10 Mayıs 2003
Wolfowitz’in beyanları ABD’nin Türkiye’ye kızgınlığını yansıtıyor. ABD’nin kızgınlığı, kendisini birçok alanda gösteriyor. Örneğin, ABD, Irak’ta kurulacak istikrar gücüne Türkiye’nin katılmasını istemiyor ve Ankara’nın bu yöndeki ısrarlı taleplerine sırt çeviriyor. ABD, Irak’ın yeniden yapılandırılmasının siyasi boyutunda da Türkiye’ye herhangi bir rol biçmiyor. ABD yetkilileri, Türkiye’den model olarak yararlanmayı düşündüklerini söyleseler de, bugün itibariyle bu sadece söylem düzeyinde kalıyor. ABD, bugün dünyanın tek süper gücü olmanın kaprisiyle ve Saddam Hüseyin’i devirmiş olmanın verdiği aşırı özgüvenle hareket ediyor. Türkiye söz konusu olduğunda buna bir de kızgınlık ekleniyor. Wolfowitz’in,’Türkiye’nin hata yaptığını kabul etmesi gerek’ sözlerini yine duygusallıkla yanlış yorumluyoruz. Amerika-Türkiye ilişkilerini duygusallıktan çıkartmak gerek. Bu Amerikan tarafı için de geçerli. Çünkü onlar da bu tutumlarının sonucunu hiç ummadıkları kadar büyük ve ağır bedellerle ödemek durumunda kalırlar. Türk-Amerikan ilişkilerinde bir daha 1974 sonrası dönem yaşanmamalı.
* * *
Harekat öncesi Türkiye ile ABD arasında varılan ilke mutabakatlarının yazılı hale dönüşmesinde Amerika’nın da hataları oldu. Gelecek planlamalarında taahhütlerini yazıya dökmekten ve Türkiye’ye açmaktan kaçındılar. Türkiye geçmişte Amerikan yönetimlerinin sözlerinde durmamaları sonucu uğradığı zararı, tekrar yaşamamak için beklemeyi tercih etti. Bugün ise karşımızda şu tablo bulunmaktadır:
– Yetkililerimiz ne kadar aksini iddia etseler de Kerkük, Kürtler’in kontrolüne girmiştir.
-Türk Ordusu, K.Irak’a girememiş, Türkiye’nin bağımsız Kürt devleti kurulmasına izin vermeyeceği dışındaki bütün kırmızı çizgiler aşılmıştır. Bunda ikinci tezkerenin yanlış olarak TBMM’ye getirilmesi etkili olmuştur.
– Türkiye’nin, K. Irak’a girmesine, sadece ABD değil, AB de şiddetle karşı çıkmıştır. Türkiye ise, AB ile yakınlaştığını iddia etmektedir. Umalım ki AB sözlerinde dursun. ABD ile yapılmaya çalışılan yazılı mutabakatlar, AB ile hangi düzeyde yapılmıştır zaman gösterecek.
– K. Irak meselesi, Türk-Amerikan ilişkilerinde bir yumuşak karın haline dönüşmüş, Türkiye rasyonel politikalar yerine, refleksleriyle hareket ederek Suriye ve İran’la yakınlaşma stratejisi izlemeye başlamıştır. Kısacası, Türkiye, K. Irak’taki gelişmeleri, ABD ile restleşerek etkilemeye çalışmaktadır ve bu strateji de başarısızlığa mahkumdur.
– Türkiye ile ABD arasında karşılıklı güven bunalımı doğmuştur. ABD, Türkiye’yi cezalandırma saikiyle hareket etmektedir. Bu da Amerikan tarafının en büyük hatasıdır.
* * *
Bu tablodan ancak mantığıyla değil, duygularıyla hareket edenler memnun olabilir. Her iki taraf açısından da bu bakış açısı tehlikelidir. Türkiye’de hükümetin sanki muhalefetmiş gibi davranarak bu tutumları değiştirmeye çalışması durumu kurtarmaya yetmez. Hükümet asker ve bazı çevreleri iktidar, kendisini muhalefet gibi göstererek olayların üstüne çıkamaz. Hükümet yedi aydır Türkiye’yi yönetiyor. Kimse bu yedi ayın sorumluluğunu başkasına yükleyemez. Bu nedenle sorunları yeni ve Türkiye’nin çıkarlarına uygun stratejilerle çözmek gerek. İktidarda muhalefet stratejisiyle daha fazla idare edilemeyecek bir noktada Türkiye. Bu hükümet halktan aldığı desteğin gereğini yapmalıdır.