17 Haziran 2003
İran, bir anda gündeme geldi. Aslında hiç gündemden gitmedi de, şimdi Amerika parmak uzattığı için daha çok gündemde. Çünkü Amerika bölgesel etkisini ve Irak’ta yaşadığı sorunları aşmak için İran’a yöneliyor. Irak hızla İranlaşıyor. Şii gerçeği Amerika’yı sıkıştırıyor. Irak’ta işler öyle göründüğü gibi kolay ve sıkıntısız ilerlemiyor. Hatta hiç ilerlemiyor. Amerika Irak’ta bir başka İran oluşmasına mani olamıyor. Hatta Irak’ı kontrol edemiyor ve neredeyse bir gerilla savaşı başlamak üzere.
İran ise Irak üzerinde giderek daha etkin ve ağır basan bir ülke konumunda. İran’ın bu etki alanını kıracak tek ülke var: Türkiye. Ama, İran ile Türkiye arasında böyle bir karşı karşıya gelme durumu yaşanmalı mıdır?
Azeri Türkleri
Türkiye, İran’ın etki alanını kıracak tek ülke diyorum, çünkü İran’da bugün, Amerika tarafından ayaklansın diye bakılan neredeyse 22 milyon Azeri Türk’ü yaşıyor. Azerbaycan’ın rahmetli liderlerinden Elçibey, İran topraklarında yaşayan Azeri Türkleri ile Azerbaycan’ın birleşmesi gerektiğini savunuyordu. Almanya birleşince bu konuda demeçler de vermişti. Ama İran’da yaşayan Azeriler için durum hiç de dışarıdan bakıldığı gibi olmasa gerek.
İran’da yaşayan Azeri Türkler’inin birer muhalefet unsuru gibi görülmesi, öyle olması için Amerika’nın özel bir gayreti var. Bu gayret çerçevesinde bazı adlar Amerika’ya götürülüyor, konuşturulmuyor. Ama İran’da bunların etkinliği tartışılır. Çünkü İran bu azınlık konusunda oldukça hoşgörülü bir devlet. İran, dini; milliyetçiliği törpüleyen bir araç gibi kullanıyor. Bu da ortak paydaları arttırıyor. İran’da Türk azınlık nedeniyle sorunların başlamasını beklemek bana göre hata. Ama bazı aklı evveller bizden yönlendirme yapmak ve Amerikalılar’la iş tutmak için bunu da kullanırlar. Buna kanmamak gerek. Resmi olmayan, hele düşünce kuruluşu kaynaklı, danışman kökenli Türkler’in laflarını ciddiye almamakta fayda var. Daha doğrusu Amerikalılar’ın artık bunlara kanmaması gerek. Sonra Türkiye’de Irak için yaşadıkları hüsranı İran’da bir daha yaşarlar, bu sefer çifte kavrulmuş olur, altından da kalkamazlar.
Türkiye’nin duruşu
Amerika İran ile ilgili yemeği pişirirken Türkiye’de bulunan unsurlardan çokça yararlanmak isteyecektir. Bu doğal. Ama Türkiye ile İran ilişkilerine ve Türkiye’deki İran etkisine baktığınızda bunun Türkiye ve Amerika açısından hiç de kolay olmayacak bir oyun olacağının altını çizmekte fayda var. Türkiye’de İran etkisi büyüktür. Özellikle İran devriminin sahibi, İran iç örgütlenmesindeki dernekler ve vakıfların oluşturduğu okullar, Türkiye’deki kökten dinci oluşumların temelini ve hamiliğini yapmaktadır. Türkiye 1983’ten bu yana İran’nın bu örgütlenmesinden kaynaklanan büyük bir terör dalgasıyla mücadele etmek durumunda kaldı. 40’ı aşkın kişi İran kaynaklı teröre kurban verildi. Aralarında çok önemli aydınlarımız da var. Ama sorunlar hep diplomasi yöntemiyle çözülmeye çabalandı.
Türkiye, İran konusunda olacakları değiştiremez. Ama durumunu netleştirebilir. Bunun için de yapması gereken şey öncelikle şimdiden ne yapacağına dair planlar hazırlamaktır. Sonra şaşkın ördek gibi ortalıkta dolaşmaz.
Bir de Türkiye, Amerika ile mutlaka bir terör karşıtı anlaşma imzalamalıdır. Bu, gelecekte Türkiye’yi ve Amerika’yı çok yakından ilgilendiriyor. İran için Amerika’nın yapacakları, Türkiye’yi şaşırtmamalı. Ama Türkiye de takınacağı tutumu şimdiden belirlerse yarın kimseyi şaşırtmaz ve takdir bile toplar. Bu duruş Amerika’nın veya İran’ın aleyhine olmak zorunda değil. Türkiye’nin lehine olsun yeterlidir. Bir de bugün karar alırken, dünü unutmamakta yarar vardır. Çünkü dün yarının da aynasıdır.