22 Haziran 2001
Buradan Devlet Bakanı Kemal Derviş’e her gün soracağım. Sayın Derviş, Yenal Ansen ve diğerlerine ilişkin Halkbank dosyalarını savcılığa ne zaman gönderiyorsunuz?
Bilinen 700 trilyon liralık talanın yargı tarafından ele alınmasını ne zaman sağlayacaksınız? Ne zaman haklarında yolsuzluk savları bulunan kişilerin yargılanmasına izin vereceksiniz? Bunları korumaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? Bunlar korunmaz da yargıda konuşurlarsa, siyasi destekçileri, bürokrat ortakları, işadamı dostları çok mu alınacak ve başları derde girecek? Siz Ansen ve ekibini ne tanırsınız, ne bilirsiniz? Niye koruyorsunuz?
Siz Amerikan yaşam tarzını iyi bilirsiniz, Süpermen ne zamandan beri hırsızın uğursuzun koruma görevlisi olarak çalışmaya başladı? Amerika ayrı Türkiye ayrı mı? Süpermen Türkiye’de neden hukuka karşı?
Kemal Bey dosyalar sümen altında büyümez, küçülür. Ama, o dosyaları tutanlar daha çok küçülür. Tarih Türkiye’de değişimin tam ortasına getirip koydu sizi. Siz elinizdeki o dosyaları yargıya yollamaz, suçlanan memurları korursanız, siz tarihi değiştiremezsiniz, ama yargı sizi değiştirir. Üstelik seçilmiş de değilsiniz, yarın başkalarını koruyacağım diye başınıza iş açılır üzülürüm. Sonra bu koruma görevini üzerinize alırsanız, o kadar çok adamın velayeti üstünüze geçer ki boğulur kalırsınız. Bizde hırsız, devlet kasasından geçinen boldur. Yapmayın… Şu dosyaları yollayın savcıya, yargıya güvenin.
Halkbank nasıl 700 trilyon kaybetti?
Halkbank paralarını hep Leyla’lara bastırdı… Onlar da paraları batırdı.
Örneklere buyurun:
Bankaca Cavit Çağlar’a ait Nergis Holding’e Bursa Şubesi’nin verdiği paralar. Nergis Tekstil, Ziraat Bankası’na olan borçlarından dolayı takipte olduğu halde, bu firmaya ve Cavit Çağlar’a bağlı firmalara toplam 44 milyon dolar ve 1 trilyon 403 milyar lira kredi verilmiştir. Bu krediler bile bile batırılmıştır. Demirel’i ve diğer batak bankaları saymıyorum.
Halk Bankası’nca usulsüz olarak verilen ve batan kredilerin gizlenmesi amacıyla izlenen yöntemlerden birisi de, başka bir şirkete kredi vermek suretiyle batan şirketin hisselerinin satın alınmasını sağlamaktır. Karaköy Şubesi’nin Aslı Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. firmasına (Nazlı Ilıcak’ın anlı şanlı oğlu Mehmet Ali Ilıcak’ın firması) yurtdışından sağladığı kredilerin kontr garantisi olarak 8.5 milyon dolar gayri nakdi kredi verilmiş. Bunlar geri dönmemiştir, ödenmemiştir. Bu yöntemle yolsuzluklarda adı sık sık gündeme gelen şubelerden, adı duyulmamış şubelere risk kaydırılarak denetim elemanları atlatılmaya çalışılmıştır.
1998 yılı Yüksek Denetleme Kurulu raporunda; “… Ancak 1998 yılında bankaca yeni bir uygulama başlatılarak ödeme güçlüğü içinde bulunan firmaları borçları ile devralacak firmalara kredi açılmaktadır. (Örnek; Karaköy Şubesi’nin Meta, Abana Elektrik A.Ş.- Yücehan Transport İth. İhr. San. A.Ş. kredileri. Pasaport Şubesi’nin Demok Kimya Koll. Şti., Adana Şubesi’nin Meyna Tarım Ürünleri’ne verdiği krediler) Bu uygulama kredinin takibe intikalini geciktirmektedir…” denilerek işlemlerle alınan paraların nasıl “geri ödenmese de olur kredisine” dönüştürüldüğü anlatılıyor. Sizce bu uygulamanın amacı bankayı korumak mı?
Uzun süre bekletilmesine rağmen tahsil edilemeyen batık kredilerin gizlenmesinde zaman kazanmayı amaçlayan yöntemlerden biri de, firmanın başka bankalardan alacağı krediler için teminat mektubu verilmesi. Bu yöntem de Halk Bankası garantör olduğundan, başka bankadan kredi alınması oldukça kolaylaşmaktadır. Favori Dinlenme Yerleri A.Ş. için gerçekleştirilen işlemler buna en güzel örnektir.
Ben de bunları Yüksek Denetleme Kurulu raporlarından öğrendim.
Yani Halk Bankası 700 trilyon lirasını göz göre göre, birilerinin cebine pompalamış. Yağma Hasan’ın böreği sanmışlar devlet parasını.
Ya hukuk başa, ya akbabalar Hazine kasasına. Ankara, Ankara sesim geliyor mu?