Türkiye, uzunca bir süredir Amerika’ya kendi cephesinden Irak gerçeklerini anlatmaya çalışıyor. Amerika bunların bir kısmını anlıyor, büyük bir kısmını görmezden gelmeye çabalıyor. Oysa Türkiye’nin Irak politikasında ‘kırmızı çizgiler’ olarak formüle edilen ilkeler şunlar:
1. Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliği korunmalıdır,
2.Bağımsız bir Kürt devleti kabul edilemez,
3.Türkmenler Irak’ın asli unsuru olarak görülmeli, siyasi ve kültürel hakları korunmalı, azınlık muamelesine tabi tutulmamalıdır,
4.Tarihi bir Türkmen şehri olan Kerkük’ün Kürtler tarafından işgal edilmesini Türkiye’nin kabul etmesi mümkün değildir.
* * *
Türkiye, Irak’ın gelecekteki yönetim yapısının, dışarıdan dayatmalarla değil Irak halkı tarafından tayin edilmesi gerektiğini ve bu bağlamda Irak’ta ‘Federasyon’a karşı olduğunu söylüyor. Artık az zaman kaldı. Savaşın mart ayında başlayacağı tahmin ediliyor. Amerika Türkiye’nin evet demesini bekliyor. AB ise direnmesini. Sonuç; Türkiye’nin Amerika karşısında çok fazla direnemeyeceğini gösteriyor.
Burada en tehlikeli açılım Türkiye’nin askerini para karşılığı satan bir ülke gibi gösterilmesidir. Oysa yukarıda saydığım ilkeler ile Irak’ta savaş sonrasında Amerika’nın ne yapacağını Türkiye’ye açıklamaması en önemli tartışma konusu.
Amerikalı şahinlerin yapmaya çalıştığı ve direndikleri de Türkiye’nin siyasi, askeri ve ekonomik kazanımlarının ilerde Türkiye’yi kontrol edebilecekleri noktaların ötesine geçmesi. Türkiye’de basındaki işbirlikçileri içeride olayları hep bir para pazarlığı noktasına indirgedi. Bu yanlış. Çünkü para siyasi ve askeri anlaşmalardan sonraki gündemin maddesi.
* * *
ABD, askeri harekat bağlamında Türkiye’den temelde iki talepte bulunuyor.
-İncirlik başta olmak üzere, Türkiye’deki askeri üslerden, ayrıca limanlardan harekat sırasında yararlanmak, Türkiye’nin hava sahasını ABD uçaklarına açması ve üst-uçuş izni vermesi,
-ABD ve koalisyon kara birliklerinin, K. Irak’a Türkiye üzerinden girmesine izin verilmesi, Türkiye’de koalisyon kara birliklerinin konuşlandırılması.
Türkiye’nin, ABD’nin askeri harekat bağlamındaki bu talepleri karşısında izleyeceği politika şekillenmiş durumda. Türkiye ABD’nin askeri harekat sırasında Kuzey Irak’a göndereceği kadar askeri bölgeye yollamak ve Türkmenler’i korumak istiyor. Ayrıca bölgesel etkinliğini gösterecek bir askeri konumu Kuzey Irak’a taşımak istiyor.
Amerika ise Türkiye’nin tercihin aksine bağımsız olarak harekatı gerçekleştireceğini işaret ediyor. ABD açısından bakıldığında, Türkiye’nin tam desteğinin sağlanmasının yararı, Kuzey Irak’ın da devreye sokulmasıyla harekatın süresinin kısalması ve Saddam Hüseyin ve rejiminin yıkılması hedefinin daha kolay gerçekleşmesi. Türkiye bu noktada vazgeçilemez müttefik.
Türkiye açısından savaş eğer yeterli kazanımlar olmadan gerçekleşirse, savaş sonrasında ve en önemlisi de bölgesel güç konumunda büyük zararlar yaşayacak. Savaş Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkileyecek; Irak’ın parçalanması ya da bağımsızlığa sürüklenmesi ciddi bir ihtimal olarak kalmaya devam edecek. Kürt devleti kurulacak. Türkmenler ayak altında kalacak.
* * *
Türkiye’nin harekata katılım şekli, bu sonuçlardan ne derece etkileneceğini ya da bu sonuçların şekillenmesinde ne ölçüde etkili olacağını belirleyecek.
Türkiye artık Amerika ile birlikte veya ondan ayrı, Irak konusunda para pazarlıklarının ötesinde çok daha önemli stratejik gelişmeleri değerlendirmek durumunda. Çünkü oyun artık daha da tehlikeli bir hale dönüştü. Bu savaş Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek. Amerika yarın pek çok şeyi kabul edip, gelecek. Zorlayacak. Direnirsek Amerika için stratejik anlamda bir müttefik olabiliriz. Yoksa, teslim olup sadece coğrafik üstünlüğü olan bir ortak olarak kalırız. Ben stratejik ortak olmayı yeğlerim. Bu nedenle siyasi, askeri ve ekonomik görüşmelerde Türkiye direndikçe kazanacak.

24 Şubat 2003