30 Mayıs 2003
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı dinledim dün. ‘Küreselleşme ve Uluslararası Güvenlik’ sempozyumunda Büyükanıt uzunca bir süredir merakla beklenen konuşmasını yaptı.
Dünya ve Türkiye konusunda düşüncelerini açıklarken, ordunun önemli gördüğü konularda net tutum da gösterdi. Öncelikle ordunun AB ile ilgili görüşlerini çok net ve anlaşılır olarak ortaya koydu.
AB ve Türk Silahlı Kuvvetleri ilişkisine ilişkin açıklamalarını haber sayfalarımızda okuyacaksınız. Burada bu görüşlerden algıladıklarımı aktarmak istiyorum.
Bence en önemli açıklamalarından biri Büyükanıt’ın; ‘AB ve bu birliğin yüksek değerlerini sahip oldukları çağdışı ve bölücü hedeflere ulaşmada bir vasıta olarak görenlerin hüsrana uğramaları kaçınılmaz bir sonuçtur’ kısmı oluşturdu.
İKİYÜZLÜ TİYATRO
Türkiye’de gizliden gizliye bir oyun sahnede. AB ile ilgili olarak ordu üzerinden oynanan bir oyun bu. Türkiye’yi gidip dışarıda şikayet ediyorlar. Kim ediyor? Siyasetçiler. Ülkenin yönetimini emanet ettiklerimiz. Ordu istemiyor sizi bize yardım edin, diyorlar. Neden ordu? Çünkü yapmaya çalıştıkları düzenlemeleri tartışmadan, konuşmadan yasal düzenlemeler olarak onaylatmak ve uygulamak istiyorlar. Yüzde 5 AB normu katıp, yüzde 95 kendi kafalarının ürettiği düzenlemeleri bize AB ambalajında sunuyorlar. Bu tehlikeli bir durum. AB içinde bazıları bunu, Türkiye’yi tam üye olarak almamak üzere kafasında şekillendirdiği stratejide iyi bir araç olarak kullanıyor. Türkiye’nin iç politik gelişmelerine müdahil oluyor.Türkiye’yi istemeyenlerin ekmeğine yağ sürülüyor.
Şimdi yerel yönetimler yasasına konulan bölümlerin, kamu yönetimi tasarısına konulanların, apartmanlarda ibadet yeri açma konusunun AB ile ilişkilendirilmesi kadar saçma bir uygulama olamaz. Bunlar iç siyasetin uzantıları. Bunlarla yapılmak istenen şey kadrolaşma ve bir kere çoğunluk olarak gelinen yerde, hep çoğunluk olarak kalma arzusunun yaptırdığı düzenlemeler.
AB’NİN HAİDER’LERİ
Türkiye ile ilgili olarak AB bugün bizi içine alsa, pek çok siyasetçinin iktidara gelmesini engelleyici tutum takınır. Fransa’da Le Pen’in, Avusturya’da halk iradesiyle çoğunluğu almış Haider’in iktidar olmasını engelleyen AB değil mi? Türkiye AB’ye tam üye olduğunda iç siyasetinde çağdışılığı temsil eden anlayışları iktidarda tutacak diye umutlananlar varsa, yanılıyorlar. En büyük tokadı AB’den yerler. Örnekler ortada.
Peki bu ortada olduğu halde AB normlarıyla buluşmak isteyenlerle, ona karşı çıkanlar arasında bir karışıklık yok mu sizce de?
Herkes rolünü değişmiş gibi davranıyor. Dün küfredenler bugün yağlıyor, hep AB ilkelerini arzulayanlar karşıymış gibi gösteriliyor. Bu saçmalığın bitirilmesi ve maskelerin düşürülmesi anlamında Yaşar Büyükanıt’ın konuşması çok iyi oldu.
AB’nin Mustafa Kemal’in gösterdiği medeniyet hedefi olduğu teyit edildi. Şimdi Türkiye’de gerçek rollerin oynanmasını sağlayacak atılımlar da yapmak şart. Bunu Türk Silahlı Kuvvetleri gerçekleştirir. O zaman kimin neyi ne kadar istediği ortaya çıkar. Ama bu oyunda önemli olan AB makyajıyla bize yutturulmaya çalışılan pek çok düzenlemeyi ayıklayabilmemizdir. Bu tuzağa düşmeden AB normları için çabalamak hepimizin görevi olmalı.