03 Eylül 2001
Eyüp Mezarlığı’nın 35 yıllık mihmandarı, “Bir ay kadar önceydi… Küçük Hüseyin Efendi’nin mezarını arayan bir çift geldi. Bilmediğimi söyledim. neden aradıklarını sorunca da sudan bir bahane gösterdiler” diyor
Gün gibi açıkta olan ve gözle görülüp, elle tutulacakken, bir anda gölge gibi kaçıp giden bir zanlı. Yener Yermez. Garih cinayeti zanlısı bir dizi acemilikler sonucu kaçıp gitmese, olayla ilgili sis perdesi cinayet anı bakımından aydınlanacaktı. Ama üst üste gelen hatalar bunu engelledi. Şimdi herkes senaryosu yazıyor. Para sahibi olmak isteyen sokak serserilerinden ünlü olmaya çabalayan ruh hastalarına kadar herkes polisin, savcının önünde. Basın olayla ilgili her senaryoyu ciddiye alınca doğru ile yanlış arasında bir fark kalmıyor. Her şey birbirine giriyor.
EŞİĞİN ÜZERİNE ÇIKTI
Doğruları şöyle bir sıralayalım isterseniz: Üzeyir Garih saat 13.30 sularında Eyüp’te Nakşi şeyhi Küçük Hüseyin Efendi’nin mezarına varıyor. Burada, mezardaki işini bitiriyor ve Hüseyin Efendi’nin mezar bölümünden çıkıyor. Tam eşiği aştıktan sonra, katil ona arkadan ve aştığı mezar eşiğinin üzerinde durarak saldırıyor. Bu sırada karşısında bir kadının bulunması ihtimali var. Çünkü karşısındaki mezarlarda bir kadının parmağından akan kan izleri var. Katil en az 1.85 boyunda olmalı. Üzerine çıktığı mermer eşiğin kendisine sağladığı yukarıda olma avantajını da kullanarak Garih’e sol kulak arkası ve boynuna gelecek şekilde ilk darbeyi vurmuş. Bu vuruş ölümcül.
KATİL SOLAK MI?
Katilin elindeki bıçak iki tarafı kesen bir yüzü diğerine oranla kalınca, kasap bıçaklarını andırıyor. Oluklu tabir edilenlerden. Katil ardından boğazına sarılarak bir eliyle tuttuğu Garih’e diğer elindeki bıçakla vuruyor. Solak olma olasılığı veya sol elini de iyi kullanabilme özelliği göz ardı edilmemeli. Çoğu kalp ve ciğer bölgesinde sırt ve ön kısımda, yanlara yakın; biri göbeğe yakın, biri arka böbrek üstünde çok geniş ve derin yaralar açılmış. Dokuz bıçak darbesi var. Ön kısımdaki bıçak darbeleri üstten aşağıya doğru.
TELEFON BELİNDEYDİ
Bazı internet sitelerinde yayımlanan yok bacağı kesilmiş, cinsel organı parçalanmış, gözü çıkartılmış şeklindeki yayınların tamamı yalan. Böyle Adli Tıp raporu da yok zaten. Garih ile ilgili olarak Alarko’nun dağıttığı ve Garih’in ölümünden bir – iki saat öncesine ait olan son fotoğraflarda, zanlının bulunmasında en önemli araç olan cep telefonu solda, bel kemerine bir kılıf içinde bağlı olarak gözüküyor. Cinayetten sonra kılıf bulundu. Aynı yerde. Ama telefon yoktu. Telefon daha sonra Yener Yermez’de ortaya çıktı. Ama ortalığı kan gölüne çeviren bu cinayette telefonda kan izine rastlanmadı. Telefon beldeki kılıftan düşmüş olmalı.
AMATÖR AMA ACIMASIZ
Garih’i sonra yüzükoyun mezarın önüne bırakmış ve kaçmış katil. Kadın da ortadan kaybolmuş. Polis imdat servisini arayan bir erkek olayı bildirmiş. Ama onun da ne numarası belli, ne de kimliği. Bu kişi olayın tek görgü tanığı da olabilir. Sonra Garih’in telefonunu elinde tutan Yermez’in dolabında çıkan pantolonunun sol cebinin üzerinde bir damla kan bulundu. Bu kan Garih’in kanı idi. Yermez’e katil demek mümkün değil tabii. Katil cinayet anında olabildiğince acımasız, bir o kadar da amatör davranmış. Ruhsal durumu bozuk, öldürmeye eğilimli. Ama cep telefonuna dayanamayacak kadar parasız ve ezik. Kiralık olabilir ama profesyonel değil.
YERMEZ İNKÂR ETMİYOR
Zanlı Yermez’i bu noktada tanımakta fayda var. İlk cinayetinde hem para hem de aşk ve gurur intikamı var. Yermez İstanbul’da girdiği ilişkilerle de sosyal olduğunu gösteriyor. Birahaneler, hemşerilik dayanışmaları, bekar evleri, kızlarla girdiği ilişkiler kimliğini tamamlıyor. Bir zanlı olarak cinayet yerinde ne kadar amatör ise, kışladan kaçarken olağanüstü profesyonel davranıyor. Sonra kaçak durumdayken ailesine ettiği telefonlar da ilginç. Cinayetle ilgili ben yapmadım demiyor. Kaçıyor. Yardım istiyor. En son önceki gün kendisini kovalayan bazı polis ekiplerinden kaçmayı başardığı söylendi bana. Belki ona benzeyen başka biriydi.
