23 Ekim 2001
“Sayın Özkan,
Dünyanın neresinde isem, Türkiye’yi yakından takip etmek alışkanlığındayım. Sizin yazılarınızı iki sebepten okuyorum.. Bazen çok ilginç bilgiler veriyorsunuz.. benim bildiklerimle paralel oluyor… bir de “Benden” ve “Susurluk’tan” bahseden son yazarsınız!.. Okuyorum çünkü yazdıklarınızda; gerçekle farklılık varsa, okurlarınıza yalancı çıkmamanız için doğruları size bildiriyorum… Daima POZİTİVE ENERJİ… İnsanlara yardım etmeyi seviyorum.
Son defa, Size yazdığım yazının esas teması bildiğiniz gibi “Susurluk” değildi.. Esas tema RÜŞVET’ti!…. Mektubun size lazım olan kısmını kullanmışsınız.. Zarar yok..
Anılarımı hazırlıyorum, bütün yazışmalarım bu olaylar başıma geldiğinden bu güne kadarki bütün yazışmalarımı… 1997’den beri… Cumhurbaşkanı, Genelkurmay, Başbakanlık, ilgili kurumlar, basın, köşe yazarları… ne varsa yayınlayacağım.. Tabii aldığım cevaplar da var… Ve de “Hayat Hikayem”… Bu şekilde, isteyen, şaffaflığımı ve neyin nasıl yapıldığını okuyarak öğrenecek..
RÜŞVET konusundaki önerime ve talebime hiç değinmeyişiniz için, tekrar bir hatırlatma yapabilir miyim?…. Rüşveti ele alsak, deşelesek, büyük iş adamlarını iş almak için rüşvet vermemeğe çağırsak… Ne diyorsunuz?… Susurluk’tan daha mı beter olur?
Son mektubun sonu şöyle idi:
“RÜŞVET’i belki kaldıramayız ama azaltabiliriz.. Bunun için bizi desteklemez misiniz?..”
Bu isteğimi tekrarlayabilir miyim?.. Sayın Özkan,
Saygılarımla,
Ertach Tinar
Özel Not.. Pakistanlı Arkadaşlarım Sn. Müşerref Cumhurbaşkanı olduktan sonra Pakistan’da RÜŞVET AZALMIŞ!..”
Ne garip bir mektup. Bataklığın sahipleri bataklıktan rahatsız oluyor. Hayırdır Ertach Bey? Hangi dağda kurt öldü? Üstelik Dünya Türk İşadamları Birliği Başkanı sıfatıyla yazıyor Tinar bana. Anılarına inşallah Susurluk silahlarında MİT ve Başbakanlık Teftiş Kurulu’na anlattıklarını da ekler. Hayırlısı hayırlısı…
Mafya ile mücadele yasası değiştiriliyor
Şimdiden duyururum. 4422 sayılı Organize Suçla Mücadele Yasası’nı da değiştirecekler. Hazırlıklar sürüyor. İyi olacak sanmayın; hırsıza, mafyaya gün doğacak. Mafyanın işadamı, bürokrat ve siyasetçi destekçileri çok yakınıyor ya yasadan. Şimdi bu yasayı hal yoluna koyacaklar. Millete de iyileştirme diye yutturacaklar. Yazık…
Bir gün Ankara’da sistemin kendini yenileyememesinden, temizleyememesinden yakınırken bir yetkili bana “Bugün bunları şimdi araştırmayabilirler, ama bir belge devlete girdi mi, bir rapor, şüphe belirtildi mi, o iş 10 yıl sonra da olsa adamın karşısına çıkartılır” dedi.
Sorun da bu ya zaten. Türkiye’yi bataklığa çeviren kötülük de bu işte. Geciken adalet, adalet olmuyor. Çalan, çırpanın yanına çok şey kalıyor. 10 yıl sonra açılan yolsuzluk davasını kim takıyor? Cinayet soruşturmasını kim ciddiye alıyor? Sonuçları açısından devletin temizlik mekanizmaları çalışmıyor, çalışmıyor, çalışmıyor. Her yeri bu nedenle karanlık basıyor. Göz görüyor, akıl biliyor, kalem yazıyor, bu yönetim serkeşliğine de yürek dayanmıyor.
İGDAŞ’çı bağırıyor “diğerleri nerede?”
İGDAŞ’ın “BİT” operasyonu çerçevesinde sorgusu devam eden eski Genel Müdürü Fuat Şengün sonunda isyan etti. DGM kapısının müdavimi “Hep niye biz yahu? Recep Tayyip Erdoğan ile Ali Müfit Gürtuna neredeler? Niye onlara dokunulamıyor” diyor.
Nasıl dokunulsun kardeşim? Dokundun mu kırk dereden kırk sular getirtiyorlar adama. Ne DGM kalıyor, ne polis. Her yer kararıyor birden. Memleket hırsızın yüreği mangal, dürüstün feneri çıra olmuş. Bunu sen bilmiyorsan kim bilecek? Anlatın da bari kimlerle kavga edildiğini bütün Türkiye öğrensin. Sen yüreğini ferahlat, Türkiye gerçekleri duysun.