Talabani’nin Türk Dışişleri yetkilileriyle 11 yıl önceki görüşmeleri, bölgede kimin sözünün nereye kadar geçerli olduğunu kanıtlıyordu. ABD o zamanlardan ağlarını örüyordu.Türkiye, yaşadığı ‘Avrupalı mı olalım, Amerikalı mı?’ çatışmasında, arada sıkıştı.
PKK terörü ve Türkiye’nin iç denge arayışlarına bir de Avrupa’nın, Kürt kartını ezici ve Türkiye’yi yıkıcı anlamda kullanmaya kalkması eklenince, Amerikan politikalarının ‘siyasetimizin belirleyeni’ durumuna geçmesi kendiliğinden oldu da bitti bile
Kürdistan Yurtsever Birliği (KYB) Lideri Celal Talabani’yle 26 Haziran 1992 günü Ankara’da Türk Dışişleri’nin üst düzey mensuplarının yaptığı toplantının tutanaklarını yayınlamayı sürdürüyoruz. (Toplantıya katılanlar, İstihbarat Araştırma Dairesi Başkanı Büyükelçi Cenk Duatepe, Burhan Ant ve Türkekul Kurttekin. Talabani’ye Ankara’daki İrtibat Görevlisi Serchill Kazzaz eşlik etmektedir)

Irak ile Suriye birleşir mi?
Kurttekin: Gazetelerde yayınlanan demeçler bazen çarpıtılabiliyor. Bu bakımdan sizi uyarmak istedim.
Talabani: Açıkça söyleyeyim, artık biz Araplar’la mücadele edeceğiz. Bugün Irak için bir komplo hazırlandığını, buna göre, Irak Baas Partisi’nin yapısının değiştirilerek Irak’ın Suriye’yle birleşmesinin öngörüldüğünü biliyoruz. Zaten bu tür planlar yıllardır tatbik edilmek isteniyor. Biz Araplarla iç içe yaşadığımız için Arap meseleleri ve Araplar’ın birleşmeleri yönünde el altından sarf edilen gayretleri bilmiyor değiliz. Zaten biraz evvel bahsettiğiniz demecimde de bunu vurgulamak ve bu tür bir olasılık halinde Arap dünyasının dışında kalacağımızı belirtmek istedim.
Duatepe: Musul Vilayet Konseyi ile ilgili girişimin arkasında kimin olduğunu biliyor musunuz?
Talabani: Biz bunun Türk askeri çevreleri tarafından desteklendiği izlenimini edindik. Musul Vilayeti Projesi’nin hukuki temelini hazırlamış olan Bay Keller bana, projenin üst düzeyde bazı askeri makamlarınızla görüşüldüğünü söyledi. Türkiye tarafından desteklendiğini düşündüğümüz için de karşı çıkmadık. Doğru söylemek gerekirse bunu Türkiye’nin kara kaşı, kara gözü için değil, bizim işimize de geldiği için destekledik. Musul, Türkiye ile birleşirse bu bizim de Türkiye ile birleşmemiz için bir ön adım teşkil eder. Bakın size samimi olarak fikirlerimizi söylemek istiyorum. Biz gerçekçiyiz. Bağımsızlık peşinde değiliz. Eğer bir ülke ile beraber yaşamamız gerekiyorsa bunun Türkiye olmasını istiyoruz. Musul, Türkiye’ye geçerse Türkiye’nin petrol sorunu kalmaz. Biz de Türkiye ile birleşirsek, PKK sorunu da ortadan kalkar. Biz de sizinle aynı parlamentonun çatısı altında konuşuruz. Ben bunu Sayın Başbakan’a dahi söyledim ve Sayın Başbakan bu fikrime güldü. Bizim içten dileğimiz bu, demokratik bir ülke olan Türkiye sadece bizim için değil, başkaları için de çekici bir ülke olmaya başladı.
Duatepe: Musul Vilayet Konseyi girişiminin arkasında Türkiye yok. Bunun Türk askeri çevrelerince desteklendiği yolundaki görüşü ilk defa duyuyorum. Bu kişiler filhakika önce askeri yetkililerimizle temas etmişler, onlar da bize gönderdiler. Mesele bundan ibaret.
KYB Temsilcisi Kazzaz: Buradaki otel masrafları olan 128.000.000 TL.’sını kimlerin ödediğini merak ediyorum.
Talabani: Bu işin arkasında Almanlar’ın ve petrol işinden büyük kazanç sağlamayı uman Avrupalılar’ın olduğunu düşünüyorum. Yanlarındaki Keller adlı şahıs bunları yönlendirip idare ediyor. Ancak tekrar ifade edeyim ki, Musul Vilayet Konseyi ile ilgili olarak sunulan proje son derece iyi hazırlanıyor. Çok iyi bir çalışmanın ürünü. Bunu kimin hazırladığını merak ettim. Amerikalılar da, İngilizler de bunu bilmediklerini söylüyorlar. Ben zaten Türkiye ile birleşme fikrimizi üst düzey Amerikan yetkililerine açmak, işe karışmak istemiyorum. ‘Bu Türkiye’nin meselesidir’ dediler ama menfi bir tepki de göstermediler.
