04.01.2001
Terör örgütleri artık kendilerini canlı bomba haline dönüştüren çaresizlikteki insanlarla eylem yapıyor. Bu tür olaylar artabilir. Terörle mücadelenin en önemli boyutu ‘ekonomi’ olmalıdır
Tuncay ÖZKAN
Terör nereden, ne için, nasıl, kimden ve kime dönük olarak gelirse gelsin karşıyım. Kan ve gözyaşıyla insanlığı bir yere götürmenin mümkün olmadığı açıktır.
Türkiye terör denilen belayla yüzyıldır uğraşıyor. Terörün çözümünün demokrasi ve hukuka bağlı olmaktan geçtiği gerçeği bugün en önemli kılavuzumuz olmalıdır. Terörle mücadelede en önemli yöntem hukuktur. Türkiye terör denilen belayı bir başka terör ile bitirmek isteyen maceracıları çok görmüştür. Bunların ateşe benzinle giden akıl fukaralarından bir farkı yoktur. Bu dönemlerde Türkiye çıkar çetelerinin ve mafya gruplarının eline düşmüştür. Bugün karşımızda duran terör illeti ile Türkiye, yeni ve güçlü toplumsal mutabakatlar ve ekonomik çözümlerle mücadele etmelidir. Yoksulluk terör denilen belanın savaş kaynaklarını besleyen en önemli unsurdur. Terör ile mücadelenin en önemli boyutu ekonomik yanı olmalıdır.
Terör kaynağı kurutulabilir
Terörü besleyen insan kaynağını bitirecek en önemli olguların başında Türkiye’de gelir dağılımında sağlanacak iyileştirmeler geliyor. Yani ekonomi ile terör arasındaki doğrusal bağlantıyı görmezden gelerek, Türkiye bu sorunlarına çözüm aramayı bırakmalıdır. Çünkü bulunamayacağı deneylerle sabittir.
Dün Şişli Emniyet Müdürlüğü’ne karşı girişilen canlı bomba saldırısı, özellikle cezaevleri operasyonlarının ardından, Türkiye’de yeni bir terör dalgasının yaşanacağının habercisi. Burada analiz yaparken kullanılan
aracın insan olduğu gerçeğinin altını çizmem gerekiyor. Yani terör örgütleri artık kendisini bomba haline dönüştürebilen çaresizlikte insanlarla eylemler yapıyor. Bu, yeni bir aşamadır. Türkiye’de bölücü terör -ki motivasyonları farklıdır- PKK dışında, bu yolla gerçekleştirilen ilk eylem dünkü olay.
Türkiye’de şimdiye kadar bu tür canlı bomba saldırılarını PKK gerçekleştirdi. Diğer örgütler bunu yapmadı. Dün patlayan bomba bu anlamda önemli.. Bombayla parçalanan kişinin adı Gültekin Koç. DHKP-C örgütü militanı. Eski örgütlerin yeni bir terör yöntemini kullanması asıl tehlikeyi oluşturuyor.
Şişli Emniyeti’nin ön kapısı güvenlik açısından sıkı kontrol edildiği için, arka kapıdan giren terörist, asansörle dördüncü kata çıkmış. Bu bina daha önce yine DHKP-C tarafından ön cephesinden, E-5 üzerinden
uzun namlulu silahlarla taranmıştı. Şimdi canlı bombaya hedef oluyor. Bir de son dönemde ortaya çıkan cep telefonu kullanılarak gerçekleştirilen bombalı saldırılara dikkkat çekmek istiyorum. Önümüzdeki dönemde bu tür eylemler yaygın olarak yaşanabilir.
Sefalet, Etiler’e 15 kilometre
Bunlar işin teknik yanları. Bir de sosyolojik ve ekonomik gerçeklikler var. Bunlar terör açısından en çok dikkat edilmesi gereken noktalar. Bayramın üçüncü günü Türkiye’nin en güzel semtlerinden biri olan Etiler’e 15 kilometre uzaktaki bir gecekondu mahallesine kahve ziyaretine gittim. Oradaki insanlarla söyleştim. Yoksulluk ve bunun yarattığı eziklik, çaresizlik inanılmaz boyutlardaydı.
