03 Haziran 2003
Türkiye hangi koşullar altında bulunduğunu ve bunlara karşı ne yapması gerektiğini çok iyi değerlendirmeli. Örneğin terör. Türkiye bunca yıl terör ile birlikte yaşadı. Türkiye üzerine terör ile gelindi ve büyük bir zarar verildi. Şimdi aynı şeyleri yaşamamak için yapılması gereken şey, bir toplumsal uzlaşma ve huzur ortamını yaratmaktır. Bu noktada TBMM’ye getirilen ‘Toplumsal huzur’ yasasını, pişmanlık olarak değil ondan daha öte bir yerde görmeli ve kapsamı, sürekliliği açısından iyi tahlil etmeliyiz. Bu yasayla teröre bulaşmış ama bundan mutsuzluk duymuş ya da terör ortamının gerekçeleri ortadan kalktığı için ne yapacağını bilemeden ortada kalan insanların yeniden topluma, ailelerine kazandırılması gerekiyor.
ÖNCÜ DEVLET
Türkiye’de devlet bazı anlayışların öncüsü olmak durumunda. Toplumsal bir huzurun sağlanması için adımı da devlet atmalı. Teröre bulaşan insanlarının rehabilitasyonu da devletin sorumluluğunda olmalı. Bu konuda devletin çok şey yapmasını istiyorum ama, bunlar yeni tartışmaları ve uygulamada sorunları gündeme getirecek gibi gözüküyor. Oysa Türkiye yaralarını sararak ilerleyebilen bir ülke olmalı.
YARALARI SARMAK İÇİN
Bu noktada en önemli çalışmaları yine sivil toplum örgütleri ile aileler üstlenecek. Ekonomik ve sosyal duvarları toplumsal huzur için toplumsal dayanışmayla aşmak durumunda kalacağız.
Ailelerin çocukları için ellerinden geleni yaparak, onların terör illetinin kirinden arınmalarına yardımcı olacakları mutlak. Toplum olarak biz de onlara yardımcı olmalıyız. Onların yeniden kirli ellerin maşası olmasına izin vermemeliyiz. En önemlisi sivil toplum örgütlerinin bu noktada yapacakları yardımlar. Bu yardımlarla militanlarla halk arasındaki güvensizlik ve dışlama durumu da ortadan kaldırılır. İsteyenlere sivil toplum kuruluşlarının mutlaka doktor, ekonomik yardım ve uyum kursları yoluyla elini uzatması lazım. Bu noktada AB ile Dünya Bankası ve sivil toplum unsurlarının bir araya gelerek terörle mücadelede yol alması lazım. Teröristlerin dahi insan olduklarını ve suçluyu kazıdığımızda altından insan çıkacağını unutmamak gerek. Bir toplum yaralarını sarıp, çatışmalarından ders aldığı sürece ilerliyor. Bu nedenle kapanmış yaraları açmadan mutlaka teröre karşı durmalı ve mücadele etmeliyiz.
YENİ TERÖR DALGALARI
Türkiye yeni bir terör dalgasını göğüslemek durumunda. Bu bölgesel değişimlerin yarattığı bir sonuç. Irak yok artık Amerika var. Amerika bakalım kendisi terör ile mücadelede bunca hassasiyet ortaya koyarken işgal ettiği Irak’ta PKK/KADEK gelişimini durduracak mı? İran konusunda neler yapacak? İran’a karşı bir silahlı müdahale ufukta duruyor. Rusya iç sorunlarını kışkırttığı gerekçesiyle İran’a tepkili. Özellikle Çeçen sorunu yüzünden Amerika’nın İran’a dönük politikalarını destekliyor. AB’de de bir kırılma yaşanırsa İran’ın yönetiminin kaderi Irak’tan farksız olur. Ama ortaya çıkacak terör hareketlerine karşı Türkiye’nin mutlaka önlem alması lazım. Bu yeni düzende toplumsal huzur ve barış için adımlar atmalıyız. Başkalarının elinde bir silah olan Kürt sorunu, köktendinci terör gibi noktalarda yeni açılımlar ortaya konulmalı. Meclis eğer yeni yasal düzenlemeyi toplumsal huzur için uygun bir içerikte ele alırsa, bunu Türkiye’nin geleceği noktasında önemli buluyorum. Abdullah Öcalan dahil pek çok kişi bu düzenlemeyle Türkiye ortak paydası üzerinde söylediklerinin ne kadar samimi olduğunu da gösterme durumunda kalacaklardır. Bu çok önemli bence.