‘Her şey ABD’nin tutumuna bağlı’
Kurttekin: Bizim 70 yılda gerçekleştirdiklerimizi, üstelik bunları petrolsüz gerçekleştirdiğimizi dikkate aldığınızda bu tür projelerin bizim için önemli olmadığını takdir edersiniz.
Talabani: Çok diplomatça davranıyorsunuz. Artık eski politikalarınızı bırakın. Musul’u alın ve biz de sizinle birleşelim. Beni üst düzey askeri yetkililerinizle de görüştürmenizi istiyorum. Jandarmayla pratik önlemler için görüşüyorum, ancak ben askerlerle görüşmek istiyorum.
Duatepe: Sayın Başbakan burada olmadığı için bu talebinizi daha sonra değerlendirebiliriz. Muhalefet grupları olarak Viyana’da ne kararlar aldınız?
Talabani: Ana fikir, bir hükümetin kurulması oldu. Erbil’de kurulmasına karar verilen hükümeti, Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerin de tanıyacaklarını ümit ediyoruz. Ancak her şey ABD’nin tutumuna ve bu işe ne diyeceğine bağlı. Heyet ABD’ye gittikten sonra fikirlerin netleşeceğini umuyoruz. Bu arada bizim ihtiyaç duyduğumuz bazı maddelerin Kuzey Irak’a geçirilmesi için yardımlarınızı bekliyoruz. Örneğin sigara fabrikası için getirdiğimiz kağıt, Kapıkule’de bekliyor. Sayın Başbakan buna müsaade edileceğini söylemişti.
Duatepe: Bu konuda Sayın Ant size cevap verecek. Ancak Sayın Başbakan’ın bu sigara kağıtları için özellikle bir talimat vermeden, genelde Kuzey Irak için neler yapılabileceğini sorduğunu hatırlatmak isterim.
Ant: Kuzey Irak’a mal sevkiyatı için Birleşmiş Milletler Yaptırımlar Komitesi’nin müsaadesi gerekli. Eğer söz konusu sigara kağıtları için bu müsaade verilmemiş ise Kuzey Irak’a gitmesini sağlamamız söz konusu olamaz. Biz elimizden gelen kolaylığı göstermeye çalışıyoruz. Örneğin bir İsveç NGO’su tarafından Kuzey Irak’a gübre ve tahta sevkiyatı için yapılan başvuruları Yaptırımlar Komitesi kabul etmiş. Ama takdir edersiniz ki kararları biz almıyoruz. Bu konuda BM çok hassas davranıyor.
Talabani: Yaptırım Komitesi’nin kararları zaten ihlal edilmiyor mu? Kuzey Irak’tan getirilen ihtiyaç dışı mazota göz yumulmuyor mu?
Ant: Bunu bizden herkes talep etti ve başta BM istedi. Çünkü size sağladıkları insani yardım projeleri için gerekli malzemeyi taşıyacak kamyon bulamıyorlardı. Biz de zararımıza olmasına rağmen kabul edilebilir bir miktarın sevkine izin verdik.
Talabani: O halde bize yardımcı olamayacaksınız. Biz de bu malzemeyi İran üzerinden geçiririz. Bir seneden beri sizden talep ettiğimiz hiçbir şeyi sağlayamadık. Bundan üzüntü duyuyoruz.
——————————————————————————-
‘Tilki’ Talabani’nin o günlerde söyledikleri bugün de geçerli
Görüşmenin sonunda Talabani, Muhalif Grupları temsilen bir heyetin Türkiye’yi ziyaretinin, ABD ziyaretinden sonra gerçekleştirebileceğini düşündüğünü söylemiştir.
Bölgede kimin sözünün nereye kadar geçerli olduğunun bu tutanaklardan daha iyi kanıtı olabilir mi? Amerika o zamanlardan ağlarını örüyordu.
Aslında o dönemde Talabani’nin söyledikleri bugün de geçerli. Türk kamuoyunda ‘yalancı’, uluslararası alanda ’tilki’ diye bilinen Talabani doğruları söylemiş ama, Türkiye ne yazık ki bir şey yapamamış. Türkiye, içinde yaşadığı ‘Avrupalı mı olalım, Amerikalı mı?’ çatışmasında arada sıkıştı. Bunda Türkiye’nin içten yıpratılmasını sağlayan ayrılıkçı PKK terörü en etkili unsurdur. Türkiye’nin ekonomik kaynaklarının yönelimi, askeri mekanizmaların iç politikadaki etkin kullanımı ve bunların PKK terörü ile destekli, siyasal İslam’ın yükselişiyle geldiği iç denge arayışları, tercihlerini yapmakta olan Türkiye’yi zorladı. Buna bir de Avrupa’nın Kürt kartını ezici ve Türkiye’yi yıkıcı anlamda kullanmaya kalkması eklenince, Amerikan politikalarının siyasetimizin belirleyeni durumuna geçmesi kendiliğinden oldu da bitti bile. Öcalan’ın yakalanmasına kadar geçen süreçte Avrupa’nın tutumu inanılır gibi değildi. Amerika bu noktada da Avrupalılar’ı yendi. Öcalan’ı ortak bir operasyonla Türkiye’ye verdi.

07 Şubat 2003