25 Ekim 2001
Susurluk davasında ben Yargıtay’ın cezalar için onama kararı vermesini bekleyenlerdendim. Tam tersi bir karar ile bozma yoluna gitti 8. Ceza Dairesi. Gerekçe ilginç. Gizli oturum istemiş sanıklar, anlatacakları varmış, ama mahkeme buna gerek görmemiş. Eksik soruşturma. Susurluk çetesi 313’ten yargılanıyor. Yani çete oluşturmak için fikri birliktelik ve diğer unsurlar. Bu kişiler cinayet ve uyuşturucu davalarından ayrı ayrı yargılamaya tabiler. Şimdi Ömer Lütfü Topal’ı öldürme davasından beraat etseler ne olur? Hiç. Bu yargılamayı değiştirmez ki. Çetenin diğer cinayet ve uyuşturucu davalarında alacağı ceza veya beraatlerle bu kararın ilgisi yok. O yüzden yeniden başlayacak olan yargılama umarım amacına ulaşır. Bakalım Susurluk çetesi gizli oturumlarda ne anlatacak? Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin hala umudu var demek. Ne güzel.
Mesut Yılmaz’ın tarihi hatası olur
Mesut Yılmaz’ın siyasi gelişiminde 1996 yılı sonrasında girdiği yeni yol, bence temiz Türkiye ve temiz siyaset açısından en önemli gelişmeydi. Siyaseten olabildiğince kirletilmiş partisini ve merkezi sağ çizgiyi, mafya ve karanlık ilişkiler ağıyla mücadelede çok önemli bir misyonla yeniden yapılandırdı. Bugünkü istifaların bir kısmının nedeni de bu yeni yapı. Saldırıya da uğradı. O yumruğu Susurluk çetesiyle girdiği kavga yüzünden yedi. Sonra bu çetenin karanlık uzantılarınca yok edilmek istenen de oydu.
Türkiye’yi haraca bağlayan mafya gruplarıyla mücadele etti. Organize suç örgütlerinin elebaşlarını yurtdışından yakalayıp getirmekle görevli özel karma ekibi o kurdu. Bu ekibe özel çalışma evlerini, örtülü ödenekten parayı o verdi. Türkbank dahil pek çok olayda hakkının yendiğini bugünkü bulgular ortaya koydu.
Ama şimdilerde durum değişmiş galiba Mesut Yılmaz cephesinde… Ekonomik kriz nedeniyle içine düşülen açmaz yüzünden, Yılmaz bir tarihi hata yapıyor. Kendi kavgasıyla, mücadelesiyle çelişiyor. “Mali Milat” ve “Nereden buldun” düzenlemelerinin Başbakanlığı döneminde yapılmasından da dertlenmiş. Dönemin Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’e yüklenmiş. Ben o dönemler bu yasal düzenlemeler dahil, mafya ve karaparacılarla mücadelede çıkartılan diğer yasaları Yılmaz’ın düzenlemeleri diye düşünürdüm. Hata mı etmişim acaba?
Yılmaz 1996’da başladığı temiz toplum mücadelesinden vazgeçer mi? Çılgınlık etmiş olur. O paralarını yurtdışına kaçıranlar eğer adam olsalardı, Türkiye’yi zaten bu duruma düşürmezlerdi. Bugünkü ekonomik bataklığı yaratanlar, bizi çıkartacak diye umuluyorsa vay halimize.
Aklıselim herkes biliyor ki, o dönem çıkartılan yasalar bugünkü yapısal değişimin zeminini oluşturuyor. Vergi numarası uygulaması dahil. Türkiye Turgut Özal döneminde de çıkarttı nereden buldun yasası. Uygulamadı. Mesut Yılmaz Başbakanlığında da çıkarttı uygulamadı. “Mali Milat” diye bilinen yasa uygulandı mı? Uygulanıyor mu? Hangi sermaye 100 milyar dolarını bu düzenlemelerden sonra yurtdışına çıkartmış? Nasıl kaçırmış? Kamyonlara mı koymuşlar? Kimler? Niye bunları açıklamıyorlar?
Yılmaz Türkiye’yi AB’ye sokmak için kavga vermiyor mu? Sivil siyaset boğulmak isteniyor demiyor mu? Sivil siyasetin düşmanı mafya ve karapara organizasyonları değil mi? Hangi AB ülkesinde bugün hata diye tanımlanan yasalar yok? Hangi AB normunda bu yasalar yer almıyor? Ne AB, ne de Amerikan yasaları açısından mali piyasaları düzenleyen ve karapara ile mücadeleyi bayraklaştıran bu yasalara karşı bir şey söz konusu değil. Tekrarlıyorum sıcak para ile kurtuluş umanlar, yanılırlar. Yanıldılar, yanılacaklar, bir kez daha göreceğiz
Ben umuyorum ki Mesut Yılmaz gene başka bir şey anlatmaya çabalarken, başka bir şey söyledi, ya da yanlış anlaşıldı.
“Suya düştük yılana sarılalım” deniliyorsa, Türkiye’yi suya atanların, sarıldıkları yılan olduğu gerçeğini görmeleri gerek. Bunları görememek Mesut Yılmaz için tarihi bir hata olur.