25 Mart 2002
Sudi Özkan aradı. Konuştum. Basın toplantısında “kendi dürüst, düzgün ve insan sevgisiyle dolu kişiliği ve kimliğini gazetecilere anlatmak istediğini” söyledi. Ama araya ben girince olmadı biliyorsunuz bu toplantı.
Basın toplantısına katılacak gazetecilerin masraflarını karşılamanın ise “önemli bir şey olmadığını, çok ucuza Türkiye’den kumar adasına turların düzenlendiğini” aktardı. Araştırdım St. Martin Adası’ndaki kumarhane için Sudi Özkan’a çok sayıda müşteri götürülüyor turlarla, hem de vizeye bile gerek olmadan. Yani kumar için her yol mübah.
Sudi Özkan’a göre kendisi hakkında yanılanlar şöyle sıralanıyor: Birincisi ben, sonra devlet. Maliyeciler hatalı, mahkemeler olayı bilmiyor, ben kendisini tanımıyorum. Onu tanıyan herkes çok seviyor. Sonra ona ilişkin yazdığımız, dile getirdiğimiz gerçeklerin sevgiyle ne alakası varsa… O, insan sevgisiyle dolu bir insan. Sevgi dolu adama neden kaçtığını sordum yanıt yok. Devlete olan 1 milyar dolar borcunu neden ödemediğini sordum, “O hesabı yapan maliyeciler yanlış yapıyorlar, herkes yanlış, üstelik o kadar borç yok” dedi. Herkes yanlış Özkan doğru! Hep öyle olur ya!
Çok ilginç bir görüşme olacak
Bunları kendisi için Sudi Özkan dile getirdi. Sonra da beni önce reddettiği yüz yüze görüşmeyi gerçekleştirmek için kumar adasına çağırdı. Ben de kabul ettim. Nisan ayında kameramızı alıp Sudi Özkan ile röportaja gideceğiz. Yol paramızı, her masrafımızı kendi kurumumuzdan, Kanal D’den karşılayacağız. Her kuruşun belgesini de isteyene göstereceğiz. Sudi Özkan’a hiçbir gebeliğimiz olmadan, elimizdeki belgelerle karşısına dikilip ona sorularımızı dobra dobra yönelteceğiz. Hem de ne sorular! Bakalım neler diyecek? Telefondaki kadar heyecanlı olursa Sudi Özkan, çok ilginç bir röportaj olacak.
Bu arada kumarhaneleri ısıtıp ısıtıp Türkiye’nin gündemine getirenler için bir not. Sudi Özkan dahil Türkiye’den ayrılıp dışarıda kumarhane açanlar tatlı kazançlarını yitirdiler. Türkiye’deki kadar asla kazanamıyorlar. Dertleri Türkiye’de yeniden kumarhane açtırıp uyuşturucu ve kara parayla yeniden karanlık krallıklarının bayrağını dalgalandırmak olanlar boşuna çabalamasınlar. Türkiye’de bir daha bu karanlık ellerin kirleteceği yer bulmalarına bu halk izin vermeyecek. Ankara’daki siyasetçiler ile bürokratlar da kumar için kıllarını kıpırdatamazlar. Bu halk kumarhane pisliğini Türkiye’ye bulaştırmak isteyen siyasileri sandıkta, bürokratları sokakta rezil eder, rezil.
Mafya, para, şike: İşte futbol
Türkiye’de halkın umutlarını, sevdasını, parasını alan futbol kulüplerinin içinde oldukları duruma bir bakın. İçlerinde birkaçı hariç alın birini vurun ötekine. Kulüp başkanı olmak için yarışanlara bakın! Bunların ne sporla ne de spor ahlakıyla bir ilgileri var. Bu ülkenin federasyonu, spor adamı hepsi bir garip. Hakemlik müessesesinin durumu ortada. Bunlarla mı Türkiye’de spor kulüpleri sivil toplum örgütü olacak. Mafyayla iç içe, şikeyle kardeş, para dışında bir değer tanımayan futbol dünyası mı sporu yüceltecek? Olmaz olamaz.
Beşiktaş kokainman Daum’la, ona yalanlarla destek olan yönetim kadrosuyla hesaplaştı mı? Hani yargılanmıyordu Almanya’da? Fenerbahçe mafyayla kavga ediyor mu? Galatasaray bunlardan farklı mı? Hayali ihracatçı başkanlarından kurtulabildiler mi? Trabzon’da olanları anlatmaya bile gerek yok.
Kapitalizme bile şike yaptılar
Borsaya kotalar, ama haksız rekabete sesleri çıkmıyor. Real Madrid ile oynuyor Barselona bir de gelip aynı hafta Galatasaray ile oynuyor. Bu takımların hepsi borsadalar. İyi de o hafta Galatasaray’a maç yaptırmayınca bu kapitalizmde korumacılık, kayırmacılık ve ayıp olmuyor mu? Borsada hissesi olan takımların millilik diye bir değeri olabilir mi? Milli gururun rayici var mı? O da mı satılık oldu? Madem bu alaturka düzende gözünüz yemiyordu, neden borsaya çıktınız? Ne numaralarla, baskılarla borsa işini pişirdiğinizi de bilmiyor değilim ya, o başka yazıya konu olacak.
Bunlar dört büyükler. Bunlar centilmenliğin, spor ruhunun şahikaları. Bunların hiçbirisinin ağzından şikeye karşı, yaşanan şike olaylarına karşı bir tek laf duydunuz mu? Türkiye liglerinde şike belgelendi, 16 kişi çete kurmakla suçlanıyor, kılları kıpırdamıyor.
Türk spor dünyasında şikeyle mücadele edeceğiz. Sporda centilmenliği, dürüstlüğü, yarışma ruhunu dirilteceğiz. Mafyayı, çeteyi, eşkıyayı statlardan, kulüplerden kovacağız temiz bir futbol, spor için canımızla kanımızla kavga vereceğiz diyeni oldu mu?
Neden suskunlar
Niye İlhan Cavcav dernek başkanı olarak kulüpleri temsilen fırlamıyor ayağa? Gaziantep’in hukukçu başkanı nerede? Olanları görmüyor musunuz beyler?
Kulübü paraya boğacaklar, dışarıdan sporcu getirecekler, para, para, para… Dışarıdan hakem de getirecek misiniz beyler? Dışarıdan seyirciye ne dersiniz? Onlar yutmaz bunları ama.
Yazık oluyor yağmur, çamur, güneş demeden sizin renklerinize gönül veren milyonlara yazık. Onlar statlara doğru dürüst, güzel futbol izlemek için geliyorlar. Önceden ayarlanmış, sonuçları belli maçları izlemek için değil. Siz bu kafayla daha çok düşlersiniz o ayarlı maçlara 50 bin seyirci çekmeyi.
Başkanlar, kulüp yöneticileri, federasyon yetkilileri nerede? Bunca belge ve delil sonrasında üç maymunu oynayıp kurtuluruz, biz bu işi bastırırız sanıyorsanız geçmiş olsun. Maymun gözünü açtı. Sokakta ne diye bağırılıyor duyuyor musunuz?
“Mafya, para, şike: İşte futbol.”