13.05.1999
Yüksek Seçim Kurulu da dahil pek çok kurum, persembenin gelisini çarsambadan göremeyince türban siyasal Islam’in malzemesi oldu. Türban davasini teröre çevirecek çarklar dönmeye basladi
Merve Kavakçi olayi Türkiye’nin duyarliliklari konusunda son derece önemli göstergeleri önümüze koydu.
Türban, siyasi mesaj ve siyasal Islam’in sembolü olma noktasinda Türkiye için belki en gereksiz ama en hassas sorunlardan birini olusturmaktadir. Aslinda Türkiye türban adi altinda siyasal bir dayatmayla karsi karsiya bulunmaktadir. Simdilik siyasal Islam demek daha dogru olsa gerek. Çünkü bu sembol yakinda radikal Islami gruplarin elinde terör malzemesi olarak kullanilacagi günleri beklemektedir.
Türban kavgasini yadirgayan, çözümsüzlügüne akil sir erdiremeyen sokaktaki vatandasn sagduyusuna güvenen yok. O aslinda bu konudaki tercihini seçimlerde yapti. Türbani sandiga getiren anlayisla hesaplasti. Ama anlayan var mi?
Türbani çatisma malzemesi olarak ortaya koyan anlayisin sadece Türkiye’den beslendigini düsünmek saflik olur herhalde. Necmettin Erbakan ile kurmaylarinin bu karmasada ne kadar rolü varsa, bu sorunun gelisini göremeyen Yüksek Seçim Kurulu dahil diger kurumlarin da o kadar ihmali bulunuyor. Merve Kavakçi konusunda zamaninda yasalarin dedigini yapsalardi, bugün ortada kriz yoktu. Simdi çözüm adina yapilacaklar da yeni tartismalar yaratacak. Ama birinin hirsi digerinin aymazligiyla birlesince olusup Türkiye’nin karsisina dikilen kaosun faturasini hepimiz ödüyoruz.
Merve’yi korkutanlar
Kavakçi sorununun bir ayagi Amerika’da Kavakçi’nin yasam öyküsü olarak Türkiye’ye gelerek dile getirdigi pek çok sey, Amerika’da bulunan kocasi tarafindan yalanlaniyor. Kavakçi nedense bilinmez Amerikali kocasindan korktugu kadar hiçbir seyden korkmuyor. Nedendir acaba?
Gerçi son günlerde Kavakçi, Necmettin Erbakan’dan da korkar olmus. Bu nedenle Erbakan’in çagrilarina karsin, sonuçlarindan ürküp, onunla Balgat’taki evinde bir araya gelmeyi reddediyormus. Erbakan’in kurmaylari bu durumdan duyduklari rahatsizligi dile getiriyorlar. Merve Kavakçi üzerinde olusan Erbakan korkusunun onu ‘olumsuz’ etkilemesine izin vermemeye çalisiyorlar.
Amerika’dan gelen haberler, Merve Kavakçi’nin eski kocasini susturmak için çok çaba gösterdigini de ortaya koyuyor.
Kavakçi, Türkiye’de Necmettin Erbakan ve Nazli Ilicak ekseninde yönlendirilirken, DYP’li Meclis Baskanvekili Ali Riza Septioglu’nun olayi genel baskani Tansu Çiller’in istekleri dogrultusunda geçistirmeye çabaladigi gözleniyor.
Türban konusunu seçimlerden önce neredeyse Fazilet Partisi’nden bile daha çok malzeme yapan Tansu Çiller’in göremedigi sey, kaybettigi gerçegidir. Bunu görüyor da hâlâ bu konuyu kasiyorsa, o zaman degerlendirmelerin baska güç dengeleri ve istekleri noktasinda ele alinmasinda fayda vardir.
Türban sorununun Çiller’e ne getirisi oldu? Hiç. Peki Türkiye’ye merkez sagin türban dayatmasinin maliyeti ne olacaktir? Ve bunun hesabi kimden sorulacaktir? Iste bu noktada Tansu Çiller’in iyi düsünmesi gerekiyor. Merve Kavakçi konusunda el altindan yaptigi çalismalar, bana etrafi atesle çevrilen akrebin yaptigi son vurusu animsatmaktadir. Tansu Çiller, bu kadar gergin bir politik arenada ustalikla yürüyebilme cambazligini gösterip devam edebilir mi? Bana göre Tansu Çiller önümüzdeki günlerde sagi bütünlestiren ya da bu yolu açan lider manevrasiyla tarihe oynayacaktir. Giderek isinan siyasetten ve Türkiye’den uzaklasmanin yollarini arayacaktir. O göremese bile etrafindaki eski Kürt siyasiler ile stratejist danismanlari pek çok gelismeyi görüyor olsalar gerektir. Ayni durumu erken analiz eden ANAP, ilk tepkisini hemen veremese de, sonrasinda türban olayinin ardini görmüs gözüküyor.