Çamur ve pislik içindeki yollar… Ev demeye bin şahidin lazım geldiği gecekondular… Kendi tanımlamalarıyla ‘yılkıya bırakılmış eşekler gibi’ umarsız ve çaresiz, olduğu yerde dönen insanlar… Bayramlaşmıyor, öylece toplanıp, toplanıp dağılıyorlardı. Türkiye’nin gelir dağılımının en üst dilimini barındıran Etiler ile ondan 15 kilometre uzaklıktaki gecekondu mahallesi arasında sanki yüzlerce yıl vardı. Bu farkı akıl almıyor. Üstelik gecekondunun bu çaresiz insanları Etiler’deki lüks çarşıların içindekiler konusunda da inanılmaz bilgi sahibiler. Bana uzun uzun Akmerkez’deki bir çift ayakkabı fiyatının, kendi ellerine geçen altı aylık ücretlerine nasıl denk düştüğünü anlattılar. Orada Televolecilerin de epey kulağını çınlattık.
TÜSİAD bu konulara bakmalı
Yoksulluk ülkelerin gerçeği. Tıpkı zenginlik gibi. Biz özürlü çocuklarını saklayan aileler gibi kendi gerçeğimizle yüzleşmekten kaçıyoruz. Yoksularımızın sayısının büyüklüğü ve yaygınlığı bizi o kadar ürkütüyor ki, onu görmezden gelirsek sorunu da hallederiz sanıyoruz. Ben TÜSİAD’ın yerinde olsam, en çok bu konularda politikalar üretirdim.
Ankara’daki siyasilerin elinde istatistikler var. DPT demiyor mu ülkenin gelir uçurumu yüzde 20 ile 80 gibi korkunç bir boyuta ilaştı diye. Yüzde 20 kazanıyor, yüzde 80 çalışıp duruyor ama insanca yaşayamıyor diye. Onları değerlendirip kentlerin etrafını saran bu yoksulluk halkasıyla mücadele programları üretmek yerine, hamaset ve duygularla oynayıp oy zamanları oralara gitmeyi, sonra da
unutmayı maharet sayıyorlar. Benim gördüğüm bu kitleler de zaten siyasetçiden umutlarını yitirmiş, arayışlar içindeler. Siyasetçinin ve siyasi kurumların acil olarak bu kitleleri yeniden kazanması gerekmiyor mu? Onlarla ilgilenme görevini Ankara, irtica, terör ve mafyaya mı havale etti? Örgütler yoksul kitleleri, buralardaki insanların çaresizliğini, ellerindeki bombalarla birleştirip şiddete dönüştürüyorlar. Artık asıl düşmanın yoksulluk olduğu hâlâ görmeyecekler mi?
Türkiye bilime ve sonuçlarına inanıp güvenmeyen bir yapılanma içinde ancak saldırıyla karşılaştığında savunma yapıyor. Tilki kümese girip tavukları boğduktan sonra, ava çıkıyor. Oysa amaç, kümesi korumak olmalı.
Türkiye’de terör insanları vurduktan, öldürdükten sonra yapılanlar sorunun çözümünde etkili olamıyor. Onun için teröre karşı toplumsal mutabakat yaratmak, terörle mücadelede ekonomik mücadeleyi ön planda tutmak gerekiyor. Bir de terörle mücadelenin sadece polisiye olmadığı gerçeğini Türkiye’yi yönetenlerin aklına sokmak gerekiyor.
Yılgınlık şiddete dönüşmeden
Sarıgazi’de o kahvede gördüğüm çaresiz insanların, bayramda yaşadıkları aczi ve yılgınlığı sadece polisiye önlemlerle teröre dönüşmeden durduracağını sananlar aldanırlar. Terör bu toprakların gerçeği. Bugün de yarın da olacak. Ama canlı bomba olan insanlar ortaçağ dönemlerinde Anadolu’da vardı, bir de şimdi görülüyor. Arada yüzyıllar var. Bu gerçeği iyi tahlil edemeyenler, beylik laflarla yola devam ederlerse kafalarını çarpacakları kayalar çok. Ama insanlarımıza yazık değil mi? Türkiye sadece son 30 yılda yaşadığı terör olaylarında 38 bin 500 insanını ve 250 milyar dolardan fazla reel parasını yitirdi. Arada ortaya çıkan siyasal ve sosyal açmazları, yeni kavgaları bir kenara bırakıyorum.
Hâlâ çözüm için kafasını kayıkçı kavgalarına çalıştıranlar, terörün rantını yemek isteyenler var. Terör ile mücadele ediyoruz diye önce hukuku, sonra insan haklarını, sonra paramızı kemiren devlet içindeki çete artıkları için bugünler bulunmaz…
Önümüzde duran teröre karşı ne yapılması gerektiği konusunda siyasetçilerin çözümler üretmesi gerekli. Soruna çözüm bulma işini polis, asker veya gizli servislerin üzerine yıkma kolaylığı politikacıların terör karşısındaki sorumluluklarını hafifletmez. Parlamento terörle ilgili olarak sadece yasaklama kanunlarının çıkartıldığı yer olmamalıdır.