16.08.1999
Kumarhane gerçeği üzerine ne yazarsak yazalım, bu lobinin etkinliği tartışılamaz. Çünkü arkasında çok büyük rantlar var. Geçtiğimiz aylarda bu lobi kumarhanelerin yeniden açılması için atağa kalkmıştı ki olayın farkına varan Turizm Bakanı Erkan Mumcu onları yerlerine oturttu. Oysa ona gelmeden bu lobinin etkinliği kesilmeliydi. Çünkü Türkiye son dönemde yaşadığı karanlık mafya dönemini kumarhane patronlarının etkinliğinde geçirdi.
Susurluk kazasının ortaya çıkardığı gerçekler, Ömer Lütfü Topal’ın öldürülmesi hep bu rantın paylaşım kavgasının sonucunda gerçekleşti. Ama bizde olaylar değerlendirilirken, arkasındaki güçlere ve gerekçelere bakılmıyor. Susurluk sonrasında olaylara arkasında ne vardı, ne paylaşılacaktı, bu insanlar neden öldürüldü diye bakılmadı. Davalar ortada… Türkiye’nin gözü bu davaların üzerinde, ama sonuç ne? Araştırmalar sizce yeterli ve bütün gerçekleri gözler önüne serecek boyutta mı? Bizce değil. Çünkü olaylar bize gösteriyor ki, arka planda duran ama işleri idare edilenlere ulaşılmış değil. Gerçi olayın sahne önü aktörlerinin ne kadar üzerine gidilebiliyor, o bile meçhul.
Bu köşede Ömer Lütfü Topal olayının ekonomik boyutunu gözler önüne sermeye çalışan pek çok belge ve bilgiyi yayımladık. Sadece Topal’a değil, onun kumarhanelerinin bulunduğu otellerin sahiplerine ve işletmecilerine de sorular yöneltmek gerektiğini vurguladık. Topal’ın servetinin kaynaklarına ve ortaklarına bakmak gerektiğini belirttik. Onun kanlı ve karanlık üzünü oluşturan çete ve uyuşturucu olgusunun ayrıca incelenmesi gerektiğini vurguladık.
Sorulmayan sorular
Şimdi sizlere bu konuda bir belge açıklamak istiyorum. Bu belge Ömer Lütfü Topal’ın Polat Otel’de işlettiği kumarhane nedeniyle düzenlenmiş. Belgede gördüğüm bazı adlar beni çok etkiledi. Çünkü görünürde Topal ile hiçbir ortaklığı olmayan ama çok yakını olan bazı kişiler; Necati Kurmel gibi, Topal’ın müteselsil borçlusu olarak gösteriliyorlar. Oysa bugüne kadar bizim dışımızda, (bir de Kutlu Savaş hariç) kimse Kurmel’e gidip de “Kardeşim ilişkiniz neydi, ne kazandınız, ne iş yaptınız?” demedi. Polatlar’a da kimse gidip, “Kardeşim böyle bir kazanç gösteriyorsun, ama vergine bunu yansıtıyor musun?” diye sormadı. Topal’ın milyon dolarlık kazançlarını vergi dışında bıraktığını gösterir bu belge nedeniyle devlet kimsenin yakasına daha yapışmadı. Bütün bunlar yapılmayınca da biz buradan, ‘hata ediyorsunuz’ demeyi sürdüreceğiz. Çünkü bu yollarla suçlar sadece mezar taşlarına yazılır. Gerçek suçlular ise ortalıkta, mikroplarını herkese bulaştırmaya devam eder. Bu tür olaylarda suçlular para takip edilerek ortaya çıkartılır. Kan izlenerek ancak tetikçiler bulunur.
Topal’ın ve kumarhanelerinin bulunduğu işletmelerin sahiplerinin ne kazandıklarını ortaya çıkartan belgeye geçelim. Bu belge 10.07.1995 tarihinde düzenlenmiş. Bakırköy 2. Noterliği belgeyi 28801 sayı numarasıyla onaylamış. Polat Turizm Otelcilik Ticaret ve Sanayi A.Ş. ihtaren, kumarhanesini işleten Topal’ın şirketi Emperyal’i ve Topal’ın müteselsilen, (müşterek) borçlusu olarak saydığı Mehmet Turgut Özcan ve Necati Kurmel’i uyarıyor.
“Çok kazanıyorsunuz, az veriyorsunuz” diyor. Bu belge 1995 yılında Topal’ın sadece Polat Oteli’ndeki kumarhaneden 30 milyon dolar kazandığını ortaya koyuyor. Ayrıca Ömer Lütfi Topal’ın ilişkilerinden gizli kalanları da göz önüne seriyor. İşte belge:
“Kârdan ödenecek ve yüzde 10’dan aşağı olmayacak hasılat kirası tutarının, en az aylık kira bedellerinin yıllık tutarı olan 2 milyon 900 bin ABD Doları’ndan aşağı olamayacağı sözü ve güvencesi kiracının kendi müdürleri önünde daha verilmiş iken, bugüne kadar hasılat kirasına mahsuben toplam 600 bin ABD Dolar’lık ödeme yapılmıştır. Oysa ki bu miktar ne verilen sözlere ve güvencelere, ne de bilirkişilerce yaptırdığımız gözlem ve sonuçlarına uymaktadır.
