden ve ne için öldürüldüğünü bilemeyeceğiz. İktidarların neden düştüğünü, yerlerine beş para etmez adamların nasıl oturduğunu anlamayacağız. Yani uygarlık şimdiden o kadar çok şey kaybetti ki?
Şimdi Amerikan halkının ve müttefiklerinin yok olan sağduyusunu, yaralanan egosunu şiddet ve savaşın kötülükleriyle tamir edeceğiz! Bundan daha büyük bir hata olabilir mi? Yapılan şey tamir olmayacak. Şimdi bir fırtına ekilecek Ortadoğu ve Asya üzerinde. Sonuçta kasırga biçilecek.
Uygarlık, barbarlıkla karşı karşıya mı? Yoksa barbarların kavgasını mı izleyeceğiz? Bir barbar ile bir başka barbarın savaşını her zaman en barbar olan kazanır. Oysa uygar olmayı başaran ile barbar arasında bir kavga olsa, inanın böyle yapılmaz. Sonuçta da uygar olan kaybetmez. Taş devri insanı ile bugünkü arasındaki farkı, bu yeni kavgada göreceğiz.
Usame bin Ladin ve beklenen savaş
Usame bin Ladin ile Türkiye ilişkisi geniş bir yelpazede bulunuyor. Ladin’in adamları arasında, yani onunla savaşanlar safında Türk “mücahitler” de var.
Bir de Ladin ailesinin Türkiye’de yatırım ve ortak olduğu işler var. Geçtiğimiz aylarda bir şirkete ortak olmak isteyen Ladin ailesinin fertlerine SPK olur vermek konusunda epey düşünmüş MİT’e bile danışmıştı.
Ladin ile ilgili Türk güvenlik birimlerinde hep bir alarm durumu vardır. Geçenlerde bir raporda gördüklerim bu konunun kafalarda ne kadar canlı ve taze tutulduğunu da gösterdi bana.
Rapordan okuduklarımı aldığım notlar kadarıyla yansıtayım önce:
“İsrail pasaportu taşıyan (2) Afganistan vatandaşının ülkemizde bulunan ABD ve İsrail büyükelçilikleri ile bu devletlerin ilimizdeki vatandaşlarına karşı saldırıda bulunacakları Emn. Gnl. Müdürlüğü’nün 19.10.1999 gün ve 4999 sayılı yazılarına istinaden.
Usame bin LADİN’in önderliğini yaptığı AL – QAİDA adlı gruba mensup (6) kişinin Türkiye’de ABD ve İngiliz diplomatik misyonlarına karşı eylem yapacakları.
Emn. Gnl. Müdürlüğü’nün 11.10.1999 gün ve 3987 sayılı yazılarına istinaden.
Taliban ve Usame Bin LADİN taraftarlarının, 24.08.1999 günü Afganistan Kandahar’da Taliban liderinin evinin yanındaki bir araca konan ve kimsenin üstlenmediği bomba patlama olayının ABD tarafından terörist olarak suçlanan Usame Bin LADİN’i Talibanların teslim etmesini sağlamak amacıyla gerçekleştirdiklerine inandıklarından ABD ve İngiliz büyükelçiliklerine bir saldırıda bulunabileceği. Emn. Gn. Müdürlüğü’nün 31.08.1999 gün ve 199269 sayılı yazılarına istinaden.
Usame Bin LADİN’in Afganistan’daki Derunta Kampı’nda eğitim gören ABU DAWOOD (K) isimli, 17 NiSAN 1999 tarihli B716908 nolu pasaportunda, doğum yeri Al Jaadh ve Annewinin, adı Azizah olarak gözüken Suudi vatandaşı Badr bin ALEGHAMDi’nin temmuz ayında Türkiye’ye gelmek üzere Arabistan’dan ayrıldığı ve ABD ve İngiliz büyükelçiliklerine saldırı planı içerisinde olabileceği.
Emn. Gnl. Müdürlüğü’nün 13.08.1999 gün ve 187594 sayılı yazılarına istinaden.
Usame bin LADİN’e bağlı unsurlardan (8) şahsın ABD ve İngiliz büyükelçiliklerine bombalı saldırı düzenleyecekleri, bu şahıslardan (4) kişinin muhtemelen Kürt orijinli, diğer (2) kişinin Cezayir asıllı Arap olduğu, bu şahıslardan (6)’sının 11.07.1999 tarihinde İran’dan Türkiye’ye giriş yaptığı, diğer (2) şahsın halen İran’da bulunduğu.
Emn. Gnl. Müdürlüğü’nün 30.07.1999 gün ve 177003 sayılı yazılarına istinaden.”
Bunlar sadece Türkiye’de bir güvenlik birimine ulaşan bilgiler. Bütün Batı’yı düşünün. Sorum şu:
Sizce bu savaş beklenilmiyor muymuş?