Amerika’nın Irak’a ilan ettiği, ama saldırısını henüz gerçekleştirmediği bu savaş, Türkiye’nin savaşı mıdır? Hayır. Savaşa neden olan konu; terörizm, Türkiye dahil bütün insanlığın sorunudur. Irak’ın bu konuyla ilgisini ve alakasını (11 Eylül saldırıları kapsamında) ortaya koyacak bir tek belge ve bilgi yoktur. Silahlanma
(Kimyasal dahil) sorunu ise savaşın nedeni, bu daha çok savaşı açanların sorunudur. Üstelik bunun ticaretini de yapanlar onlardır.
* * *
Irak ile Türkiye bin yıldır komşu. Komşusuyla Türkiye arasında şu an savaş nedeni olacak bir durum yok. Irak’ın yönetim biçimini savaş nedeni sayanlar, İran, Suriye ve diğerleri için ne yapacak bilemiyorum. Bir gün döner Türkiye’yi de bu noktada eleştirilerse ne olacak Batılı dostlarımız? Bu nedenle Türkiye’nin savaşı değildir bu. Amerika ve Batılı ortaklarının yani kapitalizmin yeni paylaşım savaşı yaşadıklarımız. Bunu böyle görmez ve algılamazsak daha baştan kaybederiz.
Körfez Savaşı da aynı gerekçelerle çıkmıştı. Sonuçları açısından o savaştan ne elde ettik? Hiçbir şey. Neler kaybettik? Saymakla bitmez. Bu savaşın Türkiye’nin savaşı sayılması için uygun gerekçeler ve sonunda ne elde edeceğimizin belirlenmesi gerekir. Bu dahi savaşı haklı çıkartmaz.
Amerika diyor ki, bu savaş sonucunda Türkiye kendi coğrafyasında çok büyük avantajlar sağlayacak.
Bunlar;
1- Bölgede yeni düzen içinde etkin olacak,
2- Dost ve komşusu Irak’ın yeniden yapılanmasında rol oynayacak,
3- Bölgedeki Türkmenler ve Kürtler üzerinde etkisi artacak,
4- Ekonomik olarak çok şey kazanacak.
* * *
Bunların hepsine savaşa hiç dahil olmadan da sahip olabilir Türkiye. Amerika yine diyor ki: ‘Irak’ı vurayım, Kuzey kesiminde sen etkin ol, ama Irak’ın toprak bütünlüğü için gireceğin yerleri ben belirleyim, sana çık deyince hemen çık. Ayrıca 90 bin askerimi de senin üzerinden Kuzey Irak’a geçirmeme izin ver.Orada yerleşmeme ses çıkartma. Sonrasında olacaklara da gözünü kapa’.
İyi de Amerika, Irak ile savaşmasa toprak bütünlüğü zaten yerli yerinde duruyor. Bölgedeki Kürtler’i Amerika ve Batı desteklemese onların da bir şey yapacağı yok. Türkiye’nin önüne konulan bu gerekçeler yaşadığımız yeni paylaşım savaşını Türkiye’nin savaşı yapacak şeyler değil.
Bunlar tıpkı Körfez Savaşı’nda olduğu gibi Türkiye’nin başına bela olacak şeyler. Bu savaşı Amerika bizim sınırlarımıza kadar taşıyacak ve savaşın zararlarını inanılmaz ölçüde hissedeceğiz.
Bu savaş Türkiye’nin ekonomisini, sosyal yaşamını, iç dengelerini, ordusunu, zora sokacak. Savaş sonrasında Türkiye ne kazanacağını bilmeden, ne alacağını ve ne vereceğini görmeden, sadece duygusal yorumlar ve Amerika’nın bastırmasıyla savaşa giremez ve bu savaş ‘bizim savaşımız’ olamaz.
Türkiye, Amerika ile masaya oturmalı ve ayrıntıları konuşmalıdır. Kuzey Irak ne olacak? Kerkük, Musul ve petrol alanları ne olacak? Türk ekonomisine hangi koşullarda, ne kadar katkıda bulunacaklar?
Bunlar belirlenmeden Türkiye’yi savaşa sokmak en büyük hata olur. Türk hükümeti de, Genelkurmayı da bu noktada çok haklıdırlar. Hükümetin savaşa karşı tutumunu sonuna kadar desteklemek ve yardımcı olmak lazım.
Ankara yoğun bir biçimde savaşa nasıl dahil olacağını tartışıyor. Askeri birlikler gönderilecek mi yoksa savaşın lojistik destek gerektiren bölümlerine dahil olunarak mı olay geçiştirilecek? Amerika Türkiye’den aktif, etkin ve sıcak katılım bekliyor. Ancak bunların karşılığında ne kazanılacağının vaatlerini masaya koymuyor. Genelkurmay geçmiş tecrübelerden ve olayların gelişiminden sonuçlar çıkartarak soğukkanlı tutumunu sürdürüyor. Eğer Türkiye bu yeni paylaşım savaşında soğukkanlılığını yitirir, ne istediğini, ne elde edeceğini hesaplamadan boş vaatler ve hayaller peşinde çatışmalara girerse hiçbir şey kazanamayacağı gibi yeni yüzyılın büyük şanslarını da şimdiden kaybetmiş olacak.
15 Ocak 2003