ABD’nin Kuzey Irak’ta Kürt devleti istemediğini düşünen Çiller, ABD ziyareti sırasında Türkiye’nin zararlarının karşılanması için Başkan Clinton’a sınırların yeniden çizilmesini önerdi
ABD Başkanı Bill Clinton, 1995 yılında Tansu Çiller ile yaptığı baş başa görüşmede ‘Saddam’ın gitmesini’ istediklerini söyledi. Amerikan tarafı direniyordu. Çiller bunu 24 Nisan 1995’te Ankara’daki MGK toplantısında da aktardı. Ama Clinton’ın ne dediğinden daha önemlisi, Çiller’in neler söylediğiydi. Çiller, aslında o görüşmede bugünkü operasyonun temelini oluşturacak şeyler söylemişti. Ankara’da bu sözler dalga dalga yayılıyordu. Özal, Çekiç Güç’ü isterken ne yaptıysa, Çiller de aynını yapmıştı. Amerikalılar’dan bir sınır değişikliği istiyordu. Amerikan kaynakları, Ankara’dan Çiller’in bu görüşmeyle ilgili olarak şunları dile getirdiğini Washington’a kriptoladılar:
‘Kuzey Irak’a ilişkin olarak, Clinton ile yalnız yaptığım görüşmede bana bunu açıklıkla söyledi, ‘ne istiyorsunuz, çözüm olarak bizden bir destek isteğiniz var mı?’, onu daha sonra büyük toplantıda da ele aldık herkesle birlikte. Yalnız bana şunu ifade etti, dedi ki, ‘seçimden önce bu işin bitmesi için Saddam’ın gitmesi lazım, Saddam’ı götürecek geniş kapsamlı bir operasyon seçim öncesinde gündemde değil’ dedi. Seçim sonrasında gündemde olur mu dedim, güldü. Benim aldığım izlenim seçim sonrasında radikal bir takım işler yapmak isteyeceği doğrultudaydı. Clinton yönetiminin aklında seçim sonrası için Saddam’ın olmadığı bir formül vardı… Üzerinde durmamız gereken şey çözüm nedir? Ancak somut bir çözümü, ne istediğimizi ortaya koymakta sıkıntımız var, bütün dünyanın da var. Uluslararası boyutta oraya bir müdahale istemiyoruz. Hatta sizinle birlikte bir müdahale istemiyoruz şeklindeki yaklaşımımızı da anlayış ile karşılıyorlar, hiçbir talepleri yok orada.
Bizi destekleyecekler
Yalnız bir konuda bize destek vereceklerini gördüm, sınırların düzeltilmesi lazım dedim. Yani, sınırlar yanlış çizilmiş burada. Bu konuda bize herhalde yardımcı olursunuz, çünkü netice itibariyle Körfez Krizi’nin yükü bizim üzerimizde kaldı. Hem boru hattını kapattık, Saddam’ın bundan sonra o boru hattını kapatıp kapatmayacağı doğrultusunda destek veriyorsunuz ama çok büyük sıkıntılarımız oldu, ticaret kaybımız oldu ve terörist meselemiz var ve bu bir günde de bitmeyecek. İşte Suriye’de, İran’da diyorsunuz, sizler bize bu konuda bilgi verdirtmek ihtiyacını hissediyorsunuz. Onun için bu sınır değişikliğini yapmamız lazım. Radikal sınır değişikliği şeklinde bir talebimiz olmadı ama makulü bulmak lazım buna. Onlara somut bir öneri vermemiz şekliyle ABD tarafından destekleneceğini, ama sadece ABD’nin desteğinin tek başına bu konunun çözümü için yeterli olmayacağını, ama bizim hazırladıklarımızı görmeye hazır olduklarını ve prensipte yardıma hazır olduklarını ilettiler. Bu sözü aldım kendilerinden. Onun için bu tip bir radikal olmayan sınır değişikliği için ABD’nin desteğini alacağımızı görüyorum, kendi desteklerinin tek başına yeterli olmayabileceğini de ifade ettiler, ama destekleyecekleri doğrultusundaki görüşleri açık, onun için bu hazırlıkları yaparak, şudur makul isteğimiz şeklinde bir şeyde etkin bir başlangıç noktası bulabileceğimizi görüyorum.’

Teklif askeri rahatsız etti
O sırada Türkiye, Kuzey Irak’ta Çekiç operasyonunu düzenliyordu. 331 km’lik dağlık arazide, 37 bin asker kullanmak üzere çok geniş kapsamlı bir harekat vardı. Amaç bölgede bulunan 2 bin 800 teröristi etkisizleştirmekti. Bunların büyük bir kısmı harekatın bazı şartlara bağlı olması durumundan, özellikle hava şartlarının, bir de Gümrük Birliği’nin etkilenmemesi için harekatın geciktirilmesinden dolayı kaçmıştı. Yani haberdar olmuşlardı. AB ülkeleri operasyonlara karşıydı. Suriye’ye kaçanları vardı. 504 teröristin cesedi bulunmuştu. Ele geçen PKK silahlarının 1995 tarihiyle tutarı 555 milyar TL idi. Asker bundan rahatsızdı. Silahlar Rus, AB ve ABD menşeiliydi.
Türkiye’de MGK üyeleri dışında kimse Tansu Çiller’in sınır değişikliği isteğini bilmiyordu. Konuşmuyordu, konuşmak istemiyordu. Ama o, bu konuda Amerikalılar’la konuşmuştu bir kere.

03 Şubat 2003