KİM DESTEK VERİYOR?
Artık telefon kullanmıyor. Bankamatik kartını kaptırdı. Bu arada kartı kaptıranın o mu yoksa bir başkası mı olduğu da belli değil. Çünkü kart üzerinde parmak izi yok. Ya kartı çıkartırken banka görevlileri hatayla sildiler karttaki izleri ya da yerine bir başkasını yolladı para çekmeye. O yakalanana kadar bu bir bilinmez olarak kalacak. Bugüne kadar teslim olmaması da hayret verici. Sığınacak, lojistik destek alacak birilerine ulaşmış olması ihtimali yüksek. Başka türlü bu kadar uzun süre kaçması çok zor ya da inanılmaz becerikli ve sabırlı bir adamla karşı karşıya polis.
KADIN TÜRBANSIZDI
Garih’in Eyüp mezarlığında ziyaret ettiği Nakşi şeyhini son dönemde bazı kişiler de merak etmişler. Mezarlığın mihmandırı, Küçük Hüseyin Efendi’nin mezar yerini bilmiyor örneğin. 1930’lu yıllarda ölen bir kişi onun dikkatini çekmemiş. 35 yıldır mihmandar. Ama bir ay kadar önce bir kadın ile adam kendisine başvurup Küçük Hüseyin’in mezarını sormuş. Kadının örtüsüz oluşu dikkatini çekmiş. Çünkü daha çok türbanlı bayanlar bu tür yerleri soruyormuş. Mihmandar ne için aradıklarını sormuş ama sudan bir neden göstermişler. Sonra kim bilir diye sormuşlar. O da bir dergahı adres göstermiş. Ama mezarı soranlar o dergaha ve ismini aldıkları şahsa hiç başvurmamışlar.
MUSEVİLİĞİ ARAŞTIRMIŞ
Bir bilgi de kışladan. Yermez, etrafına cinayet öncesinde “Bu Musevilik, Yahudilik nedir diye sormuş”. Şimdi cinayetin bulguları üzerine düşünelim. Garih’e arkadan gelerek saldırılması, önceden kabaca da olsa bir planlamanın yapıldığını gösteriyor. Hiç boğuşma izi yok. Bu, olay öncesinde bir kavga yaşanmadığının kanıtı. Olay yerinde kan izi bırakan kadın, kim? Neden orada? Tanıdığım bütün Musevilere aynı soruyu sordum. Üzeyir Garih neden bu sıklıkla bir Nakşi şeyhinin mezarına gidiyordu? Yanıt vermekte zorlanıyorlar. Verdikleri yanıtlar kendileri için de yeterli değil.
NEDEN KUTSAL GÜNDE?
Niçin Musevilikte kutsal gün olan ve mezarlık ziyaretinin yapılmadığı cumartesi gününü Eyüp’te bir Nakşi şeyhini ziyarete ayırdı? Bu mezarlık ziyaretinin gizini kaldırabilsek, olayla ilgili karanlık senaryolara daha net bakabilme olanağına kavuşacağız. Çünkü bu ziyaret ve sonuçları üzerine üretilen spekülasyonlar basit gibi gözüken bu olayın arkasında bambaşka güçlerin de olabileceğinin işaretlerini içeriyor. Eğer Yener Yermez bir azmettirici ve onun sağladığı olanaklarla ortalıkta dolaşıyorsa, o azmettiricinin kim olduğu, onun arkasında kimlerin bulunabileceği de önemli. Bakarsınız o karanlık ellerin sahipleri Türkiye’nin dışına kadar uzanır.
PEŞİNDE BAŞKALARI VARSA?
Bunlar hep senaryo ve üzerine üretilen komplo teorileri. Eldeki bulguları sıraladım. Bence olayı bu komplo teorilerinden ve varsayımlardan uzak, deliller ışığında çözmekte yarar var. En kötü şey senaryo bolluğudur. Bunu sağlamak için pek çok başıbozuk adam ve etkili çevreler çıkar ortaya. Bütün bunları bir kenara atıp Yermez’i bulmakta yarar var. Polisi uyarıyorum. Belki de bu birinci derece zanlıyı sadece siz aramıyorsunuz. O da sadece sizden kaçmıyor. Elinizi çabuk tutmanızda yarar var. Ölü bir Yener Yermez işe yaramaz. Onun yaşaması için çaba göstermek ve bulmak polisin, hatta bütün güvenlik birimlerinin birinci görevi olmalıdır.
Dört kadın bugün hâkim önünde
ELVAN EZBER
Aralarında Pınar Konuşkan’ın da bulunduğu dört kadın, Asayiş Şube Müdürlüğü’nden çıkarılarak Şişli Etfal Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildi. Konuşkan ve üç arkadaşının bugün Eyüp Adliyesi’ne çıkarılması bekleniyor. Bu arada, Eyüp’te fuhuş yaptığı gerekçesiyle yakalanan 17 yaşındaki G.T’nin de Garih cinayetiyle ilgili bilgisine başvuruldu. Eyüp Adliyesi’nde nöbetçi savcı tarafından sorgulanıp serbest bırakılan G.T., gazetecilerce görüntülenmemesi için polis tarafından adliyenin arka kapısından çıkarıldı.