DSP Genel Baskani Bülent Ecevit’in erken seçim gibi bir senaryosu yoksa!.. Ve hükümeti MHP-ANAP ortakligiyla kurmayi planliyorsa, önündeki büyük sorun Merve Kavakçi ve yemin krizi olacaktir. Kavakçi’nin yemin etmesinin engellenmesi güç gözükmektedir. Zaman ve zemin kollanip kürsü türbana birakilmak istenmektedir.
Gerginlik bulasabilir!
Ama bunun sonrasi Türkiye türban gerginligini daha farkli yasamaya hazirlanmalidir. Bugün Erbakan ve arkadaslarinin yarattigi bu gerginlik, böyle bir durum sonrasinda herkesi saran ates haline dönüsebilecektir. Bunun bir boyutu da terördür.
Kürt ve Islam radikalizmi çerçevesinde türban sorununu terör olarak yasatmaya hazirlanan örgütler bulunmaktadir. Bu kavganin Iran’dan ses vermesi sorunun uluslararasi karistiricilarinin bulundugunun göstergesidir. Türkiye’de önümüzdeki günlerde yasanacak olan Avrupa, Amerika etkinlik kavgasinin da yangina benzinle gidecegi gözükmektedir. Buna ulusal güçlerin nasil tepki verecegi çok önemlidir.
Yani Apo davasi Kürt, türban kavgasi radikal Islam kaynakli olaylara dönüsebilir. Bunlara hazirlikli olmaliyiz. Malatya, Mersin olaylari bunun delilleridir. Iki terör yaklasiminin birlikte hareket etme kararliligi da göz önüne alinirsa, önümüzdeki günler çok olaya gebe gözükmektedir. Bugün gözü kara bazi olaylara dalanlari, yarin ‘biz ne yaptik’ deme noktasina düsmemek için simdiden uzun uzun düsünmeye çagirmakta fayda var.
Merve Kavakçi, Amerikan vatandasi olarak Meclis’te milletvekili olabilecek mi? Bu da önümüzdeki günlerin yanit bekleyen sorularindan biri. Kavakçi milletvekili adayi olduktan sonra 5 Mart 1999’da ettigi yeminiyle yeni bir skandala daha imza atiyor. Bakanlar Kurulu’ndan izin alinmadan yapilan bu Amerikan vatandasligi olayi, Merve Kavakçi’yi giremedigi Meclis’ten, Türk vatandasligindan bile çikartilabilecegi yeni bir sürece sokarsa sasirmayin. Merve geri dönerse türban krizi biter mi? Türban bitse bile bir baska siyasal Islami kriz yasanmaz mi?
Sahibi belirsiz sermaye
Sadece siyasal Islam degil, Islami sermaye alaninda da ilginç gelismeler var son günlerde.
Örnegin Faisal Finans.
Faisal Finans sirketi 1992 yilindan bu yana hayali ihracat davalarindan kaynagi belirsiz paralarin aklanmasi suçlamasina kadar pek çok konuda mahkemelerde hesap veriyor. Hazine ve diger kuruluslarin incelemeleri pes pese yasaniyor.
Suudi Prens basi sikistigi için Faisal Finans’i Kombassan’a satti. Islami sermaye kuruluslari arasinda önemli bir yeri bulunan Kombassan’in da basi incelemelerle dertte oldugundan bu satis islemlerinin bir dizi soruna yol açtigi belirtiliyor.
Faisal Finans satisinin gerçeklesmesi için Hazine’ye gerçek ortaklarin adlarinin bildirilmesi gerekiyor. Kombassan burada sorun yasiyor.
Ancak satis için konulan alti aylik süre dolmadan Prens Faisal sirketi tekrar almak için kollari sivamis durumda. Piyasalarda söylenen Faisal’in 40 milyon dolar ödeyerek sirketi geri almak isteginde oldugu.
Kombassan sorununu çözemezse Faisal Finans yeniden eski sahibinin olacak.
Ama Suudi Prens Faisal, elinden alelacele çikardigi bu sirketi neden yeniden almak istiyor? Onunla ne yapmayi planliyor?