Bilirkişi gözlemlerinden çıkan sonuç, Talih Oyunları Salonu’nun sözleşmede tarif edilen şekilde net kârının 30 milyon ABD Doları’nın altında olmadığı yönündedir.”
Gelir ve vergi uçurumu
İşte gerçek budur. Topal bir otelden kumarhane geliri olarak yılda 30 milyon dolar kazanmaktadır. Aynı anda 13 kumarhanesi olduğunu biliyoruz. Gelin hesabı yapın. Sonra ödemediği vergiye bakın. Sonra da ‘kumarhanelere bel bağlayarak Türkiye’yi nurlu ufuklara taşıyacağı’ nutkunu atan kara paracı büyüklerimizi değerlendirin!
Bu belge ortaya koymaktadır ki kumarhanelerin sadece kendileri değil, işletmelerin bulunduğu otellerin ve diğer iş sözleşmeleri ve ilişkileri de, vergi ve diğer yönlerden araştırılmalıdır. Bu belgede ortaklar bakımından da ayrıca bakın neler deniyor:
“Muhataplardan Mehmet Turgut Özcan gerek sözleşme ve gerekse şifahi görüşmeler ve sözlerle bu borcun müşterek borçlu müteselsil kefilidir. Bu nedenle alacaklarımızın tamamının gerek asıl borçlu durumundaki Emperyal Otelcilik ve gerekse Sn. Mehmet Turgut Özcan ve Necati Kurmel’den gecikme faizleriyle birlikte tahsilini talep ediyoruz.”
Evet… Şimdi hem Özcan, hem de Kurmel, Topal ile ilişkilerinin boyutu ve onun öldürülmesinin arkasındaki gerçekler noktasında açıklama yapmalıdırlar. Örneğin her iki isim de Abdullah Çatlı’yı tanırlar mıydı? Nasıl tanırlardı? İlişki ne boyuttaydı?
Topal’a elini öptüren Necati Kurmel, örneğin Çatlı’ya da elini öptürür müydü?..
Hüseyin Kocadağ gibi polis müdürlerinin neden bu adamlarının arkasına takıldıkları belli olsun. Örneğin bu iki ad veya Polatlar; Topal ile Kocadağ ilişkisi konusunda bir şey biliyorlar mıdır?
Topal’ın borçlarına bu kefaleti verenler kazançlarından ne kadar pay almışlardır? Bu soruların yanıtı verilmelidir bence.
Paranın kaynağı ne?
Topal’ın bir yılda kazandığı 30 milyon dolar, gökten zembille inmiyor. Bu paraları kaybedenlerin kimler olduklarına bakmalı ki, Türkiye’de kumarda milyon dolarları kaybedecek kadar çok parayı kazanıp, sokağa atanlar kimler, ortaya çıksın. Bu sayede Türkiye’de kumar rantının arkasındaki gerçekler ortaya çıkartılır. Arkasından bu ranttan beslenenlerin, ortak olanların, siyasi nasiplenenlerin kimliği netleşir.
Bu kara para oyununun aktörlerinin kimler olduğunu gösterecektir
bize. Ardından da bu sektörün rantını yemek için kan dökenlerin, siyasi planlayıcılarının, arkasındaki diğer güçlerin kimliği ortaya çıkar. Sektörün iç içe girdiği
uyuşturucu ve çete bağlantıları ortaya çıkar ardından.
Bütün bunları ortaya koyabilmek olayların üstüne doğru, dürüst ve kararlılıkla gitmekle olur.
Bu ne demektir? Yani Susurluk soruşturmalarını, Ömer Lütfü Topal, Nesim Malki, Yener Kaya cinayetlerini yeniden elden geçirmek gereklidir. Davaların sonuçlanması neyi ifade edecek? Yarın, ‘bizim elimizde bu kadar belge ve bilgi vardı, biz bununla değerlendirme yaptık ve karar verdik’ diyecek yargıya bir şey söylemek mümkün olacak mı? Suçlular ellerini kollarını sallayarak gezmeye başladığında, Türkiye’de hiçbir şeyin değişmediği görüldüğünde, bu halk güvensizliğe, inançsızlığa itildiğinde önce kendisinde bu duyguları yaratanları cezalandırır, bu bilinmelidir. Sonra ne olur? Onu bizden çok bu canavarları yaratanlar da düşünmelidir.